|24|

6.8K 464 30
                                    


"Ya sana inanamıyorum! Çocuk hastanelik oldu ne bok yemeyi düşünüyorsun?"

Murat sinirle ellerini saçından geçirip gözlerini bana dikti.

"Umurumda mı sanıyorsun? Gebersin gitsin!"

Sakin kalamıyordum. Bu dedikleri çok saçmaydı. Burak yüzünden hayatı kararacaktı.

"Ama benim umrumda, gerizekâlı!"

Bir an duraksayıp şaşkınca bana baktığında, ancak o zaman idrak edebilmiştim söylediklerimi. Hızlı adımlarla bana doğru gelip aramızdaki parmaklıkları tuttu.

"Ne dedin sen?"

"Ş-şey.. yani.."

Geveledim bir şeyler ağzımda ama bu onu tatmin etmedi. Ah Miray! Adama ilanı aşk ettin resmen.

"Bu kadar yeterli." dedi polis memuru.

Beni bu durumdan kurtardığı için ona minnetle bakıp hızla kapıya yöneldim. Murat arkamdan bağırsa da dönüp bakamadım. Utanıyordum!

Bizimkilerin yanına gittiğimde hepsi bir anda bana döndü. Leyla'nın yanına oturup derin bir soluk aldım.

"Murat ne dedi?"

Bora'ya dönüp "Bir şey demedi. Avukatı gelecekmiş." dedim.

"Nerede ki bu avukat?" diye söylendi Serkan.

"Buradayım."

Yanımıza gelen gri takım elbiseli, saçları hafif aklanmış adama baktım. Çok tanıdık geliyordu.

"Merhaba, ben avukat Necip Özay."

Tabii ya! Sinemada çıkan kavgadan dolayı topluca karakolluk olmuştuk, ve bizi bu adam çıkartmıştı. Murat'ın avukatı!

"Siz," dedim.

"Evet ben." dedi gülerek.

"Murat'ı çıkarscaksınız değil mi?"

Sorduğum soru onu gülümsetmişti. Hadi ama! Burada dakka başı gülecek miyiz?

"Elbette,"

"O hâlde neyi bekliyorsunuz?"

"Sakin ol Miray." diye fısıldadı İpek. Başımı salladım.

"Üzgünüm. Sadece bir an evvel buradan gitmek istiyorum."

"Sorun değil," dedi içtenlikle. "Ben baş komiser ile konuşmaya gidiyorum."

Bu adam hep böyle sevecen midir?

Yanımızdan ayrıldığında kendimi kalktığım sandalyeye bıraktım tekrar. Murat içeride durduğu sürece garip hissediyordum..

***

~3 Hafta Sonra~

"Abiii...kıçım dondu lan içeri girelim artık."

Bora'ya gözlerimi devirdim ve Murat'ın koluna girdim. Diğerleri de arabadan inip yanımıza geldiğinde hep beraber Mehmet abinin kafesine girdik. Büyük masalardan birine adımladığımızda Murat öne geçip sandalyemi çekmişti.

"Teşekkürler, beyefendi." diyerek oturdum sandalyeye. O da yanıma oturup yanağımı sertçe öptü.

"Rica ederim, hanımefendi."

Burak da İpek'in yanağını sulu bir şekilde öpünce Murat yüzünü buruşturarak ona baktı.

"Hoşt lan! Sırnaşma baldızıma!"

Burak Murat'ı umursamadan bir öpücük daha kondurduğunda İpek kıkırdadı.

"Asıl sana hoşt lan! Sen niye benim baldızıma sırnaşıyorsun oğlum?"

"Lan oğlum moğlum başlama yine alırım ayağımın altına!"

"Hadi lan! Alsana hadi!"

"Abi bir susun ya bizimki de kafa!"

İkisi de aynı anda hayıflanan Serkan'a bakıp aynı anda bağırdılar.

"Sen karışma lan!"

Serkan gözlerini belerterek onlara bakıp oturduğu sandalyeye sindi. Ağzına da hayali bir fermuar çektiğinde dayanamamış ve kıkırdamıştım.

Murat'ın bakışları bana dönünce daha çok sindim göğsüne. Başımın üzerini öpüp sert bakışlarını Burak'a atmaya devam etti. Burak'ta altta kalmamış, İpek'i göğsüne yatırıp saçını okşamaya başlamıştı. Özentilere gel ya.

"Iyy vıcıklar" dedi Leyla.

"Aynen kanka ya şunlara bak," dedi Bora.

"Bora," dedi Serkan. "Şu kız, senin geçen numarasını aldığın kız değil mi?"

"Hani lan?"

Bora ayağa kalkıp Serkan'ın gösterdiği yere baktı. "Siktir! O ya lan."

"Şşt" dedi Burak. "Kızların yanında küfür etme."

Bora Burak'ı takmadan yanımızdan ayrıldığında Burak'ın bozulan yüzüne keyifle baktım. Mal.

"Leyla!" dedi İpek. "Şu çocuk, geçen seni kesen çocuk değil mi?"

"Hadi canım! Nerede?"

Leyla İpek'in gösterdiği yere yani arkamıza bakıp gözlerini büyüttü. "Harbiden o! Neyse sakinim!" Eliyle saçına başına çeki düzen verdi. "Nasılım?"

Baş parmağımı kaldırıp "Mükemmel" dedim. Bana öpücük atıp tozu dumana katarak gitti.

"Ee Serkan," dedi Burak. "Sen hâlâ sap mısın?"

Serkan sırıtarak masaya yaklaştı ve sanki devlet sırrı veriyormuş gibi fısıldadı.

"Rehberimi görmek istemezsiniz."

"Çapkın!" dediğimde herkes gülmüştü.
Ardından herkes kendi alemine daldı. Burak ve İpek kendi aralarında konuşuyor, Serkan ise telefonuyla ilgileniyordu. Başımı göğsüne koyduğum kişiye bakıp iç çektim. O zaten sabahtan beri bana bakıyordu.

"Ee şimdi ne olacak?" diye sorduğumda gülümsedi.

"Pederi ikna edeceğiz ne olacak?"

Güldüm. "Babamı ikna edemezsin. Hem etsen ne olacak? Ben okulumu bitirmeden evlenmem. Yani kısacadı, bekleyeceksin."

"Beklerim.." diye fısıldadı kulağıma. "Seni bir ömür beklerim. Gerekirse öldükten sonra da beklerim..."

"Öldükten sonra bir işe yaramazsın. O yüzden ölme.." dedim gülümseyerek. "Benimle kal.."

"Kalırım.." dedi burnunu burnuma sürterek. "Senin için kalıyorum bu dünya da zaten insafsız."

Kıkırdadım. Şapşik!

***

S.D.

BAY 'M' (FİNAL)Where stories live. Discover now