13

2.5K 384 256
                                    

[13]

+Ryder - Ruins

Duyduğum iki kelime olduğum yere sabitlenmeme neden olmuşken, ortamı sessizlik sarmıştı. Hepimizi saran gerginlik ve merak kimseden ses çıkarmıyordu.

Birkaç dakika süren sessizliği hala kapıda dikilen Daehyun bozdu. "Böyle ani demek istemezdim kusura bakma ama elim kolum bağlı, ne yapacağımı bilmediğim için sana geldim."

Yeniden sinirle Daehyun'a döndüm. "Sen beni gerizekalı mı sanıyorsun? Hiç tanımadığım oğlunun adımı sayıkladığı yalanına inanıp, beni yeniden akıl hastanesine kapatabileceğini mi sandın?"

Cümlemle beraber Daehyun'un yüzü düştü. Sanki ne demesi gerektiğini bilmiyor gibiydi. Ses tonundaki ciddiyeti bozmadan cevap verdi "Bak Jungkook özür dilerim tamam mı? Senden tek isteğim oğlumu ziyarete gelip tanıyıp tanımadığını söylemen. Söz bir daha rahatsız etmeyeceğim seni."

Bakışlarımı istemsizce Jimin'e döndürdüm, en az benim kadar gergin görünüyordu. Desteğe ihtiyacım vardı, ne yapıcağımı bilmiyordum.

Bunu fark eden Namjoon araya girdi. "Diyelim Jungkook oğlunu tanıyor, bu neyi değiştirecek ki?"

Namjoon'a dönmemle, istemsizce gözlerim hala burada olan Taehyung'a kaydı. Korkunç görünüyordu, en az bizim kadar tedirgindi fakat yüzünde anlayamadığım başka bir ifade vardı.

"Bilmiyorum.. Sadece oğlumu çok iyi tanımıyorum. Neden evden kaçtığını kestiremiyorum. Eğer Jungkook onu tanıyorsa nedenini bilebilir. Hem günlerdir senin adını sayıklamasının bir nedeni olmalı Jungkook. Eminim ki yakınsınız."

Sıkıntılı bir iç çektim. O an sonu olmayan bir çukurun içine düşmüştüm sanki. Ne diyeceğimi, ne yapmam gerektiğini kestiremiyordum.

"Tamam haklısın güvenmiyorsun bana. Seni anlayabiliyorum. Sadece bir kerecik de olsa ziyaret et oğlumu, yalvarıyorum. İstediğin kadar kişiyle gel, istersen yanında polisle gel fark etmez, sadece gel."

Tam cevap vermek için yelteneceğim sırada Jimin susturdu beni. "Daehyun buradan defolup gitmen için otuz saniyen var."

"Jimin lütfe-"

Jimin'in ani bağırmasıyla olduğum yerde irkildim. "Otuz saniye!"

Daehyun sert bir nefes verdikten sonra son bir kez bana döndü. "Belki fikrini değiştirirsin diye ben sana hastanenin bilgilerini mesaj atarım Jungkook." daha sonra gitmeden hemen önce yeniden bana dönüp sessizce 'lütfen' diye fısıldadı.

Jimin kapıyı sertçe kapattı. "Bu adamı dava edeceğim! Hapislerde çürüsün! Yüzsüze bak birde gelmiş oğlum senin adını sayıklıyor diyor."

Jimin sinirle nefes verip kendini banyoya attı. Sinirden gözü dönmüştü. Ufaktan da olsa herkesle göz teması kurdum. Benden bir cevap bekliyor gibilerdi ama benim onlara vereceğim bir cevabım yoktu.

Üzerimdeki bakışları es geçerek karşımda duran Taehyung'a odaklandım. Bakışları yerdeydi ve yüzünde garip bir ifade vardı. Ona baktığımı fark edemeyecek kadar dalgın durumdaydı. Taehyung'un olduğu yere odaklanmamla Hoseok şüphelenip baktığım yere çevirdi bakışlarını. Tek gördüğü şeyin boş duvar olduğunu gören Hoseok kaşlarını çatarak bana döndü.

"Bir şey mi görüyorsun Jungkook?"

Hoseok'u duyan Taehyung kendine gelmiş bakışlarını önce Hoseok'a daha sonra bana çevirdi. Gözlerimiz buluştuğu an hızlıca bakışlarımı Hoseok'a çevirdim.

Bleu • taekook •Where stories live. Discover now