geçmiş.

3.2K 268 5
                                    

Sabah yüzüme doğan güneş ve nereden geldiğini bilmediğim alarm sesiyle gözlerimi araladım. Salona çıktığımda jungkook'un henüz uyumadığını ve fazlasıyla dalmış olduğunu fark etmem ile tekrar, çıktığım odaya döndüm ve sıçak bir duş almak üzerek banyoya girdim.
•••••

Tüm gece boyunca Jimin'in küçük horlamaları'nın da bana eşlik etmesiyle birlikte birşeyler aramayı sürdürürken bulamıyor olmam ile tekrardan elimde olan fotoğrafa bakmayı sürdürürken yatak odasındaki su sesleriyle jimin'in uyanmış olduğunun farkına varırken elimdeki saatlerce baktığım fotoğrafı masaya bıraktım ve oturduğum yerde sırtımı arkaya yaslayarak esnedim. Tam o sırada Jimin saçlarını küçük bir havlu vasıtasıyla kurutarak salona girişini yapmıştı.

"Günaydın diyeceğim ama pek uyumuşa benzemiyorsun." Diyerek kendini koltuğa bıraktı.

"Doğru tahmin, sen benim olmadığım birkaç gün içerisinde beyin nakli felan mı oldun? Yani eski saflığından pek eser kalmamış gibi." Dediğimde gözlerini devirmesine şahit olmuştum.

"Asıl sen birkaç gün içerisinde bir kaza felan geçirdin de bize mi söylemiyorsun, eski kabalığın ve sinirinden pek eser kalmamış da."

"Yine fazla espirili tarafından kalkmışsın sanırım."

"Hep öyleydim, sadece ağtallığı oynamayı seviyordum diyelim." Diyerek alaylıca güldü.

Ardından ise mutfağa ilerledi ve odaya sessizlik hakimdi. Birkaç saat sonra ise Jimin giyinmiş ve "Muhabbetine doyum olmuyor ama ben gidiyorum." Diyerek evi terk ettiğinde ben ise karşımdaki fotoğraf ile baş başa kalmıştım. Sanki herşey planlanmışcasına birkaç saat aralık ile kapı tıklatılmıştı. Ben ise kapıya yönelip açtığımda karşımda Yugyeom'u görmüştüm. Ve arkamı dönüp salona ilerledim onun da alışık olduğu bir durum olduğundan dolayı arkamdan gelip koltuğa oturdu.

"Eee söyle bakalım kaçak nerelerdeydin günlerdir?"

"Bana mı öyle geliyor yoksa evimi fazla mı ziyaret etmeye başladın?"

"Şu gıcıklığından asla vazgeçmeyeceksin değil mi?"

"Huyum kurusun ama yapım böyle ne olacak."

"Onu bunu boşver ve neredeydin söyle." Dediğinde dudaklarımı aralayacaktım ki devam etti "Sakın bana jimin'e anlattığın hikayeyi anlatma, çünkü biliyorum ki başka birşey vardı. T-şörtünü ters giymiştin ve iç kısmı kanlıydı."

"Varya, doktor değil özel dedektif felan olmalıymışsın."

"Uzatmayı bırak ve dökül."

"Anlatmadan rahat bırakmayacaksın değil mi?"

"Asla ve şanslısın ki bugün izin günümdeyim. Yani anlatana kadar buradayım, biricik kardeşim." Diyerek sırıtmıştı karşımda.

"Tamam ama anlatır anlatmaz beni serbest bırakacaksın tamam mı?"

"Anlatmaya başla."

