16- KAMP

25.8K 1.2K 170
                                    

Sabah her zamanki gibi alarmımın sesiyle uyandım. Hemen banyoya girip kısa bir duş aldım ve üstümü giyinip aşağı indim. Bugün kampa gidilecek ve maalesef bizim düşman okulla. Bizimkilere "günaydın" diyip ben de oturdum. Bir şeyler atıştırdıktan sonra hepimiz evden çıktık. Kızlar abimin arabasıyla gidecek okula ben hariç. Ben de Eren'in arabasına bindim.

Okula geldiğimizde Eren arabasını okulun otoparkına park etti. Ve biz kampa gideceğimiz otobüslerden birine bindik. Abim artık okulun öğretmeni olduğu için o da diğer öğretmenler gibi kendi arabasıyla gelecek arkamızdan. Otobüste boş yer aramaya başladım. Otobüs neredeyse dolmak üzere çünkü. Boş bir yer bulduğumda ise Aras'ın yanıydı. O yine bana sırıtmaya başlarken Eren'in sesini duydum.

"Güzelim gelsene."

Onun dediği yere oturduğumda Aras yine Eren'e öldürecekmiş gibi bakmaya başladı. Ben oturduktan sonra Eren'de benim yanıma oturdu. Arkamızda da Rüzgar'la Ceyda vardı. Önümüzde ise Umut ve Aylin oturuyordu. Melis'e baktığımda o da Hakan'ın yanına oturmuş. Ama nasıl yaa. Offf. Ben hâlâ ona bakmaya devam ederken Melis'in de bakışları bana döndü ve bana özür dileyen, mahcup bakışlarını göndermeye başladı. Ben de ona sadece gülümsemekle yetindim. Kulaklıklarımı kulağıma takıp gözlerimi kapattım.

******

Gözlerimi açtığımda yanıma baktım. Eren'in gözleri açıktı, demek ki uyumamış. O da bana baktığında gülümseyip, "sen uyumadın mı?" diye sordum.

"Hayır, ben hiç otobüste falan uyuyamam biliyorsun zaten sen." 

Biz öyle konuşurken dikkatimi yol çekti. Bu yol çok farklı geldi bana. Bizim gideceğimiz kamp yeri bu tarafta değildi çünkü. Tekrar Eren'e dönüp, "Eren biz Olympus'a gitmeyecek miydik?" diye sordum. O da, "evet." diye cevapladı benim sorumu. O zaman bu işte kesin bir iş var. Yanlış giden bir şeyler. Şimdi anlarız.

Oturduğum yerden şoföre doğru, "durun!" diye bağırdım. Hiç kimse neden bunu yaptığımı anlayamadı. Çünkü bana anlamaz gözlerle bakıyorlardı. Şoför hâlâ durmazken ben de ayağa kalkıp tekrar bağırdım.

"Sana dur dedim!" Şoför de;

"Ama daha gelmedik kii."

"Sorun da o zaten. Sen beni salak mı sandın. Çabuk durdur şu otobüsü."

Eren ve diğerleri de bana, "noldu Hazal?" diye sormaya başladılar. Ben de hiç onları takmayıp otobüs durur durmaz indim ve şoför kapısının önüne gidip indirdim şoförü. Tabi otobüstekiler de benim peşimden geldiler.

Adamın yakasından tutup, "sen nereye götürüyordun bizi lan!" diye bağırdım. Bu arada arkamızdan gelen arabalardakiler de indiler. Abim koşarak yanıma geldi ve, "Hazal noldu?" diye sordu.

"Ben de bilmiyorum abi. Şimdi anlayacağız."

Adama dönüp söylediğimi tekrar ettim. Korkmuşa benziyordu. Ama belli etmemeye çalışıyordu.

"B-ben s-si-sizi kampa -tür-götürüyordum."

"Yalan söyleme. Sen bizi kampa falan götürmüyordun. Ben bu yolları iyi bilirim. Kimin adamısın sen?"

"K-kim-kimsenin."

"Neden kekeliyorsun lan o zaman!" dedim bağırarak. Abim de, "Hazal neler oluyor, ne yapıyorsun? Bıraksana adamı." dedi.

EZİĞİN İNTİKAMI (TAMAMLANDI) Where stories live. Discover now