küçük, yaralı bir güvercini nazikçe okşarmış gibi.

421 56 19
                                    

" Burada yatabilirsin. "

Girdiği küçücük odada kendine gösterilen yatağa baktı siyah saçlı çocuk. Duvarlarının boyası dökülmüş, yerlerinin betonla kaplı olduğu, yatak ve küçük bir dolap dışında boş olan bir odaydı getirildiği yer. Sabah ona giyecek kıyafet getiren ve sonrasında da karnını doyurması için bir şeyler alan takım elbiseli adam, yani Jaehyun, onu karşısında duran bu uzun boylu ve Johnny isimli adama teslim etmişti gecekondu gibi bir yere geldiklerinde. Giderken söylediği son sözler aklındaydı. " Uyu ve dinlen. Yarın seni görmeye geleceğim. "

İç çekti derince. Büyük gecekondu bir depoyu andırıyordu ve yer altına gömülüydü. Bunun için odasında bir pencere bulunmuyordu. Şimdiden içi daralmıştı ama en azından sokakta çürümekten iyiydi, değil mi?

" Getireceğin eşyaların var mı? "

Derin ses kulaklarına tekrar ulaşınca başını iki yana salladı. Gidecek yeri bile yokken, getirecek eşyası olabileceğini ona düşündüren neydi acaba?

" Hayır, yok efendim. "

Sesli bir kahkaha duydu. Sonra omzunu pat patlayan güçlü eller yüzünden dengesini kaybetmemek için çabalarken buldu kendini. Cidden eli, en az görüntüsü kadar ağırdı.

" Ciddileşmeye hiç gerek yok, bana Johnny diyebilirsin. Hem zaten yakında daha çok birbirimizi göreceğiz, alışmalısın. "

Avanak gibi bir süre karşısında duran adamın yüzüne baktı genç çocuk. Burada ne yapacağını ve ne işe yarayacağını hiç bilmiyordu. Yine de ondan bir şey bekledikleri belliydi. Dün gece düşündüğü şey olmasa da - ki bunu aklına getirirken bile yanakları kızarıyor, utançtan yerin dibine giriyordu - yapabileceği bir şeyler vardı. Bunu Jaehyun ile otel odasında yaptığı ufak konuşmadan çok net anlamıştı.

" Burada kalmam için benden ne istiyorsunuz? "

Genç adamın yüzündeki gülümseme düştü. Doyoung'un omzunda olan elini çekti ve ciddi bakışlarını endişe dolu gözlere yönlendirdi.

" Sadâkat. Sadece sadâkat istiyoruz. Bunu verebilir misin? "

Genç çocuk ne olduğunu anlamasa da başını salladı. Belki kendini neyin içine soktuğunu bilmiyordu ama yaşamak için başka şansı kalmamıştı. İlk kez kendisine karşılıksız uzanan bir el olmuştu ve o eli bırakmaya hiç niyeti yoktu.

heavenly feeling • dojaeWhere stories live. Discover now