18- EREN'İN AŞK İTİRAFI ♥️

29.4K 1.3K 470
                                    

Medya: Eren

Üstümü giyinip çadırdan çıktım ve ben de diğerleriyle birlikte kahvaltı yapmaya başladım. Yine her zamanki gibi bizim erkekler, özellikle de Eren ve abim giydiğim shortu görünce deliye döndüler. Neymiş çok kısaymış, erkekler bacaklarıma bakıyormuş, Gidip değiştirecekmişim. Değiştirmeyeceğime zar zor ikna ettim. Onlarda zor ikna oldu. Ama ikna olduklarında sevinçten Umut'un, Rüzgar'ın ve abimin yanağından öptüm. En son da Eren'in yanağından öptüğümde transa girmiş gibi kaldı öyle. Elini benim öptüğüm tarafa götürse tam oluyordu. Ama öyle bir şey yapmadı tabiki.

Kahvaltımızı bitirdikten sonra yine hepimiz bir yere toplandık. Edebiyat işlenilecekmiş. Güneş abla, yani Edebiyat öğretmenimiz de geldiğine göre dersimize başlayabiliriz.

Güneş abla, "aşk nedir sizce? Ya da sevgi nedir? İkisi aynı şeyler mi? Ona bakmaya kıyamamak mı, doyamamak mı aşk? Hepiniz tek tek bu sorularımı cevaplayacaksınız. Bakalım en güzel en anlamlı cevabı kim verecek..." dedi ve herkes düşüncelerini söylemeye başladı. Ve sıra bana geldi.

"Aşk herkesin başına gelmiyor. Ama başına gelenlerde aşkın ne kadar güzel bir duygu olduğunu zaten bilir. Kimileri ilk görüşte, kimileri nefret ettiği birine hiç tahmin etmediği bir zaman da, kimileri onun yakışıklılığına veya güzelliğine, hatta kimileri yoldan geçen birine bile zamansız aşık olabilir. Aşık olacağımız kişiyi biz seçemiyoruz yani. Bazıları hiç istemediği birine bile aşık olabilir. Ama kimileri var ki, o ne yakışıklılığına, ne güzelliğine ne de zenginliğine aşık olur. Onlar aşık olduğu kişinin dış değil, iç güzelliğine, iç görünüşüne aşık olur. İşte onların aşkı çok masumdur. Ama bazıları yakışıklı bir erkek, ya da güzel bir kız gördüklerinde onlara dış görünüşü nedeniyle aşık olmak istiyorlar. Ve oluyorlar da. Daha doğrusu aşık olduğunu sanıyorlar. Bence aşk, dış görünüşte değil, iç görünüştedir. Onun içinde ki güzelliğe aşık olmaktır. O kızın isterse yüzü çirkin olsun, ama yüzü çirkin diye içi de çirkin olacak diye bir kaide de yok. Ve onu tanımadan da bu bilinemez. Onun için bir kızın yüzü çirkin olduğundan onu eziklemek ya da dışlamak değilde onu anlamaya çalışmak, tanımaya çalışmak gerekir. İşte o zaman anlaşılır, yüzü gibi içininde çirkin olup olmadığı. Yani onu o olduğu için, iç güzelliğine bakıpta sevmek lazım." dedim. Ve ben bitirir bitirmez de herkes alkışlamaya başladı beni. Gereken yerlerinde Aras'a bakıp gönderme yaparak söylemeyi de ihmal etmedim. Benim konuşmam boyunca herkes beni şaşkınlık ve hayranlıkla dinlediler. Söylediklerim onları etkilemiş olmalı. Ama Aras benim gözlerimin içine pişmanlıkla bakıyordu. Tabi söylediklerimin doğru olduğunu biliyor çünkü. Güneş ablam, abim ve diğer öğretmenler bile beni hayranlıkla dinlediler.

Güneş abla, "Hazal, en güzel cevap senindi. Gerçekten söylediklerin karşısında hayran kaldım. Etkilendim. Hepsi de doğruydu. Aferin." dedi.

Şimdi abim dart tahtası getirdi. Demek ki dart oynayacağız. Abim konuşmaya başladı.

"Evet, şimdi dart oynanacak. Ve takımları ben seçeceğim yine. Özdemir Koleji ve Saruhan Koleji rakip olacak şekilde takımları belirleyeceğim. Ve bu sefer bir farklılık yapıp kızlı erkekli olacak."

Takımlar seçildi ve ben Selim'le oldum. Dart tahtası kuruldu. Sınır, uzaklık çizgisi de çizildi. Belirlenen sıraya göre herkes okları tam ortaya isabet ettirmeye çalıştı. Ama hiç kimse de yapamadı kızlardan. Düşman okulda ki kızlarda dahil. Ve sıra bize geldi. Önce rakibim Selim atacaktı, ondan sonra ben. Selim de tam ortayı isabet ettiremedi diğer erkekler gibi. Ortanın biraz kenarına denk getirebildi. Diğer erkekler de o taraflara denk getirdi. Hayır ne varsa o tarafta. Herkes oraya isabet ettiriyor. Şimdi de sıra bende. Abim bana dart oku verdi ama ben sınır çizgisine gitmeyip olduğum yerde atmak istedim. Bu isteğimi de abime dile getirdiğimde herkes bana şaşkın bir şekilde bakmaya başladı. Çünkü olduğum yer biraz uzak kalıyor, ama ben en azından deneyeceğim. Düşman okuldakiler de bana alayla gülmeye başladılar. Siz gülün bakalım. Son gülen iyi gülermiş. Yapamayacağımı sanıyorlar. Bizimkiler ise gayet rahatlar. Çünkü onlar biliyorlar bunu ilk defa yapmadığımı, ve ne zaman yapsam tam ortaya isabet ettirdiğimi. Oku dart tahtasına doğru fırlattım. Veee, tam ortaya isabet geldi. Herkeste gözleri yerlerinden çıkacak kadar açıp şaşkınca bana bakmaya başladı. Alayla gülenler de öyle. Bu sefer de ben onlara alayla gülmeye başladım. "Son gülen iyi gülermiş." demeyi de ihmal etmedim.

EZİĞİN İNTİKAMI (TAMAMLANDI) Where stories live. Discover now