İstemiyor Musun?

1.5K 110 39
                                    

Evde battaniyeyi üzerime sarmış oturuyordum. Hasta olduğum için işten izin almıştım. Sürekli mide bulantıları ve karnıma giren kramplar yüzünden çok kötü durumdaydım. Kapı çaldığında zorlukla yerimden kalkıp kapıyı açtım. Louis bana endişeli gözlerle bakıp sarıldı. Kollarımı sıkıca ona dolayıp başımı omzuna koydum.

"Parfümünü mü değiştirdin?" geri çekilip kapıyı kapattı.

"Hayır, neden?"

"Üzerinde farklı bir koku var sanki." yüzü değişik bir şekil aldı. Sonra toparlanıp beni salona götürdü. Koltuğa oturtup saçlarımı geriye taradı. "Nereden geliyorsun sen?"

"Hani Bay Morn ile yemeğe çıkmıştık yarım kalmıştı, hatırlıyor musun?" kafamı salladım. "Onunla öğle yemeği yedik. Sonra da buraya geldim." Ben yine midem bulandığında koşturarak tuvalete gittim. Sadece öğürüyordum ve bu ağzımda iğrenç bir tat bırakıyordu. Ağzımı çalkalayıp yüzümü yıkadım. Louis havluyla yüzümü kurulayıp ceketimi bana uzattı.

"Hadi gidiyoruz." yüzüne bakmaya devam ettim. "Hastaneye gidiyoruz. Şu haline bak. Yüzün bembeyaz olmuş. Bu haline dayanamıyorum." Ceketimi giydirip elimi tuttu. Ayakkabılarımı giyip beni sürüklemesine izin verdim. Yol boyunca başımı koltuğa yaslanıp bulantımın geçmesini bekledim.

"Gitmek istemiyorum. Kim bilir neler yapacaklar bana orada." bana sert bir bakış atıp yola döndü.

"Hastalığın sebebini öğreneceğiz Harry. Önemli bir şey olabilir." gözlerim dolduğunda kafamı diğer tarafa çevirdim. Yaşlar çeneme doğru indiğinde dudaklarımın arasından bir hıçkırık kaçtı. Arabayı hastane otoparkında durdurup koluma dokundu.

"Yine ne oldu Harry?" bıkkın çıkan sesiyle daha çok ağlamak istedim.

"Benden sıkıldım mı Louis? Sıkıyor muyum seni?" yumuşak bir sesle cevap verdi.

"Bu da nereden çıktı?" gözlerine bakıp göz yaşlarımı sildim.

"Bıktırdım değil mi seni? Sende bırakacaksın beni." Beni kollarının arasına alıp saçlarımı okşadı.

"Hayır bebeğim, bırakmayacağım seni. Hadi içeri girelim. Hastalığına iyi gelecek bir şeyler yapsınlar." kafamı sallayıp arabadan indim. Elimi tutup beni hastaneye çekiştirdi. Midem sürekli bulanıyordu ve bu sinirlerimi bozuyordu. Sürekli ağlamak istiyordum. Birkaç test yapıldıktan sonra bizi bir bekleme odasına aldılar. Başım Louis'nin omzunda elim ellerinin arasındaydı.

"Biraz uyumak istiyorum." saçlarımı öpüp başını başımın üstüne koydu.

"Uyu birtanem." saçlarımın arasına öpücükler bırakmaya devam etti.

°°°

Gözlerimi açtığımda hala aynı şekilde duruyorduk. Başımı biraz kaldırdığında gözleri beni buldu. "İyi misin?" kafamı sallayıp kulağının altını öptüm.

"Daha ne zaman gideceğiz?"

"Az kaldı. Biraz sonra doktorla görüşeceğim." burnumu boynuna yaklaştırıp kokladım. Yabancı koku geldiğinde yüzümü buruşturup geri çekildim.

"Eve gidince hemen duş al. Senin kokun çok güzel ama bu koku hiç güzel değil. Nasıl üzerine bu kadar sindi ki?"

"Sarıldı bana. O zaman olmuştur." kaşlarımı çatıp ağzımı açmıştım ki yanımızdaki beyaz önlüklü adam Louis'ye gülümseyip elini uzattı.

"Bay Tomlinson, sizi burada görmek ne büyük onur." Louis'de gülümseyip ayağa kalktı. Elini elimden çekip adamın elini sıktı. "Umarım büyük bir sorun yoktur?"

StajyerWhere stories live. Discover now