BÖLÜM 19- Küçük bir düello-

437 26 18
                                    

Ben geldim! Biliyorum gerçekten çok geç geldi ama projem vardı ve malesef bilgisayardan yazmam gerektiği için onunla uğraştım.

Nasılsınız? İyi olun iyi. Bir merhabanızı alırım! 

Ya bu bölüm çok hoşuma gitti nedense. Luxa kudursun iyice.... Harika planlarım var onun için:D

Neyse ben uzatmim siz okuyun. 

İyi okumlar:)

Bölüm 19 Küçük bir düello;

Her şey ağır çekim olmuş gibiydi.

Gregor sert yayı bıraktığı anda ok, süratle yol almış ve Luxa'nın üzerine çıkmış olan kurbağanın kafasını parçalamıştı. Kimse ne olduğunu anlayamadan Gregor bir ok daha fırlattı.

Bu ok, Aurora'yı tutan kurbağaya isabet etmişti. İki kurbağada ölü bir biçimde yere yapışırken, ortalık birbirine girdi.

Luxa, Aurora'nın üzerinde havalandı ve kurbağalara hücum etti ama pek bir şey yapamayacaktı. Gregor bunu biliyordu çünkü çok fazla kurbağa vardı. Hepsiyle mücadele edemezdi, tek umutları sütunları yıkmaktı.

Gregor sırtına asmış olduğu kalıptan okları alıp tekrar tekrar kurbağalara isabet ettirirken, kimse onun bir kaya parçasının üzerine çıkmış olduğunu fark etmiş görünmüyordu.

Gözleriyle sıçan dostu Carissa'yı aradı.

Sıçan, taş sütünları bir bir devirmekle meşguldü; Göz göze geldiler.

Gregor gözleriyle yerde baygın yatan Penelope, Avarita ve Hybris'i anlatmaya çalıştı. Sarkıtları yıkarken onlara zarar vermemelilerdi. Her ne kadar Hybris'i umursamasa da... Carissa kafasını salladı. Tüm gücüyle sarkıt işine geri döndü ama onları güvenli bir yere çekmeyi aklına kazımıştı.

Gregor okları tek tek kurbağalara yollamaya devam ederken uçan Aurora, Carissa ve diğerlerinin parçaladığı sarkıtlar yavaş yavaş düşmeye başladığı için yere inmek zorunda kalmıştı. Bağının üzerindeki Luxa hızla Aurora'dan atlayıp kurbağalara hücum etti.

Kılıcını bir oraya bir buraya sallıyordu, her seferinde kurbağalara daha çok zarar veriyordu. Ancak tenebrislerin sayısı fazlaydı, bir kurbağanın yerine iki kurbağa alıyordu ve malesef bu onu daha zor bir duruma sokuyordu. Luxa bir kurbağayı daha yere indirdi ancak o yoğunluk arasında ona gelmekte olan dili fark edemedi.

Kurbağanın uzattığı dil vücudunu sararken, kılıcını başının üzerinde kaldırdı ama yapabileceği bir şey kalmamıştı. Hareket edemez hale gelmişti, yere düştü.

Gregor korkuyla nefesini tuttu.

Luxa'nın yardıma ihtiyacı vardı!

Kılıfından okunu çıkarıp yerine yerleştirdi, yayını kaldırdı, nişan aldı ve siyah tüylere sahip olan gümüş ok, hızla yol alıp kurbağanın dilini koparttı.

Kurbağa acıyla haykırırken, Luxa kopan dilden kendini kurtardı. Bu ikiydi, biri onun hayatını iki kez kurtarmıştı! Hızla döndü etrafında. İşte tam o zaman gördü Gregor'u.

Menekşe gözlerinde küçük bir şaşkınlık görüldü önce, sonrada korku. Altın rengiyle kaplı kılıcı ellerinden düştü, ağzından tek bir kelime döküldü.

"Gregor?"

Gregor yayını indirdi, nasıl yaptığını bilmesede tam on ikiden vurmuştu.

Ancak kaveleri Luxa'nın menekşeleriyle buluştuğunda zaman durmuştu sanki. Luxa onu görmüştü, korkuyla ona bakıyordu... Gregor istemeden irkildi. 

GREGOR -İNTİKAM KEHANETİ-Where stories live. Discover now