BÖLÜM 29 - Baba ve Kızın Kavuşması-

648 26 55
                                    

Ben geldim.

Ama nasıl geldim.

Bok gibiyim(ağzımı bozdum kusura bakmayın)

Şu sınav bi bitse de kurtulsak.

Anaaaaa uzatmıyım

İyi okumalarr

"Mareth?"

Gregor uzun zamandır, yani altı yıldır görmediği dostunu görmeyi hiç beklemiyordu. En azından tenebrislerin tam dibinde, esir olarak. İnanamayarak nefesini çekti.

Yıllar insanlardan çok şey götürürdü, ancak Mareth... Sanki... Tıpkı... Tıpkı babasına benziyordu...

Hızlıca başında dikili durduğu kapıdan içeri girdi. Odanın içi o tüf kokuyordu ve rutubetliydi. Gregor kusmamak için kendisini zor tuttu. Hızla yerde gözleri kapalı bir şekilde yatan Mareth'e eğilerek onu azıcık kaldırdığında, elleri hemen refleks olarak nabzına gitti.

Atıyordu.

Çok şükür...

Mareth bu iğrenç, küf kokan yerde nasıl hayatta kalabilmişti? Bir dakika, sorulması gereken soru bu değildi ki... Mareth'in burada ne işi vardı? Yeraltında arkadaşları vardı, ama hepsini ölü topraklarda bir yerde ve güvende sanıyordu!

Güvende...

Mareth'i burdan götürmeliydi! Hemde hemen! Hızlıca arkadaşını kucakladı ama Mareth fazla ağırdı, yapamadı. Peki ne yapabilirdi?

Ne yapabilirdi!

Onu taşıyamazdı... En azından tek başına... Zayıflamış olabilirdi ama Gregor için ağırdı... Çok ağır...

Luxa.

Mareth'i yavaşça bıraktı ve hızla ayağa kalktı.

"Burada bekle!"dedi nefes nefese. Boş bir söylemdi. Askerin hiçbir yere gittiği yoktu ki.

"Korkma! Geleceğim ben! Geleceğim hemen!" diye haykırdı Gregor. Mareth'ten en ufak bir tepki alamadı. Gergince birkaç saniye odada oyalandı ve hızla koşarak çıktı. Geldiği yöne geri dönerken Luxa'yı en son nerede gördüğünü hatırlamaya çalıştı.

"Luxa!" diye haykırdı tenebrisleri umursamadan. O an da mantıklı düşünecek halde değildi. Tamam, yaptığı çok aptalca olabilirdi ama her zaman yakın bir arkadaşınızı esirken kurtarmaya çalışmıyordunuz.

"Luxa!"

Hızla koridorlarda koşmaya devam etti. Tekrar tekrar köşeleri dönerken son köşede küçük bir bedenle çarpıştı.

"Gregor! Lanet olasıca! Ne yap..."

Ancak Gregor kızı dinlemedi bile, hızla kızın bileğine yapıştı -biliyordu çok kaba bir hareketti yaptığı ve çok mahçup olacağından emindi- ve onu sürüklemeye başladı.

"Dur! Ne yapıyorsun! Ben koşarım! Ne hakla bana dokunuyorsun! Sana diyorum!"

Lakin Gregor o kadar telaşlanmıştı ki kızı doğru dürüst dinleyemiyordu bile! Sonunda Mareth'in bulunduğu odanın kapısının önüne geldiklerinde, Gregor Luxa'nın bileğini yumuşakça bıraktı.

Kız hınçla bileğini çekti ve öfkeli bakışlarını savaşçıya döndürdü. Ağzını açıp bağırmaya hazırlanıyordu ki Gregor'un gözlerinde gördüğü endişe verici bakışlar durmasına sebep oldu.

Arkalarından gelmiş ve nefes nefese kalmış Aurora, bir duvara yaslanıp nefesini düzenlemeye uğraşıyordu o sıra.

Gregor'un tek yaptığı kafasıyla odayı işaret etmek oldu. Kız çatık kaşları ve sinirden titreyen çenesiyle öylece dururken meraklandı ve savaşçının bakışları üzerine odadan içeriye girdi. Gregor da hiç oyalanmadı ve oda kızın hemen ardından girdi.

GREGOR -İNTİKAM KEHANETİ-Место, где живут истории. Откройте их для себя