22

3K 359 425
                                    

[22]

+ Beethoven - Silence

Jungkook'dan

Karanlık. O an algılayabildiğim tek görüntü oydu. Odadakilerin çığlıkları şimdi ise çok uzağımda gibiydi. Hissettiklerime gelince, bir felaketin eşiğindeydim sanki. Vücudumun her bir noktasında hissettiğim acı öylesine derinden etkiliyordu ki beni, tarifi imkansızdı. Fakat ben o an bütün bunları unutup kollarım arasına aldığım bedenin çırpınışları karşısında direniyordum.

Acının iyice damarlarıma işlediği bu saliseler içerisinde Taehyung, güçsüz bedeniyle kollarımdan kurtulmaya çalışıyordu. Fakat acıdan öylesine etkileniyordu ki bana güç uygulayamıyordu. Ben ise onu kollarım arasında tutarken daha önce hiç hissetmediğim kadar güçlü hissediyordum. Fakat bu güç sadece Taehyung'u yanımda tutmak, yarasını hissetmem içindi. Onun dışında bedenim adeta yırtılıyor, tenime binlerce iğne batıyordu.

Zihnim ve bedenim öylesine farklı şeyler hissediyordu ki her şeyden kopmuş gibiydim. Belki de bedenim için felaket olan şu saliseler içerisinde ruhum, bedenime nazaran farklı bir evrende; farklı bir boyuttaydı.

"Beni dinle Taehyung şimdi eve çok önemli birisi gelecek ve sen bu odadan asla ayrılmayacaksın. Duydun mu beni?"

Yeniden oluyordu. Zihnimin her bir yanı adeta Taehyung'un anıları ile kuşanıyordu.

Dakikalar içerisinde Taehyung'un ağlayan bedeni. Annesi Taehyung'u odaya kilitlemişti.

"Sana bu odadan çıkmamanı söylemiştim Taehyung! Şimdi ise sabaha kadar sana yemek yok. Sözümü dinlemeyi öğrenene kadar sana böyle cezalar vermekten çekinmeyeceğim haberin olsun."

"Anne, özür dilerim. Gerçekten çok tuvaletim gelmişti. Annecim, yalvarırım aç kapıyı."

Binlerce anı ve her anın bir benzeri görüntüler. Taehyung'un yaşlar içerisinde gözleri, dövülmekten moraran bedeni. Hiç yoktu, bir tane bile güldüğü bir ana denk gelemiyordum.

"Baban bizi neden terk etti sanıyorsun? Senin yüzünden! Eğer sen doğmasaydın belki de bunların hiç biri başımıza gelmezdi. Senden nefret ediyorum. Duyuyor musun beni, senden nefret ediyorum!"

Zihnimi saran kötü anılar hızla sürerken kollarım arasındaki bedene iyice sarmıştım kollarımı. O bunları hak etmemişti, o bunların hiç birini hak etmemişti.

"Anne, babam benim yüzümden mi gitti gerçekten?"

Taehyung.. İçim parçalanıyordu. Bedenen hissettiğim acıya kıyasla, asıl Taehyung'u böyle görmek beni parçalıyordu. Kurtarmalıydım onu. Her ne olursa olsun, o insanların elinden almalıydım onu.

"Sevgili günlük, bugün kağıttan uçak yapmayı öğrendim. Bana öğretmenim gösterdi. Bende eve gelir gelmez kendime bir tane yaptım. Ama sanırım annemin pek hoşuna gitmemiş olmalı ki gördüğü an yırttı ve bağırdı. Oysa ki çok uğraşmıştım biliyor musun? En sevdiğim renge boyamıştım uçağımı, maviye. Çok havalıydı görmen lazımdı!"

Taehyung deftere bir şeyler yazıyorken dolan gözlerini sildi. Minik bedeni odasınının kenarına çömelmişti. Soğuk betonda oturuyordu.

"Günlük, annem neden bana bu kadar kötü davranıyor anlamıyorum. Ona, uçağımı çok sevdiğimi söylediğim halde beni hiç dinlemeden uçağımı yırttı. Belki de ona yapmadığım için kıskanmıştır kim bilir? Sence ona da yapmalı mıydım?"

Bleu • taekook •Where stories live. Discover now