sadece sevilmek istiyorum.

542 49 33
                                    

Kapının duvara vuruş sesi yankılandı boş evde. Doyoung'un sırtı sertçe kapanmış ahşap kapıyı buldu. Şimdiden tadına âşina olduğu ıslak pembelikler hemen kendininkileri hapsederken sıkı bir tutuşu olan eller vücudunu keşfe çıkıyordu. İnledi, derince. Nefesini çalan adamın ensesindeki saçlara asıldı. Dudaklarını aralayan sıcak ve uzun dili kendisininki ile sardı bir iki adım ilerlerken. Bu sefer sırtı duvara çarpan Jaehyun'un ta kendisiydi. Kıkırdadı ıslak dudaklara karşı. Elleri hemen diğerinin ceketine ilişti. Siyah ve pahalı bir kumaştan yapılmış olan ceketi umursamazca çıkardı Doyoung. Aynı anda Jaehyun onun gömleğini pantolonunun içinden çıkarıp, ellerini sıcak tenine değdirmişti. Sırf bunun etkisi ile bile titreyen genç çocuk diğerine daha sıkı tutundu. Sonunda bacaklarını bulan ellerle birlikte diğerinin kucağına tırmandı. Beline sardı bacaklarını. Jaehyun, bütün ağırlığını çabasız bir şekilde üstlenmişti ve bu güç gösterisi Doyoung'u deli ediyordu.

"Oda." diye fısıldadı öpücüğün arasında. Emir verme işine alışmıştı. Son birkaç haftada Jaehyun her dediğini yapar olmuştu. Garipti. Jaehyun'un, yanında bu denli savunmasını düşürüyor olması ona garip geliyordu.

Cevabı bir baş sallaması ve hırıltı oldu. Jaehyun yürümeye başlarken öpücükleri daha da sertleşmişti. Bir süreliğine dünyayı unuttular. Her birkaç adımda bir Doyoung'un sırtı başka duvarı buldu. Odaya gidiş yolunda birkaç şey devirdiler ama sağır kulaklarına hiçbir kırılma sesi ulaşmadı. Daha çok ıslak öpüşme seslerine vermişlerdi dikkatlerini.

Sırtı yatağı bulduğunda zaten bacakları arasında olan adam kendine hemencecik yer edinmişti orada. Zarif eller yanağını bulduğunda dokunuşunda kendini kaybetmişti Doyoung. Yaptığı işe rağmen Jaehyun'un elleri öyle yumuşaktı ki, Doyoung bazen bu ellerin bir adamın son nefesini tutabiliyor olduğunu unutuyordu.

Ciğerlerine temiz bir nefes dolduğunda öpücüğün sonlandığını fark etti. İyice ıslanmış dudaklar yanaklarından çenesine, oradan da boynuna doğru kayarken boğazının gerisinden kısık bir ses çıkardı. Yumuşak saçlara asılırken ne yaptığını tam olarak kestiremiyordu. Bu, hâlâ yabancı olduğu bir alandı. Öpüşmekte ne kadar ustaysa, onun ilerisindeki her şeyde de o kadar toydu.

"Jaehyun," diye seslendi. Bu sefer sesi istemediği kadar titrek çıkmıştı.

Jaehyun yüzünü gömdüğü boynundan ayırıp, kendisine baktı. Sadece camdan içeriye giren şehir ışıkları ile aydınlanan odada ıslak dudakları bir ayna gibi parlıyordu.

"Bir sorun mu var?"

İyice derinleşmiş sesi karnının altında kıpraşmalara yol açmıştı. Üzerindeyken dağılmış saçları ve neredeyse patlamak üzere olan gömleği ile ne kadar ateşli görünüyor olsa da Doyoung  kendini daha ileriye gitmeye hazır hissetmiyordu.

Ellerini yatağa yaslayıp doğruldu ve vücudunu yukarıya çekti. Jaehyun, altından çıkabilmesi adına ona alan açmıştı. Elinden şekeri alınan bir çocuk gibi kendisine bakıyor olması Doyoung'u kötü hissettirmeye yetiyordu.

"Özür dilerim." dedi bacaklarını göğsüne çekerken. Gözleri kapandığı anda birkaç hafta önce yaşanan o olay canlanıyordu hemen zihninde. Unuttuğunu, daha iyi olduğunu sanmıştı ama bazı şeyler geçse bile zehrini derine akıtıyordu. O zehrin vücuttan atılması ise fazla zaman alıyordu. Korktuğu şey ise, Jaehyun'un o kadar beklememe ihtimaliydi.

Yatağın öbür tarafında birkaç kıpranma hissetti. Bakışlarını kaldırdığında Jaehyun'un çabucak gömlek düğmelerini çözdüğünü ve pantolonunu çıkardığını gördü. Bir şey demek için ağzını açamadan Jaehyun yatağa terkar kurulmuş, onu sıcak vücuduna çekmişti.

