|18|

7.3K 486 66
                                    

"Otur bakayım karşıma."

Babamın komutu ile karşısındaki üçlü koltuğa kuruldum. Berkay babamın oturduğu tekli koltuğun hemen yanı başında dikiliyordu. Annem de benim oturmamla berber yanıma gelip oturmuştu.

Ellerimi birleştirip başımı eğerek babamın vereceği tepkileri bekledim. Ben kızmasını bağırmasını falan beklerken kulağıma gülme sesleri geliyordu.

Başımı kaldırdığımda babamın ve yanımda oturan annemin güldüğünü gördüm. Berkay ise neler olduğunu çözmeye çalışır gibi bakıyordu babamlara.

"Miray, güzelim.."

Babam kollarını açtığında hiç düşünmeden ayağa kalkıp yanına gittim ve ona sımsıkı sarıldım.

Saçlarımı okşayıp yanağıma sert bir öpücük kondurduğunda sakallarının tenime batmasını umursamadan bende onu öptüm. Kıskançlıktan kudurduğuna yemin edebileceğim Berkay beyimiz göz devirip annemin yanına oturdu.

Onu umursamadan yaşlı gözlerimle babama baktım. Elini saçıma atıp okşayarak konuştu.

"Tek bir soru soracağım." dediğinde nefesimi tutup başımı salladım. Ne soracağını merkala bekliyordum. Tek bir soruyu cevaplayarak kurtulacağıma içten içe sevinirken, babamın sorusuyla sevincim yarıda kesilmişti. "Seviyor musun o oğlanı?"

Ben ve Murat.

Yanyana düşündüm bir süre. Bizden olur muydu?

Murat beni seviyordu orası kesin ama ben? Ben seviyor muydum emin değildim?

Hem seviyor olsam bunu babama nasıl derdim ki? Utanırdım.

"Hayır!" dedim hemen. "Yani.. şey..bilmiyorum."

Bakışlarımı tekrar yere eğdiğimde babam gülümseyerek yanağımı okşamıştı.

"Ben cevabımı aldım." dedi. "Hadi odana çık üzerini değiştir sonra yemeğe in bakalım."

Kaşlarımı çatarak ona baktım. Ne cevabı almıştı ki?

Bunun üzerinde fazla kafa yormak istemediğim için başımı sallamış ve annemin yanağına da sulu bir öpücük bırakmıştım. Annem sonra konuşacağız tarzında bakışlar atıyordu bana. Berkay'a da dil çıkarttığımda aynı bakışları onda da görmüştüm.

Kaşlarımı havaya kaldırarak baktım ikisine. Daha sonra da adımlarımı merdivenlere yöneltip odama çıktım. Üzerime rahat bir şeyler geçirip saçımı topuz yaptıktan sonra banyoya girdim.

Elimi yüzümü yıkayıp bir süre aynada kendimle bakıştım.

Murat.

Bazen beni heyecanlandırıyordu, yalan yok. Ama bu illa sevdiğim anlamına gelmiyordu herhâlde.

Üstelik aşağıda söyledikleri..

O söylediklerini ona öyle bir ödetecektim ki..

***

Telefonumu elime almış ve kızlara olanları üstün körü anlatmıştım. İkisi de söylediklerimden tatmin olmayıp konferans görüşmesi yaparak aynı şeyleri sesimden de duymak istemişlerdi.

Ve ben ikinci kere anlatmıştım!

Bir şeyi ikinci kere dile getirmekten hiç hoşlanmazdım. Bunu bildikleri hâlde tekrar tekrar aynı şeyleri sormuşlardı.

Beni asıl sinirlendiren İpek olmuştu. 'Harbi evleniyor musunuz lan siz şimdi' diye saçma bir soru yönelttiğinde Leyla ona çemkirmişti.

Murat'ın beni soktuğu duruma tekrar lanetler savurdum. Yarın ilk işim ondan hesap sormak olacaktı.

Kapım aniden açılınca karşımda annemi buldum. Kızlara sonra konuşuruz diyip telefonu kapatmış ve komidinin üzerine koymuştum. Bağdaş kurarak sırtımı yatağın başlığına yaslamış ve kucağıma yastık alarak annemin gelmesini bekledim.

