64

1.4K 146 403
                                    

Yitirdim kendimi kendi içimde. ☁️

Kasemdeki mısır gevreğinden büyük bir kaşık daha alıp internette gezinmeye devam ettim. Yazın kavurucu sıcağında arkadaşlarım bir plajdan diğer plaja atlayıp zıplarken ben pijamalarımla tekli koltukta mısır gevreğimi yiyordum. (Heh bu ben -_-)

Hastaneden taburcu olalı 1 hafta olmuştu. Ama gardiyanım Kim SeokJin tarafından engellendiğim için en fazla evin içinde birkaç tur atabiliyordum. Bu seneki tatil işi hayal olmuştu anlayacağınız.

Tatile gidememenin verdiği hüzünle telefonumu salonun diğer köşesine fırlattım. SeokJin, MinHo'yla beraber bahçıvan adam hakkında konuşmak için evin önüne inmişti. Yaklaşık 15 dakika olmuştu. Konu önemli olmasaydı camdan aşağıya kafalarının üzerine atlayabilirdim. Ne olursa olsun SeokJinle kimseyi yalnız bırakmak istemiyordum.

Kasenin dibindeki sütü kafama dikleyip hafif çıkan göbeğimi okşadım. Bu bir haftada kilo almıştım, ufak bir göbeğim çıkmıştı. Diyet yapıp göbeğimi geri göndermeyi çok istemiştim ama SeokJin onu çok seviyordu. Bu yüzden bizimle yaşamasına müsaade etmiştim.

Yaklaşık bir 10 dakika daha göbeğimle sohbet ederken kapının açılma sesini duydum. Yarama dikkat ederek doğruldum. SeokJin ve YoonGi hyung beraber gelmişlerdi. Tek sorun yüzlerindeki o memnuniyetsiz ifadeydi. Kaşlarını çatıp "Ne oldu size?" diye sordum. YoonGi hyung cevap vermeden mutfağa geçmişti. Endişem biraz daha artarken soran gözlerle SeokJine döndüm. Hafifçe gülümseyip dudaklarını alnıma yerleştirdi.

"Endişelenme bir sorun yok. Yemek konusunda tartıştık da o yüzden somurtuyor."

Pek ikna olmasam da daha fazla uzatmak istememiştim. "5 yaşında gibi davranıyorsunuz cidden. Her neyse, seni özledim. Tamı tamına 32 dakika olmuş!" Ben SeokJine saçma triplerimi atarken YoonGi hyung elindeki su dolu bardağıyla salona gelmişti. Tekli koltuğa oturduğunda bakışlarımız kesişti. Kafasını 'Ne var?' dercesine salladığında ona dil çıkarıp tekrar SeokJine döndüm.

"Ben acıktım biraz... Kendime sandviç yapacağım. Siz de ister misiniz?"

SeokJin beni koltuğa doğru itip geri oturttu. "Sen otur ben yaparım."

Suratımı asmış itiraz edeceğim sırada YoonGi hyung sert bir ses tonuyla konuşmaya girmişti. "Rahat bırak çocuğu SeokJin. Taehyung sen hepimize yap bence. Acıkmıştık zaten. Yanına da birer kahve yaparsan efsane olur." 

Hevesle kafamı sallayıp zıplaya zıplaya mutfağa ilerledim. Onlara bir şeyler yapmak, daha doğrusu SeokJine bir şeyler yapmak, hoşuma gidiyordu. Bu yüzden mutluydum. Dolaptan ton balığını, mevsim sebzelerini ve hardalı çıkarttım. Ardından üç ayrı tabağa yerleştirdiğim ince dilimli ekmeklerin üzerini malzemelerle doldurdum. Üstünü kapatmadan önce bir miktar hardal, birazcık da limon kabuğu rendesi ekleyip eserime gururla baktım. Tamam büyük bir şaheser olmayabilirdi ama bunu yapmak için oldukça çabalamıştım.

Üç tabağı tepsiye dizdim. Kahveleri unuttuğum aklıma gelince üşengeçliğim nedeniyle yapmaktan vazgeçtim. Her ne kadar YoonGi hyungun kafama fırlatacağını bilsem de dolaptan üç tane çilekli süt alıp tepsiye yerleştirdim. Düşürmemeye özen göstererek salona ilerledim. İçeriden gelen mırıltılar nedeniyle duraksadım. Sessiz olmaya özen göstererek biraz daha yaklaşıp aralık kapıdan ikiliyi izlemeye başladım.

"SeokJin sen çıldırmışsın! Bu ne demek oluyor? Aklın alıyor mu senin?!"

YoonGi hyung salonda bir sağa bir sola yürürken söyleniyordu. SeokJin ise koltuğa oturmuş birbirine bağladığı ellerini izliyordu.

KOMOREBI |TAEJIN|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin