herkes daha nazik bir dünyaya gidebilmeyi diler.

523 50 43
                                    

Sırtı soğuk tuvalet fayansına çarpınca tısladı siyah saçlı çocuk. Az önce onu kalabalığın arasından çekip alan adam, şimdi önünde duruyor ve cebinden çıkardığı bıçağı boynuna dayıyordu. Eli hâlâ kapattığı ağzındaydı. Sertleşmiş eli ter ve sigara gibi kokuyordu. Öğürme hissini içinde tutmaya çalışarak titreyen ellerini durdurmaya çalıştı genç çocuk. Koktuğunu belli etmemeliydim. Etmemeliydi ama soğuk metal tenini öyle bir okşuyordu ki, nefesini biraz daha alçaktan verse tenini delip geçecekti âdeta.

" Sesini çıkartırsan seni doğrarım, sonra da sifonu üstüne çekerim. Kimse leşini bile bulamaz. "

Başını korku ile iki yana salladı. Leş gibi ucuz bira kokan nefes yakınına gelince yüzünü çevirdi. Islak dudaklar kulağını bulunca geriye çekti kendini. Sanki zorlasa, beyaz fayanslar kendini yutabilirmiş gibi sırtını bastırdı soğuk zemine.

" Bütün gece benimle dans edip, sonra koldan kola atlaman hoş muydu sence? Sürtük gibi davranacaksan, sürtük gibi davranılacaksın. Diz çök. "

Boğazından hıçkırığa benzer bir ses çıktı. Dizlerinin üstüne çökerken adamın karanlık gözlerinin bütün tuvaleti kararttığına, loş ışıkları bile söndürdüğüne yemin edebilirdi.

Alelacele açılan kemerin şıkırtılarını ve ondan sonra gelen fermuar sesini duyunca gözlerini kapattı. Görmezse, yaşayacağı şeyin gerçekleşmeyeceğine inanmak istedi. Sorun değildi. Jaehyun muhtemelen şu an onu arıyordu. Bulduğunda ise onu bu şekilde taciz eden adama armağan edeceği bir çift kurşunu olacağına emindi. Emindi ama, Jaehyun onu o gece hiç bulamamıştı.

Vücudundan gelen titremelere ve kapının ardından gelen bağırış seslerine uyandı genç çocuk. Uyurken hissettiği sıcaklık hâlâ yanındaydı ama bu beden, hissettiğinden daha uzundu. Arasında uyuyakaldığı kollar bu değildi. Panikledi. Kendisine sıkı sıkıya tutunan bedeni ittirmeye çalışınca kollar kendine daha bir sahiplenmişlikle sarıldı. Ufak bir çığlık atacak oldu. Tanıdık gelen derin bir ses kulağına ilişince, bundan vaz geçti.

" Sakin ol Doyoung. Sadece benim. "

" Johnny? "

Vücudunun rahatladığını hissetti. Minik bir hmm sesi kendisininkine bitişik olan göğüste titreşimler bırakırken tekrar uykuya dalmaya hazırlanıyordu ki, bağırışlar bu sefer daha yakına geldi.

" Ne oluyor? "

Belinde olan eller omuzlarına çıktı. Johnny'nin uzun ve yapılı bedeni doğrulurken, Doyoung'u da kendisi ile bir oturur pozisyona çekti. Omuzlarını usulca ovup, çocuğun titreyen ellerinden tuttu.

" Jaehyun geldi. "

Tahta kapı bir gümbürtü ile açıldı. İçeriye başına çuval çevrilmiş bir beden aynı cansız bir kukla gibi düşüverdi. Ardından içeri giren Jaehyun'un normalde soğuk kahve renginde olan gözleri alev alev yanıyordu. İrisleri irileşmiş Doyoung'a baktı. Yüzüne oturttuğu gülümseme o nazik gamzeleri ortaya çıkarmıştı ama takındığı ifade, nazikten başka her şey olabilirdi.

Kafasının üzerine çuval geçirilmiş olan adam acılı seslerini çıkarmaya devam ediyordu. Doyoung ise bu sesi hemen tanıdı. Son günlerde gözlerini kapadığı an, bu ses yankılanıyordu kulaklarında çünkü. Gecenin karanlığına bir karabasan gibi düşüyordu adamın boğucu ve yıkıcı sesi üzerine.

" Doyoung, buraya gel. "

Ürperdi. Tüylerinin diken diken olduğunu hissedebiliyordu. Yanında olan Johnny'e daha çok sokuldu istemsizce.

heavenly feeling • dojaeWhere stories live. Discover now