alçak gönüllülük ettiğini sanarak.

442 52 11
                                    

Sarı ampülün aydınlattığı odada sadece klavyenin tuş sesleri duyuluyordu. Gümüş saçlı çocuk kodların arasına kendini gömmüşken, Mark elinde tuttuğu kitaba bakıyor lâkin hiçbir şey anlamıyordu. Son yarım saattir sayfayı çevirmemişti bile. Aklı başka yerdeydi.

Göz ucuyla dönen sandalyesinde kurulu olan çocuğa baktı. Son birkaç gün onun için fazlası ile dolu olmuştu. Aynı odada kalmalarına rağmen en son ne zaman küçük olanın bedenini kendine yakın hissettiğini hatırlamıyordu. Sahi, kaç gün geçmişti serin deniz kokusuna uyuyakaldığı gecenin üzerinden?

" Hyuckie. "

Tıkırtılar devam etti. Donghyuck gözlerini bir saniye olsun siyah ekrandan ayırmamıştı. Sırtı saatlerdir oturmaktan bükülmüş, ekranın parlak ışığına bakmaktan gözleri çökmüştü. Son duşunun üstünden üç, son düzgün uykusunun üzerinden ise on dört gün geçmişti. Mark'a soracak olursanız yetişkin bir çocuk için bu kadar endişelenmesinin gerekli olmadığını söylerdi. Yaptıkları iş ortadaydı sonuçta. Ama konu erkek arkadaşı olunca, Mark bile taviz verebilirdi.

Kitabını kenara bırakıp, Donghyuck ile paylaştığı yataktan kalktı. Ufak adımlarla gümüş saçlı çocuğa ilerledi. Elleri düşük omuzlara giderken, nefesi hemen minik kulakları buldu.

" Hyuckie, erkek arkadaşını görmezden gelmen ne kadar doğru sence? "

" Yüz üzerinden değerlendireyim mi? "

Kıkırdadı. Elleri kasılmış kaslara masaj yapmaya başlarken çenesini gümüş saçların üstüne yasladı. Saçından gelen ter kokusunu alabilse de bundan iğrendiğini söyleyemezdi.

" Bakıyorum da sivri dilin kasların kadar tutulmamış. "

Küçük çocuk bir tepki vermeden yaptığı işe döndü. Cevap alamayacağını hızlanan tuş seslerinden anlayabiliyordu Mark. Konuşma başlatma planı hiç de düşündüğü gibi gitmemişti. Yine de herkesin bir yedek planı vardır, değil mi?

Gözlerini yavaşça bal renkli tene düşürdü. Giydiği gri t-shirtten - ki bu Mark'a ait olan, üstünde Marvel logosunu barındıran eski bir t-shirttü - görünen tene parmakları ile küçük daireler çizdi. Dudakları kirli saçlardan ayrılarak, güneşin özenle öptüğü sıcak teni buldu. Bir öpücük kondurdu ilk önce. Sonra iki tane. Öpücükleri bir diğerini davet ederken tuş sesleri kulaklarına ulaşmıyordu artık. Küçük çocuğun dudaklarından çıkan kesik nefesler almıştı rahatsız edici tıkırtıların yerini.

" Ah, demek şimdi dikkatini çekmeyi başarabildim? "

Dudakları kulaklarına doğru bir gülüş ile çekilirken, elini gümüş saçlı çocuğun t-shirtünün altından soktu ve yumuşak karnını okşadı. Aralarında sandalye olmasına rağmen kolayca ellerini diğerinin rahatlamış vücudunda gezdirebiliyordu.

" Bütün dikkatimi dağıttın Mark. Şimdi ben bunu sabah Jaehyun Hyung'a nasıl açıklayacağım? "

Minik bir el kendini arkaya atıp, Mark'ın sarı saçlarını buldu. Yumuşak tutamları çekiştirirken boynundan aşağıya inen ıslak öpücüklere şehvetli iniltileri ile eşlik ediyordu Donghyuck. Sevgilisinin bedenini kendisinin yakınında hissetmeyi ne kadar özlediğini o zaman daha iyi anlayabilmişti.

" Fark edeceğini bile sanmıyorum. Aklındaki tek şey belirli bir Hyung'un ıslak dili ve ona yapmak istedikleri. Kendi kulaklarımla duydum. "

Ellerini olabildiğince yukarı çıkardı. Geçtiği her bir milimde küçüğünün kaslarının gerildiğini parmak uçlarında hissedebiliyordu.

" Lütfen ben azmışken Patronumuzdan ve onun seks hayatından konuşmayalım. "

" İyi de sen başlattın ki. "

Saçlarında olan eller sert bir çekiş verdi buklelere. Mark şimdiden birkaç saç telinin koptuğunu hissedebiliyordu. Sorun değildi. Saçının çekilmesi onu daha da heyecana getiriyordu.

Çocuğun pürüzsüz gövdesini keşfe çıkan elleri göğsünde bulunan iki tepeciğe geldiğinde durdu. Sağ göğüs ucunda hissettiği soğuklukla nefesi titredi. Bu, üç hafta önce Hyuck'a bizzat kendisinin yaptığı piercing'di.

" Artık iyileşmiş olması lâzım, hm? "

Parmaklarını sertleşmiş tepecikte gezdirirken kulağının yanında bir tıslama duydu. Gümüş saçlı çocuk hevesli bir baş sallaması ile onu onayladığında dilini boynunda bulduğu tuzlu tene dayadı. Herkesin görebileceğini düşündüğü bir mekana en güzel morluğu sakin emişleri ile oturttuktan sonra altın renkli tene doğru gülümseyip, usulca fısıldadı.

" Birlikte banyo yapmaya ne dersin Hyuckie? "

Markhyuck'un Dojae'den önce aşk meşk yaşıyor olması beni üzüyor ama çok da değil.

heavenly feeling • dojaeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin