Git Louis

1.6K 122 68
                                    

Şirkete girip direkt odama ilerledim. Harry önündeki kağıda hırsla bir şeyler karalıyordu. Kaşlarımı çatıp kapıyı kapattım. "Günaydın?" dedim.

"Günaydın." bana sinirli bir bakış atıp kağıda geri döndü.

"Bir sorun mu var?" bana ters ters bakıp kalemi adeta masaya fırlatıp arkasına yaslandım.

"Sorun mu? Patronun daha 10 dakika önce beni yanına çağırıp senden uzak durmamı söyledi. Hemde ne şekilde biliyor musun? Sanki sana kuyruk sallıyormuşum gibi söyledi. Yani bir sorun yok." şaşkınca kaşlarımı kaldırdım. Bunu gerçekten yapmış olamazdı, değil mi?

"Tam olarak ne söyledi sana?" yanına geçip kalçamı masaya yasladım.

"Seni sadece bir kere uyaracağım stajyer. Louis ile aranda arkadaşlıktan başka bir şey olmayacak. Seviyeni bil. Onunla kendini denk bile tutma. Amacını biliyorum, gözüm üzerinde." onu taklit ederek söylerken yine sinirleri bozulmuş olacak ki derin bir nefes alıp elini saçlarına geçirdi.

"'Sana ne' diyemedin mi? Ben ona kimin seviyesini bilmesi gerektiğini öğretirim şimdi." ayağa kalktığımda bileğime asılıp durdurdu.

"Dur, gitme. Birkaç ay daha katlanmam lazım. Sonra başka bir yere geçerim zaten. Sanki ben kendisine çok meraklıymışım gibi bana iğrenerek bakıyor. Bok suratlı sünepe." söylediklerine kıkırdadım. Burnunun ucunu öptüm.

"O zaman bizde biraz dikkatli oluruz. Anlaştık mı?" kafasını sallayıp bileğimi bıraktı. Kendi masama geçip onu izledim. Yapacak başka bir şeyim yoktu çünkü. Odaya birisi girdiğinde oraya baktım.

"Louis patron yine seni çağırıyor." oflayarak ayağa kalktım. Harry sinirle soluduğunda ona bakıp çaktırmadan öpücük attım. Yüzü yumuşayıp gülümsedi. Patronun odasına girdiğimde bana masasının önündeki koltuğu işaret etti. Önündeki birkaç evrağı daha imzalayıp masanın diğer köşesine bıraktı.

"Hoşgeldin Louis, nasılsın?"

"Teşekkür ederim, siz?"

"Hiç iyi değilim." kaşlarımı kaldırdım. "Odanı değiştirmek ister misin Louis?" bu defa kaşlarımı çattım.

"Sebep? Ben şuanki odamdan gayet memnunum."

"Diğer stajyerin hareketlerinden rahatsız mısın?" dişlerimi birbirine bastırıp kafamı iki yana salladım. Sinirlerime hakim olmaya çalıştım. "Sanki sana biraz ilgisi varmış gibi görünüyor. Rahatsız olmuşsundur diye düşündüm."

"Olayı yanlış anlamışsınız. Ona sordunuz mu benden rahatsız olup olmadığını?" kafası karışmış gibi bana baktı. "Çünkü ilgisi olan o değil efendim." kaşlarını çatıp öne doğru eğildi.

"Saçmalıyorsun Louis. O senin dengin bile değil." sahte bir kahkaha attım.

"Kim benim dengim? Durun bir saniye düşüneyim. Siz misiniz benim dengim?" yüzünde bu defa şaşkın bir ifade vardı.

"Ben-" devam edemedi.

"Siz?" deyip tek kaşımı kaldırdım. Yine sessiz kaldığında güldüm. "Siz ne?"

"Onu bana tercih mi ediyorsun?" adeta kükredi. Derin nefesler alıp sakin kalmaya çalıştım.

"Ben bir tercih yapmıyorum. Çünkü siz sadece patronumsunuz. Başka bir şey değil."

"Sen ne dediğini bilmiyorsun. Kendine gel."

"Ben kendimdeyim."

"Sevgili misiniz?" kafamı iki yana salladım.

StajyerWhere stories live. Discover now