|12|

8.6K 567 111
                                    

Multi=Miray!

***

"Sen bana ileride de sürekli yalan söyleyeceksin anlaşılan."

İrkilerek maskesini yüzüne indirip bana döndü. Yine, sadece gözleri ortadaydı.

Burun kıvırarak arkamı döndüm ve karavana adımladım.

"Miray dur!"

Arkamdan seslenişini umursamadan adımlarımı hızlandırarak karavanın kapısına kadar geldim. İçeri gireceğim sırada beni kolumdan yakalamıştı.

"Bir dinle beni."

Sabır dilercesine ona bakıp kolumu yavaşça kurtardım elinden.

"Beni tanıyorsun."

Kaşlarımı çattım. Ne demekti bu?

"Nasıl yani?" diye sordum. "Seni tanıyor muyum?"

Ellerimi tutup başını salladı. "Evet. Ve kim olduğumu anlayabilirdin. O yüzden söylemek istemedim. Yoksa ben sana yalan söylemek ister miydim hiç?"

Gözlerimi kısıp gözlerine baktım. Karanlıktı ve göz rengi laciverte kaçıyordu.

"Sence de bu saçmalık fazla uzamadı mı? Artık kim olduğunu göstersen bana? Neyden korktuğunu da anlamıyorum. Bir son ver artık bu işe. Ben gerçekten yoruldum."

Derin bir nefes alıp başını onaylarcasına salladı. "Anlıyorum seni."

Ellerimi hızla kendime çekip "Anlamıyorsun!" diye bağırdım. "Benimle saçma bir oyun oynuyorsun. Kendini gizliyorsun. Sanki öğrenince seni öldürecekmişim gibi! Bir de şu gizli numara belası var! Aklımı kaçıracağım sizin yüzünüzden!"

Kollarımı tutup beni kendine çekti. Hızlı hızlı nefes alıp veriyordum. Nefesini kulağıma verip "Sakin ol.." diye fısıldadı.

Nasıl bu kadar sakin olabiliyordu? Şuan onu boğmamak için kendimi zor tutuyordum!

"Artık buna bir son ver." dediğimde "Kumsal da bekle beni." demişti. "Lütfen.."

***

Gözlerimi karşımdaki denizden ayırmadan Bay 'M' yi bekledim. Hava esiyordu ve saat gecenin bilmem kaçıydı. Elimle oturduğum kumları eşeledim. Çok geçmeden omuzlarımın üzerine gri bir şal serilmişti. Yüzümü yalayan rüzgârdan başımı yanıma çevirdim. Sağ tarafıma oturup denizi seyretmeye başladı. Bende onu.

Neden sessiz kaldığımız hakkında en ufak bir fikrim bile yoktu. Kafamda söyleyeceklerimi toparlamaya başladım. Onun da aynısını yaptığına emindim.

"Gizli numara kim?"

Cevabını çok fazlaca merak ettiğim bir soruydu.

Bakışlarını bana çevirip gözlerime baktı.

"Gözlerin varken denize bakmak hataymış.." diye fısıldadığında hafiften kaşlarımı çattım. Yaptığı iltifatı anlayınca bakışlarımı kaçırıp denize baktım. Şimdi de ben denizi, o beni izliyordu.

Rolleri değişmiştik.

Utanmıştım. Ama bir yandan da konuyu değiştirmeye çalıştığı için de sinirlenmiştim.

"Cevabımı alamadım." dedim.

Derin bir nefes aldı. "Bende tam olarak bilmiyorum. Şüphelendiğim biri var." dedi. "Ama emin olmadan sana söyleyemem."

"Peki neden bana 'bedel ödeyeceksin' tarzında mesajlar atıyor?"

Bu soruyu sorarken ona bakmıştım. Ve bu sefer o bakışlarını denize doğru kaçırmıştı.

Roller eski yerine dönmüştü.

