arayış.

4.9K 328 54
                                    

Jungkook'un bana söylemiş olduğu sözler derinlere ulaşırken döngü halinde kırmaya devam etmişti. Daha tanışalı belki de üç saat olmuştu, ama şimdiden bir hançer gibi saplanmayı başarmıştı ruhuma. Cümlelerimi hazmetmek adına kendimi zorla dışarıya atmıştım. Derin bir nefes çektim içime ilk olarak. İçimde hem korku vardı hem de burada sonsuza kadar barınamayacağımın bilinçliliği. Ellerimi üzerimdeki -bana oversize gibi gelen-sweather'ın ceplerine sokup kapüşonunu başıma geçirdim. Kapının önünde bulduğum terlikleri de ayaklarıma geçirmiş öylece yoluma koyulmuştum. Nereye gideceğimi ve gittiğimi bilmiyordum ama yine de devam ediyordum yoluma. Onun son sözleri kafamda yankılanırken hüzünlenmeme sebebiyet verip, gözlerimi buğulandırıyordu. Öylece yürüyordum, sonunun nereye varacağına dair en ufak bir fikrim bile olmayan caddelerde.
•••••

Jimin'in evden ayrılmasıyla sinirimi çıkarmak adına önümde dıran koltuklara tekme atmaya başlamışken içimi de kötü bir his kaplamıştı. 1 yıl önce olan şeylerin onun başına da gelmesini istemiyordum. Birisiyle konuşmalıydım. O anda az önce telefonumun parçalandığı aklımda belirince ev telefonu ile kardeşimi aramam bir olmuştu.

"Hey, yug ne yapıyorsun?"

"Sence ne yapıyor olabilirim ki? Hastanedeyim herzamanki gibi."

"Tamam bana çemkiresin diye aramadım seni, bana fikir vermen gerek."

"Tamamdır diğer ameliyatıma 40 dakkika var. Yani anlatmaya hemen başla."

Kim Yugyeom benim tek kardeşim ve akıl danışmanım olur.

Ona olanları bir bir anlatmamın ardından beni kınarmışcasına uzunca "Aaaaa" diye tepki vermesinin ardından tekrar konuştu. "Sen harbiden olmayacaksın ya gerçekten. Nasıl bu kadar hödük olmayı başarabiliyorsun. Ya başına bir şey gelirse. Bari karakola götürseydin."

"Karakola girmem yasaklandı, aramayı denedim ama telefonumu bildikleri için açan olmadı."

"Bu kaçıncıydı yanlış hatırlamıyorsan bu yıl 5. kez olacak. Artık geçmişini unutma-"

"Bu sefer o yüzden değildi. Beni dinlemiyor musun? O çocuk yüzünden kaçırdım diyorum ya sana."

"Tamam, peki şu anda neden hala daha oturuyorsun? Hemen gidip onu bulmaya koyulsana şapşal!"

"Ona söylediklerimden sonra gitsem de ne yapbilirim ki, gelmeyecektir buraya."

"Eee, abicim sende bazı şeyleri düşündükten sonra konuşmayı öğrenmelisin."

"Tamam bana vaaz vermeyi bırakta, ne yapmalıyım onu söyle."

"Bak, ilk olarak onu ara bulduğunda ise onu çekiştirmeden hatta düzelteyim gülümseyerek özür dile ve getirmeyi başar."

"Özür dilemesi kolay. Ama gülümseme askıda."

"Hadi ama tebessüm etsen ölmezsin."

"Biliyorum, ama söz verdim ben. Ondan başka kimseye gülümsemeyeceğim."

"Bunu artık aşmalı ve unutmalısın kardeşim."

"Boşver işte, bu arada teşekkür ederim umarım işe yarar."

"Beni artık sırf işin düştüğünde aramak yerine borçlarını da ödemek için ara."

"Meşgulüm. Sana iyi ameliyatlar."

Telefonu yüzüne kapatmam ile yerine koydum. Camdan dışarıya baktığımda ise şiddetli yağmurun başladığına şahitlik etmiştim. Aceleyle anahtarlarımı ve çeketimi alarak evden çıktım. Kapüşonumu geçirip öylece aramaya koyulmuştum onu. Ona bir şey olacak olursa sorumlusu yalnızca bendim. Koca şehirde onu nasıl bulacağım hakkında en ufak bir fikrim bile yokken arayışa koyulmuştum.

•••••
Boş caddelerde gezinirken karşıma çıkan oyun parkına doğru ilerledim. Burada hayalini kurduğum her şey var gibiydi. İlk olarak salıncağa bindim ardından kaydıraktan kaydım ve daha sonra ise tahterevalli bindim fakat tek başıma olduğum için pek eğlenceli olmamıştı. O esnada birden bire yağmur bastırmıştı ben ise bunun mutluluğu ile yağmurun altında gezmeye ve yüzümde hissettiğim her bir damlanın tadını çıkarmaya başladım.

Parktan çıkıp caddelerde yağmur eşliğinde yürümeye devam ettim. En azından yanlız değildim şimdi. Yağmur vardı yanımda. Üzerimdekilerin tamamen sırılsıklam olup üzerime yapışmasına aldırış etmeden derin nefesler eşliğinde mutluluktan dönüyordum. Tam o esnada birisi yanaşmıştı yanıma. Bu karanlık ve kimsesiz olan caddede birisinin ne işi olabilirdi diye düşündüm. Üzerime hışımla gelerek konuşmama fırsat dahi vermeden cebindeki çakıyı çıkarıp benden para istemeye başladı. Ona param olmadığını diretsem bile bana inanmayıp iyice yanıma yaklaşıp pis nefesini yüzüme üfledi.

Tıpkı minsung gibi kokuyordu alkol ve sigara. Derin bir nefes aldım. Daha dün benim miladım diyordum. Hemen pes edemem. Yapabilirim. Tam o sırada kendimden güç alarak onu ittirdim ve koşmaya başlamıştım.
•••••

Gerçekten neredeydi bu çocuk. Parka bile baktım ama yok. Çıldıracağım. Yanımda da ona dair hiçbir şey yoktu.

Dilfiruz |kookminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin