6

2.3K 302 55
                                    

- O, benim denizimin en güzel kıyısı. ☁️
———————

"O kadınla SeokJini yalnız bırakmamam lazım Hyung."

YoonGi Hyung gözlerini kısa bir süreliğine telefonundan kaldırıp bana baktı.

"Taehyung emin misin? Yanlış görmüş de olabilirsin. Bir anne oğluna neden öyle bir şey yapar ki? Sana mantıklı geliyor mu?"

"Öz annesi değil ki! Üvey annesi. Hem neden olmasın Hyung? Vücudunda morluklar var."

"Bilmiyorum Taehyung. O morluklar iç kanamadan kalma morluklar olabilir. Hem kadının felçli bir çocuktan ne gibi çıkarı olabilir aklım almıyor. Ama aceleci davranma. Emin olmadan hiçbir şey yapma. Elindeki işini de kaybedersin."

"Tamam Hyung." diye mırıldandıktan sonra çantamı omzuma atıp durağa ilerledim.

Dün geceden beri SeokJin ve üvey annesini düşünüyordum. Aklımdan bir türlü çıkmıyordu. Bir yanım babasına söylemem gerektiğini söylerken diğer yanım biraz daha bekleyip somut delillerle ilerlemem gerektiğini söylüyordu.

Bir de dün SeokJinin ağladığına tanıklık etmiştim. Tam ağlamak sayılmasa da gözünden akan yaşı görmüştüm. Acı çekiyor olmalıydı. Eve dönmeden önce babasıyla görüşmüştüm. İyileşme ihtimali olduğunu ama tedaviye adım atmadığı için gelişme gösteremediğini söylemişti. Onunla konuşacaktım. İyileşmeyi istemesini sağlayacaktım. Onu tekrar hayata bağlamak için elimden geleni yapacaktım.

-

"SeokJin ben geldim."

Neşeli sesimle bağırarak odasına girmiştim ama odada kimse yoktu.

"SeokJin?"

Büyük odayı baştan sona gözlerimle taramıştım ama yoktu. Camın önüne geçip bahçeye baktım. Belki dışarıya çıkarmış olabilirler diye düşünmüştüm ama orada da kimse yoktu. Giysi dolaplarının arkasındaki koridor dikkatimi çekmişti. Bildiğim kadarıyla o koridorun sonunda SeokJinin odasındaki tuvalet ve banyo vardı. SeokJinin tek başına oraya gitmesi imkansız olsa da yine de bakmak istemiştim. Kafamı koridora uzattığımda banyo kapısının önünde sandalyesini görmüştüm. Ama kendisi yoktu.

"SeokJin?"

Adımlarımı hızlandırıp banyo kapısına tıkladım.

"SeokJin orda mısın?"

Hiçbir cevap gelmemişti ama ufak bir inleme sesi duymuştum. Kapıyı açıp eş zamanlı olarak ışığı da açmıştım. Gördüğüm şeyle ise kulaklarım uğuldamaya başlamıştı.

SeokJin banyonun ortasında, soğuk fayansın üzerinde öylece yatıyordu. Hemen yanına eğilip oturdum.

"SeokJin? İyi misin? Nasıl geldin sen buraya?"

Kafasını kaldırıp dizlerimin üzerine koydum. Terden saçları sırılsıklam olmuştu. Saçlarını alnından çektim. Kendi kendine buraya gelmesi imkansızdı. Ellerini kullanmıyordu ki, nasıl banyoya gelecekti? Hadi geldi diyelim kendini neden yere atacaktı ki? Bu işte başka biri vardı. O kişinin de kim olduğunu tahmin edebiliyordum.

"Tamam, geçti. Seni yatağına götüreyim."

Sandalyesini banyoya çektikten sonra belinden destek verip oturttum. Banyonun kapısını arkamızdan çekip yatağına doğru sürdüm sandalyeyi. Onu karşıma çekip koltuğa yerleştim. Gözleri dalgın dalgın bana bakıyordu. Hala terliyor, derin nefesler alıyordu.

"SeokJin daha iyi misin? Neler olduğunu çok merak ediyorum. Sen söylemezsen hiçbir zaman ne olduğunu öğrenemem. Bu yüzden de sana yardım etmem zorlaşır. Lütfen kendini biraz zorla. Bir kelime de olsa bir şeyler söyle. Sana yardım etmek istiyorum."

Ellerimle kucağındaki ellerini tuttum. Konuşacağı yoktu. Konuşmaması rahatsızlığına bağlı bir şey değilmiş, tamamen psikolojikmiş. Bu yüzden kendini zorlarsa konuşabilirdi. Ama yapmıyordu. En azından bana tepki vermesini sağlayabilirdim.

"SeokJin ne olduğunu tam bilmiyorum ama şüphelendiğim şeyler var. Bunu sana babanın eşi mi yaptı? Sana zarar mı veriyor? Ondan korkuyor musun? Cevap veremesen bile elimi sıkman yeterli. Eğer cevabın evetse elimi sık, sana yardım edeceğim."

Cevap beklercesine ellerime odaklanmıştım. En ufak bir hareketini bekliyordum. Ama kıpırdamıyordu.

"Cevabın hayır mı? Yanlış mı düşünüyorum?"

Tekrar birbirine kenetlediğim ellerimize odaklandım. Hala hareket yoktu. Pes ederek oturduğum yerde doğruldum. YoonGi Hyung haklıydı demek ki. Hayal gücüme kapılıp olayları abartmıştım. O zaman SeokJin banyoya nasıl gitmişti?

"Peki o zaman, seni biraz yatırayım. Daha sonra da yemeğini yediririm."

Elimi ellerinden çekip onu yatağa yatıracaktım fakat hiç beklemediğim bir şey olmuştu. SeokJin sol elindeki elimi sıkıca tutmuş, bırakmıyordu. Bir saniye, SeokJin bana tepki mi vermişti az önce? Kocaman açtığım gözlerimi ona çevirdim.

"SeokJin bu evet mi demek oluyor? Elimi tutuyorsun değil mi şuan? Yanlış mı görüyorum yoksa? Tanrım, SeokJin! Bana tepki verdin!"

Sevinçle kollarımı boynuna dolamıştım. SeokJin yapmadığı şeyi yapıp bana tepki vermişti. Bu da hala bir umudun var olduğunun göstergesiydi.

Geri çekilip tekrar ellerini tuttum.

"Merak etme SeokJin, seni o kadından kurtaracağım. Seni bu durumundan da kurtaracağım. Sadece bana güvenmeni ve yardımcı olmanı istiyorum. Kendini konuşmak için zorla olur mu? Sen konuşursan her şey daha kolay olur."

Dediklerimden sonra nefes alışverişleri hızlanmıştı. Yüzünde çok ama çok ufak bir tebessüm oluştuğunda ise gururla gülümsemiştim.

"Sen harikasın."

KOMOREBI |TAEJIN|Where stories live. Discover now