Sanki geçmişe dalıp gitmiş gibi durması şüphelenmemi sağlamıştı. Benden bir şey mi gizliyordu?

"Ne oldu birden duruldun?"

Sorduğum soruyu es geçip "Miray," dedi. "Yüzümü görmeye hazır hissediyor musun güzelim?"

Soruma soruyla karşılık vermesine sinir olsam da sorduğu soru ve 'güzelim' kelimesi kalbimi tekletmişti.

Bu duygular bana çok yabancıydı. İlk defa kalbim gerçekten de garip hissettiriyordu bedenime. Merak mıydı bu? Ya da bezmişlik? Bilmiyordum. Şuan tek yaptığım şey yanımdaki bir çift bebek mavisi gözlere dalıp gitmekti.

Benden bir cevap bekler gibi bakıyordu. Ama ona cevap vermeden önce, şaşkınlığımı üzerimden atmam gerekiyordu.

Bana yüzünü mü gösterecekti?

"C-ciddi misin sen?"

Şaşkınca sorduğum soruya kıkırdamış, ardından onaylarcasına başını sallamıştı.

"Hazır hissediyor musun?"

Hızla başımı salladım ve ona dönerek dizlerimin üzerine oturdum. Artık kim olduğunu öğrenip karnına yumruğumu geçirecektim.

Evet. Bildiğiniz yumruk atacaktım. Bunu önceden düşünmüştüm. Karşıma çıkamıyor oluşu bir yumruğu hak ettiğini gösteriyordu bence.

Yavaşça bana dönüp, tedirgince elimi tutmuştu. Gözlerimin içine bakarak başını salladı ve gözlerini kapattı.

Yüzünde ki maskeyi benim mi çıkartmamı istiyordu yani?

Boğazımı temizleyip boşta kalan elimi maskesinin ucuna uzattım. Titriyordum. Güven verircesine elimi sıkıp "Sakin ol.." dedi.

Gözlerimi kapatıp açtım ve maskeyi sıkıca kavradım. Bu heyecanımın nedenini anlayamıyordum.

Bunu boş verip maskeyi yavaşça kaldırmaya başladım. O da gerilmişti ve nefesini tutuyordu. İlk önce dudakları karşıladı beni. Düz bir çizgi hâlini almıştı. Maskeyi yukarı çektikçe kalbim göğsümü zorluyordu. Salakça sırıttıktan sonra görür diye sırıtışımı sildim.

Burnu da ortaya çıktığında kaşlarımı çatmıştım. Yo yo bu o olamazdı değil mi?

Dayanamayıp bir çırpıda çekip çıkardım. Gözlerim şaşkınlıktan kocaman olmuştu. Ne düşüneceğimi ve ne yapacağımı bilemiyordum. Put gibi suratının her bir noktasına bakıp bunu sindirmeye çalışıyordum.

Ağır ağır gözlerini açıp yüzümdeki şaşkın ifadeye baktı. Ardından gülüp başını iki yana salladı.

"Hazır değilmişsin."

Hâlâ gözlerimi belerterek ona bakıyordum. Yumruk atmayı bilinç altıma ne kadar işlemişsem artık, bir anda refleksle yumruk yaptığım elimi karnına geçirdim.

İnleyip karşımda kıvranmıştı. Elimin sert olduğunu biliyordum ama onun koca cüssesini bile karşımda bu kadar küçülteceğim aklıma gelmezdi açıkçası.

Kafamı iki yana sallayıp "Kesin rüyadayım." dedim.

Bay 'M' Murat'tı!

***

NOT: Bazılarınız Berkay ve Zeynep'i okumak için buraya gelmiş. Üzülerek söylüyorum ki Bay 'M' nin finaline kadar, -final de dahil- Zeynep'i göremeyeceğiz. Berkay ve Zeynep'in kurgusunu yazacağım ama belli bir tarih veremem.

S.D.

BAY 'M' (FİNAL)Onde histórias criam vida. Descubra agora