BÖLÜM 23 -Küçük Bir Sorun-

559 25 52
                                    

Ben geldimmmmm

Nasılsınızzzzzzzzz?

Valla ben iyiyim. Bu bölümün geç geldiğini biliyorum ama tatildeyim yahu. Az dinleneyim dimi jsoshsosjwowjw

Her neyse halinizi hatrınızı sorduğuma göre gidebilirim ve sizde bölümü okuyabilirsiniz.

Hadi gittim ben(muratabigf❤️)

"Sana son kez söylüyorum karınca. Ye şunu." dedi Gregor elinde tutuğu balığı milyonuncu kez karıncaya uzatarak. Karınca inatla kafasını diğer tarafa çevirdi. Bu kanıbozuğun elinden asla yemek yemezdi.

Gregor bıkmış, usanmış bir şekilde nefes verdi. Sabahtan beri karıncaya bir şeyler yedirmeye çalışıyordu, ama karınca Gregor'a işkence etmekten zevk aldığı için inatla yemeyi reddediyordu.

"Açlıktan ölmek mi istiyorsun?" diye sordu Gregor elinde tuttuğu balığı iyice karıncanın dibine sokarak. Gına gelmişti artık. Karınca tekrardan kafasını çevirdi.

"Mümkünse evet." dedi kıskacıyla balığı ittirirken. Gregor sinirle gözlerini kapattı. Sakin olmalıydı. Şu an herkesin gözü o ve karıncadayken, karıncaya patlamak hoş olmazdı.

Tahmin edilebildiği gibi kraliçe Luxa ve yandakçıları bu yeni duruma karşı isyan etmiş ve karıncayla ilgilenmeyi reddetmişlerdi. İkinci gruptanda kimse karıncaya yaklaşmak gibi bir davranış sergilemediğinden iş Gregor'a kalmıştı. Karıncayı iyileştirmiş -en azından yapabildiği kadarıyla- arının iğnesini karıncanın vücudundan çıkarmıştı. Rahat edebileceği bir ortam hazırlamış, karıncayı oraya yerleştirmişti. Şimdi ise yemek yerken aşırdığı balığı karıncaya yedirmeye çalışıyordu.

"Sen bilirsin. Ama ihtiyacın var. Arı birkaç santim ıskalamamış olsaydı şu an seninle konuşuyor olmazdım." dedi Gregor yumuşak bir sesle. Balığı karıncanın önüne ittirdi.

"Seni zorlamayacağım." dedi ve ayağa kalkarak karıncadan uzakta bir yere oturdu. Karıncanın umrunda olmadı. Kafasını diğer tarafa çevirdi. Sıçan Carissa ise sabahtan beri savaşçıyla konuşabilmek için dakika sayıyordu. Gregor daha oturmadan yanına geldi.

"Gregor!" dedi ve yavaşça savaşçının yanına oturdu. Gregor derin bir nefes aldı. Carissa'ya hiç açıklama yapmak istemiyordu.

"Lütfen bunun mantıklı bir açıklaması olduğunu söyle." diye sessizce hayıflandı sıçan. Kimsenin onları duymasını istemiyordu.

"Kesinlikle vardır. Yerüstlü kafasına göre iş yapmaz." dedi yanlarına iki yavrusuyla gelmiş olan Lapblood. Gregor sıçana gülümsedi.

"Orada yanında durduk Gregor. Bence küçük bir açıklamayı hakkediyoruz." diye devam etti Carissa kaçamak bakışlarla etrafına bakarak. Kraliçenin bu konuşmaları duymasını istemiyordu.

"Cidden Carissa, sen de Luxa gibi açıklama diyerek başımın etini mi yiyeceksin?" diye söylendi Gregor. Kaşları çatılmıştı. "Hayır öyle değil." dedi sıçan bir çırpıda. Oturuşunu düzeltti.

"Sadece.... Bak... Tenebrisler birçok kişiyi katletti." dedi Carissa. Öyle bir ciddiyete bürünmüştü ki Gregor birkaç saniye affaladı. Sıçan Gregor'un affalamasını fark edip devam etti.

"Hiç sevilmediklerini buradan anlayabilirsin. Onların sadakat ve sevgi gibi duyguları yoktur." dedi. Kaçamak bakışlarla kraliçeye baktı.

"Luxa'yı neredeyse ölüyorlardı Gregor! Şansına iyi bir komutanı vardı ve tam zamanında yetişip kraliçeyi kurtardı."

Gregor, Luxa'nın bahsi üzerine irkildi. Ne yani, o komutan olmasa Luxa ölecek miydi? İçinde ki korku gün yüzüne çıkarken, kendisini komutana övgüler yağdırırken buldu. Luxa her ne kadar Gregor'u sevmesede Gregor onu hala umutsuzca seviyordu. Kızı da ona olan sevgisinide olduğu gibi kabullenmişti artık. Reddetmenin manası yoktu. Kız ona ne yaparsa yapsın ondan vazgeçemiyordu.

GREGOR -İNTİKAM KEHANETİ-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin