56

1.6K 184 336
                                    

Gidenler, kalanlar kadar ölmezler.☁️

Telefonumu sinirle salonun diğer köşesine fırlatıp derin bir nefes verdim. Sinirlerime hakim olmam gerekiyordu ama söz konusu SeokJin olunca kendime engel olamıyordum.

"Telefonunun suçu ne Taehyung?!"

Omuzlarımı silktim. "Banane! SeokJin mesajıma cevap vermiyor. Tanrı aşkına 2 saat oldu! Ne yapıyorlar da bana cevap vermiyor?"

NamJoon ayıplarcasına cıkcıkladı. "Havaalanına gittiler alt tarafı. Gelirler birazdan abartma bir şeyi de."

"Sen ne anlarsın be. Şuan benim minik kelebeğim, baya pislik Kook ve ultra yakışıklı çocukluk arkadaşı MinHo denilen herifle birlikte! Tehlikenin farkında mısın?"

"SeokJin sana nasıl dayanıyor asla anlamıyorum."

Onu es geçip telefonumu geri aldım. Herhangi bir bildirim görmeyince sinirle yerime oturdum.

SeokJin ve JungKook sevgili arkadaşları MinHo'yu havaalanından almak için sabahın erken saatlerinde evden çıkmışlardı. SeokJinin bana haber vermediği ayrıntısını es geçmek istemiyordum. Bunun hesabını gelince soracaktım.

"Beni niye aramadınız anlamıyorum ki! Ben bostan korkuluğu muyum hyung? Benim niye haberim yok ya?"

YoonGi hyung elindeki kumandayı kafama fırlattığında biraz eğilip alabileceğim herhangi bir darbeden kurtulmuştum.

"Ya anlamak mı istemiyorsun çocuğum? Adamın uçağı erken geldiği için sabahın ilk ışıklarında ikisi de aceleyle evden çıktı. Sen de o saatte kuvvetle muhtemel 35. rüyanı görüyordun. Nasıl haber vermelerini bekliyorsun?"

Gözlerimi devirdim. Haklı olması pek de umrumda değildi. Sonuçta kurda kuzuyu emanet etmiş gibiydik. "Olsun. Uyandırsaydınız ben de giderdim. Bak hala gelmediler!"

"Joon al şunu başımdan yoksa arkadaş falan dinlemeyeceğim elimden bir kaza çıkacak."

Tam itiraz edeceğim sırada telefonum çalmıştı. SeokJinin aradığını görünce heyecandan telefonu düşürsem de hemen geri alıp hızlıca aramayı cevaplandırdım.

"SeokJin! Nerdesin? Mesajlarıma niye cevap vermiyorsun?! Ne yapıyordunuz?!"

"Telefonum sessizdeydi şimdi gördüm mesajlarını Taehyung. Yaklaştık beş dakikaya evdeyiz, merak etme geliyoruz."

"Sana kaç kere şu telefonu sessize alma demedim mi SeokJin? Ayrıca sen bana Taehyung mu dedin?! Sevgilim neden demiyorsun? MinHo var yanında diye mi? Tamam SeokJin anladım ben anlayacağımı."

"Hayatım sabah sabah yine ne oldu sana? Gelince kendimi affettiririm ben."

"Ya sus SeokJin tamam. Kapat telefonu hadi kapıda bekleyeceğim seni, çabuk ol."

Telefonu yüzüne kapatıp kendimi koridora attım. Boy aynasının önüne geçip üzerimdekilere göz attım. Aceleyle geldiğim için üzerimde kendime 2 beden büyük gelen tişörtüm ve kısa şortumla gelmiştim. Paspallığıma gözlerimi devirip koşar adımlarla SeokJinin odasına girdim. İçi full donatılmış olan gardrobunu açıp biraz göz gezdirdim. Tahminimce o yakışıklı çocuk pijamayla bile olsa enfes görünecekti. Bu yüzden özenli görünecek bir şeyler giyinmem gerekiyordu. SeokJinin kıyafetlerini kullanmamda da bir sakınca olmayacaktı. Tişört bölümünü es geçip elimi gömleklerine attım. Geçen gün üzerinde gördüğüm bej rengi ipek gömleğini alıp hızlıca üzerine geçirdim. Büyük gelmişti ama gayet güzel duruyordu. SeokJinin beğeneceğine emindim. Saçlarımı biraz dağıttım. Yüzümü yıkamaya zamanım bile olmamıştı. Dudağımdan çeneme doğru uzanan salya lekesini yok ettiğim sırada zilin çaldığını duymuştum. Yüzümü son kez kontrol edip hızlıca odadan çıktım. Salona girip YoonGi hyungun tuhaf bakışlarını görmezden gelerek MinHo'nun yanında ayakta dikilen sevgilimin yanına gittim.

KOMOREBI |TAEJIN|Where stories live. Discover now