Gözlerini kısarak kapıyı kapatıp yatağımın kenarına oturdu. Ben ona korku dolu bakışlar atarken o birden gülmeye başladı.

"Yemicem seni ayol ne bakıyorsun öyle ürkek ürkek?"

Rahatlayarak bende ona eşlik edip gülmüştüm. Lâkin annemin gülüşü anında kesilince benim gülüşümde yüzümde donmuştu. Tekrar kısık gözleriyle yüzümü hedef alan bakışlarına yutkunarak baktım.

Annem deliriyordu galiba.

"Anlat bakalım." dedi. "Babanı kandırabilirsin, ama beni asla!"

Cin gibi kadın diye boşuna demiyordum sürekli. İçimi okuyordu adeta.

Boğazımı temizleyip duruşumu dikleştirdim. Eğer kekelersem bir şeyler sezebilirdi.

"Sende aşağıdaydın ya anne. Biliyorsun."

"Hah! Sen kimi kandırıyorsun kızım? Seni ben doğurdum!"

Ne desem de yollasam odamdan?

"Ya anne neden inanmıyorsun? Ben sevmiyorum Murat'ı. Ama o bunu kabullenmiyor işte!"

"Demek öyle? Nerede ve ne zaman tanıştınız? Ayrıca benim neden haberim yok?"

Allah'ım ne olur kurtar beni bu sorgudan!

Keşke başka bir şey dileseymişim kabul olacakmış demek ki. Aşağıdan gelen kapı sesiyle annem bir süre daha bana baktıktan sonra ayaklandı.

"Yine konuşacağız seninle." diyip odadan ayrıldığında tuttuğum nefesimi serbest bıraktım.

Tam bitti derken odamın kapısı tekrar açılmış ve Berkay görünmüştü. Ay bir de bu var!

Ağzımı açmış gitmesi için yalvarmaya başlayacakken aşağıdan annemin sessini işittik.

"Miray! Berkay! Bakın Ela'lar gelmiş inin aşağıya!"

Yemin ediyorum böyle şans tam öpülesiydi!

Ela, anne ve babasıyla yaşıyordu ve kendileri karşı komşumuz oluyordu.

Asıl sorun ise, Ela'nın Berkay'a takık olması. Kız takıktı yahu. Bildiğiniz takık.

Berkay kaçtıkça kovalıyor bir türlü peşini bırakmıyordu. Ve bu şuan benim yararımaydı. Berkay bana hesap sormak için odama gelmişti ancak şimdi onu Ela'dan kurtarmam için yalvaran bakışlar atmaya başlamıştı.

Dudak büzüp ellerimi yapacak bir şey yok dercesine kaldırdım. Sinirle kapıyı çarpıp çıktığında üstüme başıma çeki düzen vererek sırıtan yüz ifademle kapıya adımladım.

Aşağıya indiğimde herkese selam vererek boş bir koltuğa attım kendimi. Ela merakla etrafa bakınıp Berkay'ı arıyordu. Bir süre sonra Berkay aşağı inip yanımdaki yerini aldı. Burası Ela'ya en uzak yer olduğu için gelip oturmuştu.

Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım. Berkay bana tehditvari bakışlar atıyordu. Ela salyasını akıtarak hayranlık dolu bakışlarını Berkay'dan ayırmıyordu. Kapı zilini duymamla ayaklanıp Berkay'ın yanını boş bırakmış oldum.

Sırıtarak Ela'nın ışık hızında kalktığım yere kurulmasını seyrettim. Babam ve Ela'nın babası derin bir sohbete dalmıştı. Annemler de sanırım mutfaktaydılar.

Berkay'ın sinirli bakışlarını aldırmadan salondan çıktım. Kapıya geldiğimde kim olduğuna bakmadan direk açmıştım. Ve karşımda gördüğüm yüz ile şaşkınca olduğum yere dikildim.

Bu akıllanmamış mıydı?

"Murat?!"

***

S.D.

BAY 'M' (FİNAL)Where stories live. Discover now