hüznü göster.

467 62 34
                                    

Yaralarla kaplı ayaklarının yanından akıp giden kirli suya baktı genç çocuk. Sıcak suyun bütün kiri yıkamasına izin verdi. En son ne zaman banyo yaptığını hatırlamıyordu bile. Onun için tenini kazımak istermişçesine çitiledi cildini. Toprak, çöp ve ter kokusunun yerini serin nane kokusu alasıya kadar çitiledi. Cildinin sinirli kırmızılara bulanmasına ve yanmasına aldırmadı bile.

Arabadan indiklerinde lüks bir otel odasının önündelerdi. Doyoung'un şaşkın bakışlarına karşın genç adam oğlanı heybetli binaya sokmuş, pahalı odalardan birine sürükleyerek hemen banyoya girmesini tembihlemişti. Neler olacağını bilmeyerek adım atmıştı Doyoung banyoya. Yardımının karşılığını mı almak istiyordu yoksa genç adam? Sonrasında ne olacaktı peki? Sokağa geri mi dönecekti?

Saçına sürdüğü şampuanı zorlukla yıkadı. Su soğuğa dönünceye, parmak uçları buruşuncaya kadar kaldı banyoda. Sonrasında köşede asılı bulduğu yumuşak bornoza sarınarak duşakabinden çıktı. Banyonun her yerini buhar kaplamıştı. Duvarda asılı aynayı eliyle sildi ve yansımasına baktı. Saçları iyice uzamıştı ve çökmüş gözlerini kapatıyordu. Banyonun verdiği sıcaklık yüzünden zayıf yüzünde bir pembelik vardı, onun dışında sağlıksız solukluğunu koruyordu cildi. Gözleri düşük, bakışları donuktu. Kapının ardında olan adamın ona sahip olurken zevk alacağını düşünmüyordu bile. Vücudunun her yerini sert kemikler sarmalıyordu. Kollarında ve bacaklarında kalan birkaç santim ette oraya buraya çarpmaktan oluşan morluklar vardı. Güzel değildi, bakılası bile değildi. Daha çok insanların acıdıkları için önüne birkaç kuruş koyup, sonrasında yüzlerini buruşturarak kaçtıkları evsiz bir çocuktu işte. Ne eksiği, ne de fazlası.

Yansımasına bakmaya daha fazla katlanamadığında titrek bir nefes çekti içine. Sıcak bir duş, omuzlarına atılan bir ceket ve şanslı ise geceyi geçirebileceği bir yer için vücudunu satabileceği gerçeğini sindirmeye çalıştı. Yine de boş olan midesi çalkalanmış, hafif bir kusma hissi belirtmişti boğazında. İğrençti. Bu pisliğe bulaşacağını düşünmüyordu bile. Ölmeyi yeğlerdi ama elden ne gelirdi, değil mi?

Ölçülü adımlarla beyaz kapıya ilerledi. Kapı gıcırtısız bir şekilde büyük bir odaya aralandı. Büyük yatağın üstünde oturan adam telefonuyla uğraşıyordu. Banyodan çıkan çocuğu görünce telefonunu kenara bırakıp, emin olmayan adımlarla odaya giren bedeni izledi. Kızarmış cildine ve sağlıksız vücuduna baktı.

Genç çocuk sonunda adamın önünde durduğunda gözlerini kaçırdı. Saçından akan su damlaları teninde ufak bir yolculuğa çıkarken titreyen ve sudan dolayı buruşmuş ellerini bornozu bir arada tutan kemerine attı. Üzerinden hiç ayrılmayan bakış eşliğinde kemeri çözdü ve yumuşak kumaşın omuzlarından sıyrılıp yere düşmesine izin verdi. Temizlenme fırsatı bulduğuna şükrediyordu. Yoksa şu an kendinden daha fazla tiksinebilirdi.

Çıplaklığına utanmamaya çalışarak ellerini bedenine sarma hissine karşı çıktı. Odanın soğukluğu vücudunu sararken önceden belinden ona destek olan elleri tekrar vücudunda hissetmeyi bekledi. Yine de ne bir ses duydu, ne bir dokunuş hissetti. Sadece boğuk bir nefes ve hışırtı duydu. Sonrasında ise az önce attığı yumuşak kumaşın sıcaklığına sarılı buldu kendini. Bornozun kemerini sıkı sıkı bağlayan naif parmaklara araladı gözlerini. Şaşkınca takım elbiseli adamı izledi. Her şeyi yanlış anlamış olamazdı, değil mi?

" Seni bunun için getirmedim buraya. "

Mahçup bir şekilde başını yere eğdi. Kendine acıyan bakışları barındıran gözleri görmek istemediğinden ayaklarına baktı sadece. Gözleri doldu. Boğazına bir yumru oturdu. Utanmıştı. Çok utanmıştı.

" B-ben sandım ki- "

Sesi kısıldı. Cümlesini tamamlayamadan kuru dudaklarını dişledi ve bir hıçkırığı içinde tutmaya çalıştı. Elleri sıkı sıkıya bağlanmış bornozunun içinde kaldığından gözlerini silemiyordu. Onun için göz yaşlarının yere düşmesine izin verdi.

" Sorun değil, ağlama. "

Bir çift el tarafından yatağa oturtulduğunda sonunda hıçkırığını serbest bıraktı. Uzun zamandır karşılıksız hiçbir iyilik görmemişti. Vücuduna dolanan kollar arasında az önce yaptığı utanç verici hataya ağladı biraz. Onun utancı geçince de son üç ayki yaşantısına, sonrasında da bir zamanlar kaybettiği çocuğa ağladı. Hıçkırıklarını içinde tutmadan, ne kadar çirkin ve aciz göründüğünü umursamadan ağladı. Kendine acıma seansı son bulunca da yumuşak yorganlar arasında, baş ucunda oturan genç adamın gözleyici bakışları eşliğinde uykuya daldı. Yeni bir sabaha uyanacağını bilerek uyudu o gece. Gece sarhoş biri tarafından öldürüleceğinin veya üzerinden bir araba falan geçeceğinin korkusu olmadan, yarın için endişelenmeden uyudu.

heavenly feeling • dojaeWhere stories live. Discover now