13

10.2K 1.2K 1K
                                    

Bahçede oturuyor, ölümüne sıkılıyorduk. Derslerimiz boştu ama biz okula gelmiştik, çünkü salaktık. Ders programına bakmak aklımıza gelmemişti.

Geçen günlerde Hyunjin'den defterini ödünç almıştım. Tuhaf bir şekilde düzenli bir defteri vardı. Derse hazırlanmak için kullanmıştım, bugün ise geri verecektim ama sabahtan beri onu buralarda görmemiştim.

"Hey, Min Hoe!"

Önümüzden geçen Changbin ve Minho durmuş, bana alayla bakmışlardı.

"Cidden mi, çok aradın mı bunu?"

Onları takmadan konuşmaya devam etmiştim.

"Hyunjin nerede?"

İkisi de bana bakmış ve birşey dememişlerdi. Birbirlerine baktıktan sonra Minho konuşmuştu.

"Hyunjin bugün pek iyi değil. Okula gelmedi."

Jeongin yanımda kıpırdanmış ve sessizce sormuştu. Bebeğim utanıyordu!

"Hasta mı oldu?"

"Dün gece köpeği öldü."

Ortamı kısa süreli bir sessizlik kaplarken Jeongin'e takılmıştı gözlerim. Endişeli duruyordu, minik bebeğim..

"Köpeğini çok severdi. Sanırım atlatması için biraz zaman lazım. Bizi eve almadı çünkü."

Jeongin çantasını sırtına takmış ve ayağa kalkmıştı.

"Şey... Minho Hyung, Changbin Hyung.. bana Hyunjin'in adresini verir misiniz? Lütfen?"

Çok anlamsızdı ama neden duygulandığımı bilmiyordum. Jeongin elimizde büyümüştü ve onu ilk kez birine ilgi duyarken görüyordum. Çok masumdu.

Changbin Jeongin'e gülümsemişti. Changbin gülümsemişti. Gülümsemişti.

"Tabi Jeongin. Git ve onun yanında ol."

Changbin adresi verdiğinde Jeongin bize veda edip yanımızdan girmişti.

"Bu tatlı çocuğun sizle takılması tuhaf değil mi?"

Minho laf attığında ona dil çıkarmış ve Felix'le yanından uzaklaşmıştık.

♥♥♥

(Yazar)

Jeongin havuzlu evin önünde durduğunda derin bir nefes almıştı. Ne demesi, ne yapması gerektiğini bilmiyordu. En sonunda nefesini vererek eve yürümeye başlamıştı. Kapıyı tıklattığında kapıyı hizmetçi bir kadın açmıştı.

"Buyrun?"

"Şey.. ben Hyunjin'in arkadaşıyım. Adım Jeongin. Onu görmeye gelmiştim."

"Üzgünüm efendim. Hyunjin bey şuan ziyaretçi kabul etmiyor. Kimsenin eve girmesini istemiyor."

Jeongin'in morali yerlerden gezerken yüzü asılmıştı.

"Ama benim onu görmem gerek, bir kere izin veremez misiniz?"

"Özür dilerim efendim ama-"

"Rina, kim geldi?"

Bir hanımefendi topuklu ayakkabılarının sesi eşliğinde kapıya gelmişti. Elindeki çantaya bakılacak olursa evden çıkmaya hazırlanıyordu.

"Hanımefendi, Jeongin adında bir beyefendi geldi. Hyunjin beyin arkadaşıymış."

Kadın Jeongin ismini duyduğunda hizmetçiyi yanlarından gondermis ve Jeongin'in karşısına geçmişti. Jeongin daha çok gerilmişti.

"Jeongin sen misin?"

"Evet efendim. Hyunjin için gelmiştim ama sanırım geri dönme-"

"Geç içeri yavru kuşum~"

Kadın birden gülümseyerek konuştuğunda Jeongin şaşırmış, çekingence içeri girmişti. Kadının yüzünde Hyunjin'in de sahip olduğu o hınzır gülümseme vardı.

"Hyunjin senden bahsetti. Hayır, hatta sürekli bahsediyor. O bu kadar anlattıktan sonra nedense senin buraya geleceğini hissetmiştim."

Beraber merdivenin kenarına kadar yürümüşlerdi. Ardından kadın durmuştu.

"Ben Hyunjin'in annesi MinHee. Tanışabildiğimiz için mutluluk duydum. Jeongin, lütfen Hyunjin ile ilgilen. Onun ilk defa birine gerçek bir ilgi duyduğuna şahit oluyorum."

Kadın Jeongin'in saçlarını karıştırmıştı. Jeongin ise çekingence gülümsüyordu.

"Odası üst katta, git hadi."

Jeongin kafasını sallayarak kadının önünde eğilmişti.

"Tanıştığımıza çok memnun oldum efendim."

Ardından merdivenleri çıkmıştı. Hyunjin'in odasının kapısını açtığında Hyunjin'in yatakta arkası dönük yattığını görmüştü.

"Size kimseyi istemediğimi söyledim. Kimse gönderin geri gitsin."

Hyunjin arkasını dönmeden konuştuğunda Jeongin derin bir nefes almış ve Hyunjin'in yatağına ilerlemeye başlamıştı. Yatağın ucuna oturdu.

"Laftan anlamıyorsun herhalde. İyi değilim. Yanlız kalmak istiyorum."

Hyunjin'in bıkkın sesini duyduğunda Jeongin gelen ufak bir cesaretle Hyunjin'in yanına uzanmıştı. Kollarını ise arkadan beline sarmıştı.

Jeongin önünde kasılmış olan bedeni hissedebiliyordu. Bir süre hiçbir ses çıkmamıştı.

"Jeongin?"

Hyunjin adıyla seslendiğinde Jeongin sonunda konuşmaya başlamıştı.

"Özür dilerim. Seni yanlız bırakmak istemiyorum."

Hyunjin arkasını dönmüş ve şaşkınca ona bakmıştı. Birbirine yakın olan yüzler birbirlerini izlerken en sonunda Jeongin konuşmuştu.

"Üzgünüm Hyunjin. Üzgün olduğunu bilerek, yanlız kalmak istediğini bilerek buraya geldim. Yanlız kalmanı istemiyorum."

"Neden?"

Jeongin derin bir nefes almış ama konuşmamıştı. O başka yönlere bakarken Hyunjin onun çenesinden nazikçe tutmuş, bakışlarını kaldırmıştı.

"Teşekkür ederim. Beni yanlız bırakmadığın için.

Hyunjin Jeongin'e sarıldığında Jeongin gülümsemiş ve onu kendinden ayırmıştı. Hyunjin ona bu hareketinden sonra üzülmüş şekilde baktığında Jeongin yerinden doğrulmuştu. Hyunjin de onunla birlikte.

"Hyunjin... Ben sadece bunu söylemek için gelmedim."

"Ne için geldin o halde?"

Jeongin bakışlarını kaldırdı ve ellerini Hyunjin'in yanaklarına götürdü. Dudaklarını Hyunjin'in dudakları ile birleştirirken ikisinin de gözleri kapanmıştı.

uwudan zırlamak istiyorum
ilk çift hayırlı olsun. Bir sonraki bölüm minsung.

yeni kapak nasıl?

fight me mate (minsung)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin