19- SERKAN ÖZDEMİR

28.2K 1.2K 297
                                    

İnanamıyorum yaa, resmen Eren beni seviyor hatta aşık bile. Üstelik beni değişmeden önceden beri seviyormuş. Ben ne kadar aptalım. Nasıl anlayamadım. Peki ya ben. Ben Eren'e karşı bir şey hissediyor muyum? Ben onu arkadaştan da öte görüyor muyum? Eren'in yanında bir kız gördüğümde bu kadar sinirlenmem, onu benden başka bir kızın yanında görmeye dayanamamam, o kıza saç baş girişmek istemem. Eren'in yanında dünyayı unutuyor olmam, onun bir gülüşü için herşeyi yapmak istemem, onun öyle üzgün olduğunu gördüğüm zaman benimde içimin parçalanması, bunların hepsi aşk mı oluyor. Ben Aras'a bile böyle şeyler hissetmedim. E o zaman ben Aras'a aşık değil miydim? Evet yaa, şu an bile Eren'in yanında bir kız düşünüyorum da sinirlerim tavan yapıyor. Ben resmen Eren'i kıskanıyorum yaa. Artık içimde ki bu histen emin oldum. Ben aşığım Eren'e. Onun yanında kendimi çok garip, çok farklı hissediyorum. Zaten bizi dışarıdan birisi arkadaş değil de, sevgili sanıyor. Biz normalde de Eren'le hiç arkadaş gibi olmadık ki. Ben Umut ve Rüzgar'a 'kanka' diye hitap ediyorum. Ama hiç Eren'e bir kere bile öyle seslenmedim. O da bana. Çok uzun bir süre sessiz kalıp Eren'e hiç bir şey söylemedim.

"Eren. Ben."

Cümlem Eren'in konuşmasıyla yarım kaldı.

"Hazal ben özür dilerim. Sadece artık sana olan hislerimi içimde tutmak istemedim. Artık sana arkadaşım gibi davranmak istemediğimden yani . Senin bir şey söylemene gerek. Ben, beni sevmediğinin hatta hâlâ Aras'a karşı bir şeyler hissettiğinin farkındayım. Neyse hadi gel artık gidelim." dedi ve benden uzaklaşıp önden yürümeye başladı. Demin düşünecem diye çok uzun süre sessiz kaldığımdan duygularının karşılıksız olduğunu sandı. Ama öyle değil işte. Tekrar Eren'le konuşmaya çalıştım.

"Eren..."

"Hazal gerçekten önemli değil. Bir şey söylemen gerekmiyor."

"Eren bak ben..."

"Tamam ben seni anladım. Hadi artık gidelim."

Ne zaman söze başlasam Eren benim sözümü kesiyordu. Sanırım benim onu sevmediğimi düşünüyor ve bu yüzden de benim onu reddetmemden korkuyor. Ama kendimi anlatmam lazım. Bu böyle olmaz. Eren yürürken ben birden onun kolundan tutup durdurdum. Önüne geçer geçmez de ellerimi ensesine dolayıp dudağına yapıştım. Eren önce şaşırdığı için tepkisiz kaldı. Uzun bir süre oldu ve hâlâ karşılık vermediği için tam geriye doğru çekilecekken birden ellerini belime sımsıkı dolayıp karşılık vermeye başladı. Bir süredir öyle öpüşürken ikimiz de geri çekildik. Eren hâlâ bana şaşkın bir şekilde bakıyordu. Ama aynı zamanda da gülümsüyordu. Ve bana, "sen..." dedi şaşkınca ama bu sefer ben onun sözünü kestim.

"Evet ben. Bir türlü konuşturmadın ki beni." bunu gülerek söyledim. Ve, "ben de seni seviyorum. Evet sana aşığım. Ama bir türlü söyletmedin ki." diye de ekledim yine gülerek. Ve Eren bir kere daha şaşırdı kaldı. Ama ardından gülümsemeye, hatta gülmeye başladı. Ve ben bu gülüşün mutluluktan olduğunu biliyorum. Birden beni kucağına alıp etrafında döndürmeye başladı. Ben ise gülüyordum. Ben nasıl Eren'i farkedemedim. Ama artık benim de sevdiğim adamla mutlu olma zamanım geldi. Ben gülmeye devam ederken Eren artık döndürmüyordu beni, yerinde durdu. Ama kucağından da indirmedi. Bana öyle bakakaldı. Gözleri gülüşüme takıldı ve aniden dudağıma yapıştı. Ben de karşılık vermeye başladım. Çok yavaş, canımı acıtmak istemezcesine, özlemle öpüyordu beni. Sanki hep bu anı bekliyormuş gibi. Ama bizim bu anımızı çalan telefonum bozdu. Eren'de küfür edip benden ayrılıp kucağından indirdi yavaşça. Ben onun bu haline gülerken telefonun ekranına bakıyordum. Arayanın abim olduğunu görünce bekletmeden açtım. O sırada Eren'de hayran hayran bana bakıyordu.

EZİĞİN İNTİKAMI (TAMAMLANDI) Where stories live. Discover now