50

1.7K 197 580
                                    

Sarılma ihtiyacı duyuyorum, hep sana tek sana. ☁️

Elimi sıkıca tutan minik kıza bakıp dudaklarımı birbirine bastırdım. Deli gibi gülmek istiyordum. O kadar güzel görünüyorduk ki çıldırmak üzereydim. Küçük cadı istemeden de olsa bana oldukça yardım ediyordu, bu da işime geliyordu.

Çaktırmadan SeokJine döndüm. Gülümsüyordu. O da mutlu olmalıydı. İzlediğini hissetmiş olacak ki bana dönmüştü. Göz göze gelince ufak bir gülümseme gönderip kafamı çevirdim. Gülümsemesi bile o kadar anlamlıydı ki beni utandırmaya yetiyordu. Yanaklarımın kızardığına emindim.

"Sevgilim ve Aşk sizin neden bu kadar çok sınıfınız var? Benim sadece bir tane."

"Büyüyünce senin de çok sınıfın olacak sevgilim. Hem bence tek sınıf daha güzel. Biz tüm gün sınıf değiştirmekten çok yoruluyoruz."

Kafamı sallayıp onayladım. "Evet küçük cadı. Bacaklarımız ağrıyor. O yüzden fırsatını iyi değerlendir."

MiSoo kafasını bana çevirip sinsi bir şekilde gülümsedi. "Üzülme aşk, yorulursan Jinnie seni kucağında taşır." Gözlerimi kocaman açıp küçük kıza bakakaldım. Bir gün de ağzından güzel bir şey çıksa şaşırırdım. "Değil mi Jinnie? Sen çok güçlüsün taşırsın onu!" Tek elimle ağzımı kapatıp SeokJine döndüm. Halinden memnun görünüyordu. Gözlerimin içine bakıp güldü.

"Tabii ki taşırım sevgilim, yeter ki aşk kucağıma gelsin."

"SeokJin! Tanrı aşkına neler diyorsun küçücük çocuğun yanında!" Elimi çekip yanaklarıma yerleştirdim. Alev alevdi. Yanıyordum. Bu sinsi ikili her fırsatta beni utandırmayı başarıyordu.

"Sevgilim baksana şuna, utanınca ne kadar da tatlı oluyor." SeokJine gözlerimi kısarak baktıktan sonra onları arkamda bırakıp hızlıca yemekhaneye girdim. Arkamdan geldiklerini kıkırdama seslerinden anlıyordum. Kendimi tutamayıp ben de güldüm. Bu ikisinin insanın aklını karıştırmakta üstlerine yoktu. Boş bir masayı gözüme kestirip sandalyemi çekerek oturdum. Yuvarlak 4 kişilik masada bir yanıma SeokJin diğer yanıma da MiSoo oturdu. Küçük kıza dil çıkarıp arkama yaslandım.

"Siz uslu uslu oturun ben yiyecek bir şeyler alayım." SeokJine akıllı bir çocukmuşçasına kafamı salladım.

"Olur sevgilim. Ben aşka sahip çıkarıp merak etme."

Ben kaşlarımı çatıp kıza bakarken SeokJin saçlarını okşayıp "Olur." dedikten sonra yanımızdan ayrılmıştı. SeokJinin gitmesini fırsat bilip MiSoo'ya yaklaştım.

"Küçük cadı bir daha beni SeokJinin yanında utandırma. Yoksa ben de seni utandırırım."

Omuz silkip arkasına yaslandı. "Sen utandığın zaman Jinnie mutlu oluyor. Hemen gülümsüyor. O yüzden seni utandırıyorum aşk. Bundan sonra da utandırmaya devam edeceğim."

Elimi ağzıma götürüp gülümsememi sakladım. Demek ben utandığımda gülümsüyordu. Gerçi bazen kaçamak gülücüklerini yakalıyordum ama onu içten bir şekilde gülerken doya doya izlemeyeli baya olmuştu.

"Ah, sizinle ne yapacağımı hiç bilmiyorum aşk."

Kaşlarımı çatıp "O ne demek?" diye sordum.

"Dün Jinnie'nin odasındaydım. Yatağı çok yumuşaktı ve zıplamaya başlamıştım." Hevesli bir şekilde anlatmaya devam ederken hafifçe saçını çekip onu durdurdum. Küçük cadı resmen hayalimdeki hayatı yaşıyordu!

"Senin onun odasında ne işin var ya?!"

Gözlerini devirip kollarını göğsünde birleştirdi. "Ben onun sevgilisiyim istediğim yere giderim. Çok istiyorsan sen de onun sevgilisi ol sen de istediğim yere git. Her neyse devam ediyorum. Yatağında biraz zıplayıp yastığına sarılarak yatmaya başladım. Yastığın altından senin fotoğrafın çıktı aşk. Ben de onu Jinnie'ye gösterdim. Fotoğrafını birkaç kez sevdikten sonra 3 yıl boyunca senin fotoğrafın sayesinde geceleri uyuyabildiğini söyledi. 3 yıl neredeydi ki? Küsmüş müydünüz? Uzaklara mı gitmiştiniz?"

KOMOREBI |TAEJIN|Where stories live. Discover now