Bilmiyorum

1.7K 120 73
                                    

Şirkete girip odama doğru ilerledim. Kahve makinesinden iki tane kahve alıp odaya girdim. Harry masasının üzerine bir çocuk otutturmuş solgun yüzüyle ona gülümsüyordu. Beni görünce ayağa kalkıp çocuğa döndü. "Sakın ayağa kalkma, tamam mı?" çocuk kafasını salladığında yanıma geldi. Kollarını boynuma sardı.

"Dün için özür dilerim. Biraz tuhaf bir gündü benim için. Neden öyle yaptığımı da bilmiyorum. Özür dilerim." kahvelerin izin verdiğince sarıldım.

"Harry" Harry hemen benden uzaklaşıp çocuğun yanına gitti.

"Söyle canım."

"Bu kim?" küçük kaşları çatılı, parmağıyla beni gösteriyordu.

"Arkadaşım." kollarını göğsünde birleştirdi.

"Onunla konuşmanı istemiyorum." kaşlarımı havaya kaldırıp kahvenin tekini Harry'nin masasına bıraktım. Bana gülümsedi.

"Neden? O çok iyi bir insan sende çok seveceksin." çocuk omuz silkti.

"Bu kim?"

"Emily'nin oğlu. Onun çok işi vardı ben bakıyorum." o sırada kapı açıldı.

"Harry, çok teşekkür ederim." Harry gülümseyip önemli olamadığını belirtmek için  kafasını iki yana salladı.

"Sonra görüşürüz Edward." çocuk Harry'nin yanağını öpüp sarıldı. Sonra annesiyle çıktı.

"Çok sevimli değil mi?"

"Ya ne demezsin? Çocuklarla son zamanlarda pek iyi anlaştığım söylenemez." kaşları çatıldı. "Bilmiyorum neden, onlara yaklaşamıyorum. Pek iyi bir çekim olmuyor aramızda."

"Çocuk sevmez misin?" yüzü şaşkın bir hal aldı.

"Severim ama bilemiyorum. Biraz zor bir mesele. Boşver. Sen nasılsın?"

"Daha iyiyim." yanına gidip masanın üzerine tek ayağım yere değecek şekilde oturdum. Saçlarını okşadım.

"Tüm gece sana bir şey oldu diye korkudan uyuyamadım. Beni çok korkuttun. Sana bir şey olma düşüncesi bile beni öldürüyor." gülümseyip başını aşağı eğdi. "Hayır hayır. Başını eğme. Gözlerindeki parıltıları görmek istiyorum." gözlerini tekrar gözlerime çevirdi. Elimi kıvırcık saçlarında gezdirdim.

"Lottie babama senden bahsetmiş." yüzü şaşkın bir hal aldı. "O da doğal olarak erkek arkadaşımla tanışmak istiyor."

"Erkek arkadaş mı?" kafamı salladım. "Yani sen ve ben?" yine kafamı salladım. Kıkırdayıp elleriyle yüzünü kapattı. Ellerini tutup yüzünden çektim.

"Yarın akşam yemeğe bekliyor seni. Gelmek zorunda değilsin. Hazır hissettiğin zaman gidebiliriz."

"Yani ben senin sevgilin olarak babanla tanışacağım?" sevimli haline gülümsedim. "Bir dakika senin baban-"

"Soy ismini aldığım, beni büyüten babam." anladığını belirtmek için kafasını salladı. "Gelecek misin yarın?" yine kafasını sallayıp gülümsedi. Kapı açıldığında gülümsememi silmeden oraya baktım. Bay Morn kaşları çatık bize bakıyordu. Harry saçlarındaki elimi indirdi.

"Louis, bir dakika bakabilir misin?" kafamı sallayıp yanına ilerledim. Odadan çıkıp kapının önünde durdum. "Kardeşini merak etmiştim ama iyi sanırım."

"Evet gayet iyi. Kızsal sorunlar. İlginiz için teşekkürler." Beni süzüp tekrar gözlerime baktı.

"Yorgun görünüyorsun. İstersen gidip dinlenebilirsin."

StajyerWhere stories live. Discover now