sonsuz sevgi.

2.7K 189 20
                                    

O günden sonra herşeyimiz aynı ilerliyordu. Klasik geçen günlerimiz ve zamanlarımız.

Bir yandan bakınca Jimin ile Ruh eşi gibiydik sanki, dışarıya çıkmaktansa evde vakit geçirmek tercihimizken, sevdiğimiz yemekler ve tatlı seçmeyişimiz.

Öte yandan saat öğlen iki buçuğu gösterirken kapının çalmasını işittim. Bu saatte ancak gelen Jimin olurdu ki zaten ne arkadaşım nede ailem vardı ondan başka gelebilecek, Yugyeom ve Bambam de olabilirdi tabi. Ayaklanıp kapıyı açtığımda karşımda endişeli ifadesine rağmen gülümseyen ve jimin'in koluna girmiş olan Bambam i görmüşken öte yandan da jiminin kolundaki askı ilgimi çekmişti.

"Ne oldu sana?"

İşittiği soruyla başını aşşağa eğmişti Jimin öte yandan bambam dudaklarını aralamıştı konuşmak üzere.

"Şey, bugün çekimler dışardaydı ve jimin'in ilk reklam çekimiydi fakat koşarken birden yere yığılınca ne olduğunu anlayamadık. Sonrasında soluğu hastanede aldık ve ufak bir incinme olduğunu söylediler, fakat buna rağmen bugünlük bu kol desteğiyle kalması gerekiyormuş. Ama merak etme, yani yanlızca bugünlük destekte kalmalıymış. Yarın sen çıkarsan olur. Birse tabi birnevi şirketin en önemli bireyi olduğu için. Bunu takmasının zorunlu olduğunu söylediler."

Anladığımı belirterek başımı sallarken jimin ise içeriye doğru adımlamıştı. Ben ona odaklanmışken kapıdaki gencin konuşmasıyla başımı ona çevirdim "Ben şimdi gitmeliyim senin ona bakacağına eminim. Kendinize dikkat edin ve tekrar görüşmek üzere hoşçakal."

Birkez daha başımı onaylarcasına sallarken o gözden kaybolunca kapıyı kapatıp usulca salona ilerlemiştim.

"Sen iyi misin? Yani ağrın var mı?"

Başını olumsuz anlamda sallarken bana cevap vermişken onun yanına yerleştim ve yönümü ona çevirdim. Mahçubiyeti yüzünden okunuyordu sanki.

"O zaman sorun ne suratın neden asık?"

"Bir süre kolunu kullanmamam gerekiyor. Fakat benim birçok ihtiyacım olacak, mesela şuanda saçımı yıkamalıyım. Ama yapamıyorum."

"Anladım."diyerek yanıtlarken onu tek çırpıda kucağıma almıştım. Banyoya yöneldiğimde ise asık olan yüzünü kaldırıp yavru köpek bakışı atmaya başlamıştı gözlerime. Bir süre bakışlarım ondayken çektim ve banyoya geldiğimzde duraksadım. "Karnını doyurmuş olmalısın." Söylediğim cümlenin karşısında bana anlamsız bakışlar atarken gözlerimi devirip tekrar konuştum "Bakışlarınla beni geldiğimizden beri yemiş olmanı kastediyorum."
diyerek onu küvetin başına oturturken ıslanabilme şansına karşılık yavaşça
t-shirt'ünü sıyırıp askıyı oynatmamaya gayret göstererek diğer kolunda asılı bırakmıştım.

Sonrasında ise elimdeki kova ile yanına dönmüştüm. Bir şekilde ona yardım etmeliydim sonuçta. O ise bunu anlamış olmalıydı ki kendisini tamamen bana bırakırken sırıtıyor oluşu da gözümden kaçmamıştı.

"Bu sırıtışı neye boçluyuz, bay Park?"

Konuşurken küvetin başına oturup onun yönünü çevirip sırtı küvete dönük şekilde bacaklarımın arasına almıştım.

"Bana yardım ediyor ve benimle ilgileniyor oluşuna, bay Jeon."

"Ne yanı normalde ilgisiz olduğumu'mu ima ediyorsun?"

"Hayır, ama saçımı yıkıyorsun şuanda. Ve bu güzel."

"Eminim öyledir, artık beni kölen gibi parmağında oynatırsın da sen."

Avcuma sıktığım şampuan ile öncesinde ellerimi birbirine sürttüm ve ardından nazik dokunuşlar eşliğinde, sırtı bana dönük olan bedenin saçlarına çıkarıp ovmaya başladım.

Dilfiruz |kookminWhere stories live. Discover now