kirli ellerimden tut.

428 54 59
                                    

Dudaklarını birleştirdiği dudaklardan çektiğinde sıcak bir nefesi dışarıya verdi. Sırtının yaslandığı tuvaletin mermeri ne kadar soğuk olsa da vücudunu kapatan sıcak beden bunu telafi ediyordu. Ellerini attığı omuzdan çekti ve sert göğse indirdi. Karşısındaki adamın sırıtışına bakarak ıslak dudaklarını yaladı ve gülümsedi.

" Beni delirtiyorsun. Seni yıkıp geçmek istiyorum. "

Kulağında olan dinleme cihazından gelen ufak kahkahaya karşılık vermemek için kendini tuttu. Komikti. Karşısındaki adamın ona sahip olabileceğini düşünüyor olması öyle komikti ki Doyoung neredeyse ona acıyarak kendinden bir parça tatmasına izin verebilirdi. Tabii bu barın yanında bıraktığı adamı ne kadar mutlu ederdi bilinmezdi. Onun bir dikkat dağıtıcı olması gerekiyordu, sürtük değil.

" O zaman neden yıkmıyorsun koca adam? Bu kasların ne işe yaradığını göster hadi bana. "

İçki kokan dudaklar bu sefer boynunu bulunca gözlerini kapattı. Güçlü eller baldırını kavrayıp, zayıf bedenini kucağına alırken sabırsız bir mırıltı çıkarmadan edemedi. Ellerini bulunduğu göğüste yumruk yapıp, başını geriye attı ve boynunu öpücüklere boğan adama daha geniş bir alan bırakmaya çalıştı.

" Her yerine iz bıraksam nasıl olur? "

Cevap verecek oldu ama tuvalet kapısının açılma sesini duyunca kendi kendine gülümsedi. Bedeninde dolaşan eller durunca bacağını sardığı belden çekti ve ayaklarını yerle buluşturdu.

" Bakıyorum da kendini kaptırmışsın Doyoung. "

Kıkırdadı. Elleriyle dağılmış siyah saçlarını düzeltip, elinin tersiyle dudaklarını sildikten sonra alaycı sesi ile konuştu.

" Eh, çok gecikmiştin ne yapayım? "

Gözleri kendisine sinirle bakan gözlere denk gelince sırıtışı yüzüne daha da yayıldı. Az önce öptüğü adam başına yaslanan silahın korkusu ile fal taşı gibi açık gözlerle kendisine bakıyordu.

" S-seni sürtük, beni kandırdın mı? "

Omuzlarını silkti. Üstünü başını düzeltirken ufacık tuvalet kabininde bir adım attı ve adamın kulağına eğildi.

" İstediğini alıncaya kadar bebeğim, alamayınca da sürtük mü oluyoruz? Çok ayıp oldu kaslı bayım, bunu sizden beklemezdim. "

Kendisine bakışları daha da sertleşen Jaehyun'un gözlerine bakarak adını unuttuğu adamın sakallı yanağına kocaman bir öpücük bıraktı. Sinirli çene kaslarının daha çok kasıldığını görünce kıkırdayarak tuvalet kabininden çıktı ve lavabolara yaslandı.

" Oynaşmanız bittiyse izninle işimi yapacağım. "

Kapalı dişler arasında çıkan tıslamayı duyunca gülerek " İzin veriyorum, devam et. " tarzı bir cevap verdi. Uzun, ince parmakların tetiği çektiğini gördü. Susturucunun takılı olduğu silahtan balon sönmesine benzer bir ses çıkarken adamın barındırdığı bütün kan beyaz fayanslara sıçramıştı. Bu görüntüye her ne kadar alıştığını söylese de bir türlü midesinin bulanmasına engel olamıyordu. Her şeyi kaldırabiliyordu. Yabancıların kendisine dokunması, her yerini öpmesi ve herkesin onu iğrenç isimlerle çağırmasına alışması çok zamanını almamıştı. Yine de tatlı metal kokusunun midesine yaptığı baskıyı bir türlü durduramıyordu.

Karşısında bulunan genç adam silahını tekrar pantolonuna sokup, vücudunu ona döndürdü ve ağır adımlarla yanına yaklaştı. Sinirli ifadesi Doyoung'un zevkine zevk katıyorken, lavabonun yanında kendini hapseden elleriyle kaçışını engelliyordu.

" Seni iki dakika yalnız bırakıyorum ve göz önünden kayboluyorsun. "

Tekrar omuzlarını silkti. Bakışları beyaz tene kaymış birkaç kırmızı damlaya kaydı. Parmaklarını gamzeli yanaklara getirip, kırmızılıkları temizledi ve nefesini hissedebileceği kadar yakınına gitti. Derince bir nefes çekti. Sigara, alkol, kan ve bütün kötü şeyler gibi kokuyordu âdeta karşısındaki adam. Aldırmadı.

" Benim gibi değerli bir adamını çok başıboş bırakmaman gerektiğini anlamışsındır umarım. "

Dudakları ile karşısındaki dudaklar arasındaki boşluk yok denilecek kadar azdı. Azıcık eğilse, yok yok, az derin bir nefes alsa gül kurusu et parçalarını kendininkilere çekebileceğini biliyordu. Karşısındakinin de bunu beklediği belliydi, gözleri durmadan genç çocuğun ıslak dudaklarına kayıyordu, nefes sesleri düzensizleşmişti ve lavaboda olan tutuşu sıkılaşmıştı.

Başını gülerek iki yana salladı. Karşısındakini test eder tarzda bir yavaşlıkla geri çekilip, dudaklarını yaladı ve güçlü kollar arasından kurtuldu.

" Tehlikeli oyunlar oynuyorsun Doyoung. "

" Senin oyununu oynuyorum Jaehyun, senin kurallarınla hem de. "

Yavaş adımlarının kendisini tuvaletin çıkışına sürüklemesine izin verdi. Bu saatlerde herkesin kafası bin beş yüz olduğu için birkaç saat daha tuvaletteki leş fark edilmezdi. Ta ki bir çift kabinde seks yapmaya karar verene veya birisinin midesi içtiği içkileri kaldıramayana kadar. Gülüşünü düşürdü. Johnny'nin kıkırtıları kulaklarını doldururken elleriyle dudaklarını tekrar tekrar sildi. Gürültülü kalabalığın arasından yol açarak çıkışa ilerledi Jaehyun'un arkasından geldiğini bilerek. Bu geceyi de atlatmıştı.

heavenly feeling • dojaeWhere stories live. Discover now