21

2.7K 367 223
                                    

[21]

+ Elivor - Trollabundin

"Sen kiminle konuşuyorsun?"

Jimin'in sesini işitmemle olduğum yerde irkilmiş panikle ona dönmüştüm. Bakışları meraklı, bir o kadar da şüphe doluydu. Hissettiğim gerginlik öylesine ani gelmişti ki titremeye başlamıştım. Ne yapacaktım? Ne kadarını duymuştu? Bunların hiç birini bilmiyordum. Jimin'e yalan söylemek istemiyorum fakat bilmesini de istemiyordum.

"Ne demek istiyorsun?" dedim düşünmeden. Sesimin çatlamadığına şükretmiştim. Belli etmemek için elimden geleni yapmam gerekiyordu. Ben hızla tepkisini kontrol ederken Jimin'in kaşları anında çatılmış birkaç adım yanıma yaklaşmıştı.

"Tam odana girecekken biriyle konuştuğunu duydum Jungkook."

Tedirginlik ve heyecan iyice vücudumu sararken soğuk soğuk terliyordum. Anlayacaktı, yalan söylediğimi anlayacaktı. "Yanlış duymuş olmalısın çünkü gördüğün gibi odada konuşabileceğim birisi yok."

Cümlemle beraber iyice bana yaklaştığında derin bir nefes aldı. Bakışlarını saniyelikte olsa cama çevirdiğinde o da en az benim kadar gergin görünüyordu. "Jungkook.." Beklemediğim bir şekilde sesindeki üzüntü şaşırmamı sağlamıştı. Bakışlarım diyeceği şeye merakla tepki verirken o ise hiç durmadan devam etti.

"Bu odada veya başka bir yerde sana zarar verebilecek hiçbir hayvan göremiyor olsam da sana zarar veren hayvanlar var öyle değil mi?"

Cümlesi gerginliğimi iyice arttırırken istemsizce iki adım gerilemiştim. Yüzümün aldığı hali tahmin edemiyorken gözlerimin dolmak üzere olduğunu fark ediyordum.

"Jungkook, günlerdir sende bir şeylerin olduğundan çok farklı gittiğinin farkındaydım zaten. Şimdi ise biriyle konuştuğunu duymak iyice soru işaretleri oluşturdu kafamda. Neler oluyor?"

Yapamayacaktım. Kendimi böyle bir durumdan kurtarmam imkansızdı. Söyleyeceğim en ufak bir yalanımı anlayabilirdi. Geçiştirebilirdim, kaçabilirdim. Fakat bunların hiç birinin bana bir çözüm vereceğini zannetmiyordum. Üstüne Taehyung'u kurtarmak için verdiğim kararın bana deli gibi zarar vereceği hatta belki de beni öldüreceği gerçeği varken bunlar olmadan önce Jimin'in öğrenmesi en mantıklısı olabilirdi.

"Jungkook sorun değil, ne olursa olsun yanında olacağımı biliyorsun. İçine atarak çözüme ulaşamazsın."

İçime atmıyorum aslında. Bütün bu olanları konuştuğum biri vardı. Fakat ne garipti ki içime atmamam gereken şeyi, olayın baş karakteriyle konuşuyordum. Taehyung ile. Ve işte o an çok ani bir kararla bunu daha fazla tutamayacağımı anlamıştım.

"Taehyung."

Jimin şaşkınca bana bakarken ben ise nasıl açıklayacağımla ilgili kendime savaş içerisindeydim. Böylesine karmaşık bir olayı nasıl açıklayabilirdim ki? Açıklasam da anlayabilir miydi ki?

Derin bir nefes alarak gözlerimi gözlerine çıkardım. "Daehyun'un oğlu Taehyung. Ben Taehyung'u ilk defa, Daehyun'la tanışma randevuma gittiğim günün akşamında gördüm. Hastanede değil."

Uzun bir konu olduğunu anlamış olmalıydı ki hiçbir şey demeden beni kolumdan tuttuğu gibi yatağa oturttu ve kendiside yanıma oturdu. Yeniden meraklı gözlerle devam etmem için yalvarıyor gibiydi.

"Taehyung'u ilk gördüğümde kanlar içerisindeydi, yatağımda baygındı. Onu ilk gördüğüm zaman öyle garip şeyler hissettim ki anlatamam sana Jimin. Hayal olduğuna inanmak istemedim. Bir daha görmek istemedim. Hatta bana soruyordun ya hani neden yatağımda yatmıyorum diye, işte bu yüzden günlerce oturma odasında yatmıştım. Yıllardır hayvan gören bedenimin bir de insan görmeye dayanabileceğini zannetmiyordum çünkü."

Bleu • taekook •Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin