Bölüm 1

96.5K 1.8K 43
                                    

Simge, nişan partisi için bahçeye kurulan masalara son bir kez göz gezdirdi. Her hangi bir kusur olmaması için tüm dikkatle detayları kontrol ediyordu. Masaların ortasında duran çiçek arajmanına ve çevresindeki şamdanlarla donatılmış süslerine tek tek baktı. Yemek servisi için masalara yerleştirilen tabak, bardak ve çatal-bıçak takımlarınında yerli yerinde olduğunu gördükten sonra bir sonraki masaya geçerek çalışanlarının yaptığı işten emin olarak derin bir nefes alarak nişan için kurulan alana bakıp gülümsedi.

Bu işe ilk olarak kendime ait küçük bir çiçekçi dükkanına sahip olsam yeter diyerek başlamıştı. Zamanla gelin çiçeği tasarımıyla işi gelişmeye başlamış ve kendisi bu konuda popüler bir çiçekçi haline gelmişti.  En sonunda butik pastalar yapan arkadaşının aklına girmesi ve yoğun teşfikiyle kendi şirketlerini kurmuşlar ve tamamen butik parti ve organizasyonlar düzenlemeye başlamışlar ve zamanla bu konuda şehrin ilk akla gelen isimlerinden biri olmuşlardı.

Geçmişinde ona sürekli söylenen ve yapmak zorunda olduğunu düşündüğü herşeyden çok uzaktı. Ailesi tarafından bir adamın eşi olmak için yetiştirilen Simge, parlak olmadığı düşünülen zekası yüzünden okul hayatına devam edememiş, sadece iyi bir ev hanımı ve iyi bir eş olabilmesi için ihtiyacı olan kurslara gönderilmişti. Bu kursların başında yemek kursu, ev idaresi ve dekorasyon vardı. Annesinin ona bir evin her zaman imrenilecek kadar güzel dekora edilmesi gerektiği yönündeki telkinleriyle bu konuya yönelmişti. Dekorasyon dersleri sırasında çiçeklere özel merakı olduğunu keşfedince, çiçekçilik kursuna giderek bu konuda eğitim almıştı. Etrafında çiçekler olduğu müddetçe herşey ona çok daha güzel geliyor ve çiçekler ona keyif veriyordu.

Annesinin ona sürekli söylediği gibi, o herşeyi sadece evini en güzel hale getirmek için öğrenirken, gün olupta meslek olarak yapabileceğini hiç düşünmemişti. Çünkü öylesine emindi ki birisinin eşi olacağından. Gelecekle ilgili tek hesabı kiminle evleneceği ve kaç çocuk doğuracağıydı. Aile sahibi olduktan sonra ise tek sıkıntısı sadece evinin dekorasyonu ile ilgili modayı takip edebilmek olacaktı. Arkadaşlarıyla bir araya gelecek ve eşleriyle çocuklarından bahsedecekti övünçle. Herkese evine son yaptığı dekorasyonun ne kadar harika olduğundan ve ne çok uğraşarak özen gösterdiğinden bahsedecekti zevkle...

Ancak şimdi bambaşka bir hayat yaşıyordu. Endişelencek o kadar çok şeyi vardı ki artık. Evininin salonundaki koltuğun rengi güneşten atmış olmasına rağmen onu değiştirmeyi düşünemeyecek kadar meşguldü.  Hayat, arzuladığı gibi bembeyaz gelinlik giyerek mutluluğa adım atmaktan çok daha başka bir şekilde yol çizmişti ona. Aldığı karar ve attığı her adımda hissettiği üzüntü, endişe ve korkuyla günler ve geceler boyu ağlamış, ancak yolundan vazgeçmemişti.

Şimdi çok daha güçlü bir insandı. Derslerini zor yoldan öğrense de şu an ki olduğu kişiden çok memnundu. Eğer ben buysam, hep geçmişim sayesinde derdi. Yaşadığı yıkımdan güçlü bir insan olarak çıkmıştı.

Tıpkı zümrüdü anka kuşu gibi kendi kendisini yakmış ve küllerinden yeniden doğmuştu...

İstanbul'da doğmuş ve büyümüş olmasına rağmen Antalya'ya ve onun sıcağına alışmakta zorlanmamıştı. Kendisini bildi bile hep üşüyen birisi olmuştu ve Antalya'da kış mevsiminde bile neredeyse üşümüyordu. Şikayet edebileceği şeylerin sayısı öyle çoktu ki ona sıra gelmemişti belkide.  Yaşadığı şehri seviyordu. Sıcak şehrin insanları da sıcak oluyordu. İstanbul gibi iki damla yağmura ve iki parça buluta hemen melankolik hale gelen insanlardansa, güneşin enerjisiyle dolu dolu yaşayan insanlarla çevriliydi çevresi. 

Telefonun çalan alarmıyla daldığı düşüncelerden sıyrılan Simge telefonundaki saate baktı. Buradaki işi bittiğine göre arka tarafa geçerek nişana sayılı saatler kala yardım edebilirim düşüncesiyle mutfağa doğru ilerledi.

Tutkunun BedeliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin