seni tekrar görmek istediğimi hissediyorum.

551 51 10
                                    

Balkon kapısının çevresini süsleyen beyaz tüller rüzgârın etkisi ile uçuştu. Sabahın ilk ışıkları camdan yansırken balkon korumalıklarına yaslanmış adamın ince parmaklarına iliştirilmiş sigaranın dumanı içeriye süzülüyordu. Adam uzaklara dalmıştı, gözleri doğrudan güneşin kızgın turuncusuna meydan okuyordu. Henüz kırpmamıştı gözünü. Düşünceleri uykusuz beyninde her zamankinden daha canlı bir şekilde gezinirken içeriden gelen bir kıpırtı duydu. Daha birkaç saat önce uyuttuğu çocuğu kontrol etmek için başını çevirdi. Yastıklar ve yorganının arasında kaybolmuş olan Doyoung hâlâ uyuyor gibi görünüyordu. Gece geçirdiği ağlama krizinin ardından şişmiş gözleri, uykunun verdiği sıcaklıktan kızarmış yanakları ve yarı açılmış dudakları ile nefes kesici görünüyordu.

" Herkesin bir imtihanı var derler. " diye söylendi kendi kendine. Pek de meftunu olmadığı zehirli çubuktan derin bir nefes daha çekti içine. " Benimkisi de sensin gibi görünüyor. "

Bir mırıltı duydu pembelikler arasından. Kendi kıyafetleri içinde kaybolmuş çocuk yatakta dönerken sigarasını söndürdü Jaehyun. İzmariti baş ve işaret parmağı arasında sıkıştırıp rastgele fırlattı. Çöpün nereye düştüğünü umursamadan odasına girdi. Yatağa ilerlerken çocuğun her kıpranmasını izliyordu.

Yavaşça oturdu yatağa. Doyoung'un gözleri sanki varlığını hissetmişçesine açıldı. Dün gece tadına ilk kez vardığı dudaklar bir gülümsemeyi ağırlarken Jaehyun'un parmakları otomatik olarak dudağının yanındaki yara izine gitti. Uyku sersemi olan çocuk sesini tekrar bulmaya çalışırken nazikçe sevdi yara izini.

" Günaydın. " dedi uykunun ağırlaştırdığı sesi ile. " Ne zaman uyandın? "

Ufak bir kahkaha attı genç adam. " Hiç uyumadım ki. " diye cevapladı. Kısık bir şekilde konuşuyorlardı. Fısıltıdan fazlası bu sabaha yakışmazdı sanki, rahatsız ederdi kulaklarını.

" Leş gibi kokuyorsun. "

Doyoung yüzünü buruştururken genç adam sadece omuz silkti.

" Az önce zehirlenmeye çıkmıştım. "

Kavisli kaşlar havaya kalktı. Şaşkınlıktan açılan ağzın arasında parıldayan metali görebiliyordu Jaehyun ve sadece bu bile daha dün kendisinin olarak işaretlediği dudaklara serbest dalış yapmayı istemesine neden oluyordu.

" Tiryaki olduğunu bilmiyordum. "

Dikkatini bir süreliğine pembe dudaklardan ve içerisinde gizlediği parlak metalden çekti. " Tiryaki falan değilim ben, arada bir içiyorum işte. " diye humurdandı.

Yumuşak yanaktaki parmağı kayarak pembe dudaklara geldi. Üsttekine göre daha dolgun olan et parçasını baş parmağı ile çekiştirip dudaklarını araladı tekrar.

" Ama işte bunun tiryakisi olabilirim. "

Doyoung sözlerin etkisi ile kesik bir nefesi içine çekerken Jaehyun bunu fırsat bilerek bir öpücük çaldı açık dudaklardan. Baş parmağı gencin ağzını kendisi için açık tutarken zehirle tatlandırılmış dilini diğerinin piercingli diline sürttü. Ağzının sıcaklığına tezat bir şekilde soğuk olan minik top vücudunda bir elektriklenmeye neden olmuştu âdeta. Kendisininkine kıvrılan dil ve Doyoung'un usuldan verdiği mırıltılar, vücudunun sıcaklığı, nikotin ve yanık kokusuna karışan kendi vücut losyonunun naneli kokusu sarhoş etmeye yetmişti genç adamı.

Nefesinin sonuncusunu da hapsolduğu dudaklara bıraktığında istemeden geri çekildi. Doyoung'un pembelikleri kendi ıslaklığı ile parlarken ikisi de soluklanmaya çalışıyordu. Göğüsleri hızla inip kalkıyor, bakışları gözleri ve dudakları arasında mekik dokuyordu.

" Jaehyun, " dedi Doyoung bir süre sonra. Adamın bileğini tutup, hâlâ dudağında olan baş parmağına bir öpücük kondurdu. Jaehyun'un gözünün seğirdiğini ve nefesinin teklediğini görebiliyordu ve bu, onu fazlası ile iyi hissettiriyordu. " sanırım istediğin şeyi buldum. "

Bir kahkaha daha attı Jaehyun. Bu sefer daha içten, daha uzun süreli. Kafasını iki yana salladı. " Bulmak mı? Aklının ucundan bile geçmez Doyoung. " dedi alaycı bir şekilde. Sonra gülüşü hemen düştü. Aklına gelen rahatsız edici düşünceyle nazik tutuşatan kurtardığı eliyle alnına masaj yaptı.

" İlk önce icabına bakmam gereken bir pislik var ama. "

Doyoung başını salladı. Yatakta doğrularak iyice dağılmış saçlarını elleri ile düzeltti. Bir süre düşünür gibi oldu. Gözleri boşluğa dikildi. Elleri kucağında işlevsiz bir şekilde dururken sırtını dikleştirdi. Kızarmış gözleri ile Jaehyun'a baktı tekrar.

" Ben de gelebilir miyim? " dedi yeni bulunmuş bir cesaretle. Başını sallamakta hızlı davrandı genç adam.

" Tabii ki gelebilirsin. Sen ne istiyorsan o Doyoung, senin için her şeyi yaparım. "

Uzun süredir görmediği kocaman bir gülümseme kuruldu Doyoung'un dudaklarına. Beyaz dişleri gözler önüne serilirken gözleri kısıldı hafifçe, ufak bir kıkırtı kaçtı ağzından.

" Biliyorum. " dedi. Sesinde ne bir alay vardı, ne bir tereddüt. Jaehyun kendini yine bir öpücük çalarken buldu. Sigaraya kesinlikle bağımlı değildi, üç dört ay içmediği bile olurdu bazen. Kafası ne zaman çok bulutlu olsa, ne zaman çok fazla düşünecek şeyi olsa ancak o zaman sarılırdı dudakları ile zehrine. Ama bu işte, bu olmadan bir saniye bile duramayacağını biliyordu artık. Bir kez bakmıştı tadına, şimdi kolay kolay vaz geçmezdi. İyi tarafından bakılacak olursa da vaz geçmesine gerek yoktu.

Bu bölümü yazarken nedense bu hikayenin sonuna gelmiş gibi hissettim ama yazacağım daha çok şey var. Delirdim mi ne?

heavenly feeling • dojaeWhere stories live. Discover now