|9|

10.5K 551 210
                                    


Multi= Murat Uluhan

Başlama saatiniz?

***

"Sen!" dedim şaşkınca. Daha geçen gün onun hakkında konuşuyorken bugün karşımızda olması çok ilginçti. İpek ve Leyla'nın da en az benim kadar şaşkın olduklarını tahmin edebiliyordum. Özellikle de İpek.

"Seni hatırlıyorum galiba?" dedi Murat. Ben mavi gözlerinde tuhaf ifadeler görürken konuşmasıyla kendime geldim.

İpek ve Leyla anında yanımda bitmişlerdi. Şaşkınca Murat'a bakmayı kesip "Ben Miray." dedim. "Aynı lisedeydik, unuttun galiba?"

Bana doğru bir adım atıp gözünü yanımdaki iki meraklı canavara çevirdi. "Şimdi hatırladım." diyip bu sefer benim gözlerime çevirdi bakışlarını. "Metin'in arladaşlarısınız siz." Bana tepeden bakması her ne kadar sinirimi bozsa da gülümseyip başımı salladım.

Bana doğru elini uzatıp "Bende Murat." dedi. "Gerçi sen onu da hatırlıyorsundur ama." Dişlerini göstererek gülümsediğinde bakışlarım yanaklarındaki çukurlara indi.

Benim de bu kadar derin gamzem olsa ne olurdu ki?

Elini tutup salladığımda vücuduma yayılan titremeyle bir süre afalladım. Leyla beni dürtmeseydi Murat'ın gözlerinde kaybolabilirdim.

Gözleri bana sanki yakın zamanda görmüşüm gibi gelirken, İpek Murat'a elini uzatıp "Memnun oldum" tarzında bir şey diyordu.

Başımı iki yana sallayıp kendime geldim.

"Geç otur." dedi Leyla Murat'a hitaben.

Murat başını sallayıp boş masalardan birine oturunca gözleri saniyelik bir dilimle bana değmişti. Sonra kendini toparlayıp bir limonata istediğinde İpek ve Leyla beni kasaya doğru çekiştirip buzlu bir limonatayı elime tutuşturdular.

Ben anlamazca onlara bakarken beni ittirip "Git de ver limonatayı!" diyorlardı.

Sadece aramızda geçen kısa ve garip bir bakışmayı yanlış anlamamışlardı değil mi?

Bizimkilere kötü kötü bakıp Murat'a limonatasını götürdüğümde bana gülümseyip elimden almıştı. Eli elime değdiğinde yine o garip his sarmıştı bedenimi.

"Afiyet olsun." diye mırıldandım.

"Gel beraber olsun."

Kaşlarımı çatıp ona baktığımda karşısındaki sandalyeyi gösterdi. "Gel otur istersen, yorulmuşsun belli."

Kaşlarımı eski hâline getirip gülümsedim ve bakışlarımı kafede gezdirdim. Çok kalabalıktı. Tekrar Murat'a döndüğümde hâlâ bana baktığını gördüm.

"Kafe çok kalabalık." dedim. "Bizimkilere yardım etmem gerek. Sana afiyet olsun."

Bir şey demesine izin vermeden yanından ayrıldım. Kasaya geldiğimde içerisi her ne kadar serin olsa da terlemiştim ve kendime ellerimle yelpaze yapmaya başladım. Leyla ve İpek siparişleri alırken bile her buldukları fırsatta sırıtarak bana bakıyorlardı. Ardından gözleriyle limonatasını içen Murat'ı gösterip göz kırptıklarında kızararak sinirle onlara bakıyordum. Bu böyle yarım saat kadar işkence gibi geçmişti.

Murat ayaklandığında kendimi toparlayıp oturduğum yerden kalktım. Kasaya gelip gülümsedi ve elini arka cebine attı. Hemen müdahale edip "Hayır." dedim. "Bu bizden olsun."

Elini geri çekip kollarını tezgâha yasladı ve öne doğru eğildi.

"Peki o hâlde." dedi. Ardından gözleri kafeyi kısa bir turladıktan sonra beni buldu. "Yarın da burada mısınız?"

BAY 'M' (FİNAL)Where stories live. Discover now