"Hiçbir şey için kendini kötü hissetmene gerek yok Doyoung."

Kısık ses kulaklarına ulaştığında yanaklarında bir yanma hissetti. Utanç veya sinirden değildi bu sıcaklık. Üzerine çöken rahatlıktandı.

"Bunun aramıza girmesini istemiyorum. Güçlü olup, atlatmam lâzım ama bir türlü aklımdan gitmiyor işte."

Başını iki yana salladı. Derince bir nefes alıp, sözlerine devam etti.

"Ayrıca seni o adamla karşılaştırdığımı düşünmeni istemiyorum. Biz, uh, böyle şeyler yaptığımızda aklıma o olayın gelme sebebi senin bana onu hatırlatman değil. Senden korkmam hiç değil. Sadece zihnimde olay taze ve vücudum benden bağımsız tepki veriyor."

Monoloğunun bir kısmında vücuduna dolanmış eller sıkılaşmıştı. Şimdi göğsüne yaslandığı yerden normale nazaran daha da yavaş atan kalbi hissedebiliyordu. Bu gibi durumlarda Jaehyun'u karşısına çıkaran kadere daha da minnet duyuyordu. Her zaman kendisini koruyan bu adama yaslanabileceğini biliyordu ve bu, huzurlu hissettiriyordu.

"Seni yargılamıyorum, biliyorsun değil mi? Tek istediğim kötü anılarını yok edemesem de, onları atlatabilmene yardımcı olmak."

Sözünü kesip, alnına bir öpücük bıraktı. Kuş tüyü kadar hafif bûsesi ile gözlerini kapatırken, saçlarını okşayan parmaklar ile iyice mayışmıştı.

"Güvenilecek bir adam olmadığımı biliyorum. Tehlikeli de sayılırım. Bütün bunlara rağmen hâlâ seni isteyecek kadar bencilim de üstelik."

Kıkırdadı. Uykulu hâlinden dolayı daha çok küçük bir kedinin pıslama sesine dönüşmüştü kıkırtısı.

"Bana senden ayrılmam için sebep mi vermeye çalışıyorsun? Eğer öyleyse birkaç tane sağlam sebep bulmuş olabilirim."

Jaehyun'un attığı kahkaha ile göğsü titreşti. Bu titreşimleri yanağının altında hissedebilmişti Doyoung.

"Beş dakika bozma beni, iyi bir yere varmaya çalışıyorum."

Eliyle ağzına fermuar çekip, dinlediğini belli etmek adına başını salladı.

"Bak, ben cidden sana yardımcı olmak istiyorum. Kendini iyileştirmeni, her zaman yaptığın gibi başına gelen bu kötü olaydan sonra da güçlenmeni istiyorum. İyi veya huzurlu vakitler sunamam sana, ama senin için her şeyin en iyisini deneyeceğimi bilmeni istiyorum. Sen sadece endişelenmeyi bırak, dünyadaki bütün vakit bizim."

Bir süre bu sözleri aklında ölçüp tarttı. Bu cümlelerin içtenliği göğsüne bir ağırlık çökertmişti. Rahatsız edici cinsten değildi bu, daha çok birine karşı bu kadar önemli olabilmenin getirdiği yoğun hislerdendi.

"Dünyadaki en iyi adam olmayabilirsin," diye mırıldandı çıplak göğse doğru. Nefesi yumuşak tene çarpıp, yüzüne geri dönmüştü ve Doyoung, bunun verdiği hissi beğenmişti. "ben de aziz sayılmam. Hepimizin karanlık bir yanı var Jaehyun, sen o yönünü sadece diğerlerinden daha iyi kucaklayabiliyorsun. İyi bir seçenek olmayabilirsin belki ama benim için doğruya en yakın olan sensin."

Bir süre sessizlik oluştu. Sonrasında Jaehyun'un alaycı sorusu çalındı kulaklarına.

"Beni şimdi test sorusuna mı benzettin sen?"

Başını göğsünden çekmeden hafifçe açık teni çimdirdi. Acılı bir homurtu çıkaran adama aldırmayıp, tekrar gözlerini kapadı. 'Kapa çeneni ve uyu.' diyebildi ancak. Bugün korkularına yenik düşse de, yarın daha güçlü biri olarak uyanacağına emindi.

Huhuuuuuu. Bu hikayeye uzuuuuuuunca bir süre - neredeyse bir yıl olacakmış - bölüm atmamıştım. Yazabilecek gibi hissetmiyordum ama bu sıralar aklım daha iyi çalışabiliyor. Umarım beğenmişsinizdir. Yorumlarınızı bekliyorum.


You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jan 15, 2020 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

heavenly feeling • dojaeWhere stories live. Discover now