"Tamam aslında o gün fazla sinirliydim. Jimin'in, ondan kalan bir hatırayı yere düşürmesi hatta ona dokunması. Öylesine sinirlendim ki o gün gözüm dönmüşcesine arabaya atlayıp o uçuruma gittim. O gün onunla 5.yılımız olacaktı. Ondan saatlerce özür diledim, ben ona olan sözümü tutamadım. Başka birisiyle, eğlenmek, başkasına bakmak, s...sevmek. Ben Taehyung'a söz vermiştim...ölümden sonra bile yanlızca onu sevecektim. Herşeyim yalnızca ona ait olacak ve kalacaktı. Ama olmadı...ben güldüm...uyudum...zorla tatlı yedim. Hatta benim dudaklarıma ondan başkası değmeyacakti, belimi yanlızca o kavrayacaktı. Herşey yalnızca ona ait kalacaktı. Ben bunları yaptım. Halbuki onun arkasından güzel olan hiçbirşey ile ne iletişime geçmek istiyordum nede beni mutlu edecek şeyler yapmak. Ama ona olan bütün sözlerimi tek tek kırmıştım...ve bunun tek nedeni Park Jimin.
Ben ona sert davrandım, kötü davrandım hatta kırdım. Ama o yinede bana daha fazla yaklaştı.
Bana sarıldı, beni öptü. Ben ona verdiğim hiçbir söze sadık kalamadım. Herneyse o gün o uçurumda öylece otururken onunla konuştum.
Herşey için af diledim. O ise bana yağmuruyla cevap verdi. Böylece orada uyuya kalıp tüm günümü orada geçirmiştim. Sabah ise kalktığımda arabaya doğru ilerledim birşekilde kendime gelmeliydim. Neyse ki, dosyayı da yanıma almıştım ve fotoğrafı incelemeye devam ederken arkaplanda bir adres gördüm. Sonraki istikametim ise o adres olurken yakınlarde bir market görmem ile birşeyler almak adına arabadan indim. Tam alışverişimi bitirip arabama dönecektim ki yakınlarda şüpheli birisini görmem ile oraya ilerledim ve gördüğüm bu kişi ise ondan başkası değildi." Dediğimde durakladım ve yutkundum Yugyeom ise karşımdan kalkıp yanıma oturmuştu. "Benim sevmeye dahi kıyamadığım Taehyung'un ölümüne sebep olan o herifti."
Elimdekiler bir kenara fırlatıp aramamdan kelepçelerimi ve silahımı da alıp ona doğru ilerlediğimde ise beni fark etmemiş olacaktı ki kaçmaya çalışmadı. Tek başınaydı onu anında yere indirip dövmeye başladım. Onu kolayca öldüremezdim, bu onun için ödül olurdu. Bu yüzden onu hırpaladıktan sonra kelepçe yardımıyla kollarını bağlayıp arabama bindirdim ve o uçuruma sürdüm." O esnada Yugyeom bana 'düşündüğümü yapmamış ol.' bakışları atarken bende devam ettim. "Sonunda geldiğimizde onu çıkarıp uçuruma doğru fıtlattığımda yalvarmaya başlamıştı. Onu oradan atsaydım kolayca ölüp onun ölerken neler çektiğini anlamayacağı için onu ayaklarından bağlayıp uçurumdan salladım. Eğer şanslıysa ip kopmaz ve kafa üstü yere çakılmazdı. Ama şansı yaver gitmezse o zaman cehenneme yuvarlanacaktı."
"Sen ne diyorsun? Onu öldürdüğünü söyleme bana.."
"Hayır, yani ölmedi. Tam oradayken ve onun çığlıklarını ve yardım çığlıklarını duyarken birdenbire tanıdığım bir yüz geld yanıma. Bu Namjoon-hyung'tu beni nasıl bulduğu konusunda hiçbir fikrim yoktu ama o adamı kurtardı ve beni kendime getirmeye çalıltıktan sonra alıp götürdü. Şuanda parmaklıkların ardında. Onu o halde bulduğunu söyledi ve adam'da korkudan herşeyi itiraf edince koca 1 yılın sonunda intikamımı almış oldum. Belki ölmedi ama en azından orada işkence görüyordu."

"İnan bana sen doğru olanı yaptın ve seninle gurur duyuyorum kardeşim. Eğer onu öldürseydin hem işini hemde kendini yakardın."

"Ama o öylece gitmedi."

"Nasıl yani?"

"Gitmeden önce bana yanlış kişiyi yakaladığımı söyledi. Ve yalan söyler gibi bir hali yoktu. Fazla ciddiydi. Ne kadar kafam onda takılı olsa bile en azından Taehyung'a olanlar hesapsız kalmadı." Diyerek Yugyeom'a dönüp gülümsedim.

"En azından tekrar gülümsediğine ve öfkenin yatıştığını gördüğüme fazla sevindim. Ah bu arada, birdaha sakın ortalıktan kaybolma. Seni merak ettim serseri, tabi benden çok Jimin'di endişeli olan. Bu arada onun arkadaşıyla tanıştın mı?"

"Arkadaşı?"

"Evet, bambam. Onun sayesinde şuanda çalışıyor, jimin."

"Ben onu henüz görmedim veya tanışmadım."

"İyi birine benziyordu."

"Sen onunla tanıştın mı?"

"Hmhm, dün buradan çıktığımda Jimin'e uğramak adına buraya geldiğini söylemişti."

"Ne işi varmış ki, Jimin'i taa buraya kadar görmeye gelmiş?"

"Bilmem kendisine sorarsın geldiğinde."

"Beni ne ilgilendirir ki, artık kendi hayatını yaşamaya başladığı anlamına gelir bu."

"Gerçekten bazı davranışlarından vaz geçiyorsun ama aptallığını asla düzeltemeyecek olman beni üzüyor be kardeşim."

Dilfiruz |kookminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin