Özür Dilerim

1K 76 34
                                    

"Sen beni hiç anlamıyorsun."

"Çünkü ne dediğini bilmiyorsun Harry." Elindeki tabağı sehpanın  üzerine bıraktı.

"Sen hep başkaları için benim kalbimi kırıyorsun. Hiç bana hak vermiyorsun. Hep diğerlerini haklı görüyorsun. O zaman neden benimle evlenmek istiyorsun?" nefesimi burnumdan verdim.

"Mantıklı konuştuğun zaman sana da hak veriyorum Harry." kollarını göğsünde birleştirip dolan gözlerini kaçırdı.

"Sana kızın sende gözü var diyorum neyini anlamıyorsun?" derin bir nefes daha verip yanına oturdum.

"Şuan kıskançlık yaptığının farkında değilsin. Kıza öldürecek gibi bakmaktan vazgeç. Hamile olduğunu duyduğundan beri sürekli bir şeyler hazırlayıp dolaba bırakıyor. İstediğinde çabucak verebilmek için."

"Gözüne girmek için yapıyor işte."

"Bebeğim, lütfen zaten yorgunum. Ortada olmayan bir şey için üzülme." sabrımın son damlalarıydı ve onu üzmemek için susmak zorundaydım.

"İyi, git uyu Louis. Ben ve bebeğim aşağıda televizyon izleyeceğiz. Hatta dolabı karıştırıp önceden hazırlanan tatlıları yiyeceğiz. Böylece kimse seni daha fazla yormamış olur." odadan çıktığında kafamı duvara vurmamak için kendimi zor tuttum. Sakinleşmesini bekleyip birkaç dakika sonra bende aşağıya indim. Salonda olmadığını görünce mutfağa doğru ilerledim. Kapının önüne geldiğimde Harry'nin sesini duydum.

"Louis çok yakışıklı değil mi? Herkesi etkileyebilecek bir insan."

"Ona sizin gözünüzle bakmak lazım bu söylediklerinizi doğrulamak için." Anna'nın sesiydi bu. Yine ne işler karışıyor bu?

"Nasıl yani onu çekici bulmuyor musun?"

"O benim patronum. O yüzden hakkında böyle şeyler düşünmem uygun olmaz."

"Onun seni sevmesini istemez misin?"

"Bir çalışanı olarak elbette sevmesini isterim ama daha fazlası değil efendim. Bana en zor zamanımda yardımcı olduğu için minnet duyuyorum ona."

"Yani onda gözün yok?" bunu gerçekten söylemiş miydi?

"Ne? Hayır tabiki, yok öyle bir şey. Dediğim gibi Bay Tomlinson'a asla o gözle bakmam. Benim için en fazla abi olabilir. Lütfen bir daha böyle şeyler söylemeyin." mutfağa girip konuşmalarını bitirdim.

"Anna sen odana gidebilirsin."

"İyi geceler efendim." başımı sallayıp mutfaktan çıkmasını bekledim. Harry bana bakıp masumca gülümsedi.

"Sen yorgun değil miydin?"

"Odaya çık Harry." alt dudağını dişleyip merdivenlere doğru ilerledi. Masanın üzerindeki tabağı alıp bende peşinden gittim. Odaya girdiğimde parmaklarıyla oynuyordu. "Bana bak." başı hala eğik durmaya devam etti.

"Özür dilerim."

"Benimle konuşurken göz teması kur." gözlerini gözlerime çevirdiğinde korktuğunu anladım. Birkaç gün önce sinir krizi geçirirken yanımdaydı ve ben ne zaman sert baksam gözlerinde aynı korkuyu görüyordum. "Benden korkuyor musun?" gözlerimi kısıp yüzünü inceledim. Cevap vermeyince elimdeki tabağı sehpanın üzerine bıraktım. Yanına oturup ellerini tuttum.

"Benden neden korkuyorsun bebeğim?"

"Bilmiyorum."

"Sana asla zarar vermeyeceğimi biliyorsun?" yine cevap vermediğinde içimde yeşeren hayal kırıklığını bastırmaya çalıştım. "Herneyse, sen tatlını ye ben uyuyacağım. Sende çok geç kalma. Yarın işe gitmemiz lazım." başını sallayıp tabağı sehpanın üzerinden aldı. Başını bana uzattığında gülümsemeden edemedim. Saçlarını öpüp yatağa girdim. Uyumaya çalışırken uykumun çoktan kaçtığını fark ettim.

StajyerWhere stories live. Discover now