Bölüm 19

24.7K 1.1K 72
                                    




''O kadını bırakmak için üç saniyen var.''

Cüneyt dünden beri Simge'yi aklından çıkartamıyordu. Onunla ilk karşılaştığı anda, konuşmadan geçen saniyeler boyunca birbirlerinden ayrılmayan bakışları, uzun zamandır hissetmediği bir kadına karşı duyulan heyecanın verdiği hızlı kalp çarpıntısı sadece göğsünü sarmakla kalmamış, kulaklarına kadar vurmuştu güçlü atışları.

Sabah, saat on birdeki duruşma için ofisten ayrıldığında yanına Simge'nin evraklarını da almış, tekrar üzerinden geçme bahanesiyle onu görmeye karar vermişti. Bu yaptığını acemi aşık hallerine benzeterek gülse de aklına daha iyi bir fikir gelmediği için ne olursa olsun gitmeye karar vermişti. Birlikte geçirecekleri vakit dava için olsa dahi onu tanımak için bir fırsattı. Üstelik ona yardım etme düşüncesiyle gerçekten kendini iyi hissetmişti. Çünkü evladının elinden alınacağı kaygısıyla kapıdan içeri giren endişeli ve üzgün bir annenin umut bularak yüzünde tebessümle yanından ayrılması, içinde iyi bir şey yaptım hissini de oluşturmuştu.

Bu düşüncelerle girdiği davanın ardından müvekkili ile uzun sohbetlere girmeden işim var kusura bakmayın diyerek yanından ayrılmış ve soluğu Simge'nin dün verdiği kartvizitte yazan adreste almıştı.

Arabayı park ettikten sonra koşar adım gitmemek için kendini zorlarken çiçek mağazasının tabelası görüş açısına girdi. Yüzündeki tebessümü de kontrol etmesi gerekiyordu artık. Üstelik oldukça heyecanlıydı. Yıllardır insanların önünde ve en sert hakimlerin karşısında savunmalara hazırlanmış ancak neredeyse hiçbirinde bu derece heyecanlanmamıştı.

Çok uzun zamandır hayatında kimse yoktu. Çevresinde ki kadınlar artık cazip gelmiyor. Çoğu zaman çıktığı kadınlarla geçirdiği sıkıcı ve rutin buluşmaların ardından ne gerek vardı, yine zaman kaybından başka bir şey değildi diyerek daha farklı şeyler hissetmek için bir istek duyuyor ama neredeyse her buluşmasında aynı olumsuz hisle evine geri dönüyordu.

Kaldırımda adım adım ilerlerken kapının önünde karşısında bir adamla oturan Simge'yi gördü. Yüzünde oldukça rahatsız bir ifadeyle oturuyor ve karşısındaki kişiyle bir şeyler konuşuyordu. Birden oturduğu sandalyeden ayağa kalkarak adama sert bir şekilde bir şeyler söyledi ve adam da ayağa kalkarak onu bileğinden yakalayarak kendisine çektiğinde Cüneyt adımlarını hızlandırarak birkaç adım ötelerine gelmişti bile.

Simge bileğini saran elden kendini kurtarmaya çalışırken onun yalvarır ses tonunu duydu ve

''O kadını bırakmak için üç saniyen var.'' diye bağırdı tüm öfkesiyle.

Simge gözleri korku dolu bir ifadeyle kendisine bakarken, Simgenin bileğini sıkıca tutan  adam parmaklarını onun bileğinde sıkmaya devam etti ve omzunun üzerinden bakarak;

''İşine bak kardeşim. Seni ilgilendiren bir şey yok burada. Hadi yaylan. ''

''Sen bir kadına şiddet uygularsan bu benim işimdir. Sana o kadını bırak diyorum ve bu son uyarım.''

Adam Simge'yi bırakarak ona döndü ve

''Sana ne kardeşim. Kız arkadaşımla aramızda bir mesele. Esas senin defolup gitmen için üç saniyen var.'' derken burunları neredeyse birbirine değecek kadar dibine girmişti Cüneyt'in. Boy üstünlüğü ile onu korkutmaya çalıştığı ortadaydı.

''Sana bir tavsiye vereyim. Bir dahaki sefere burnunun dibine kadar girdiğin insanın gerçek bir dövüşçü olmadığından emin ol.''

dedikten hemen sonra adamın hali hazırda öne eğilmiş yüzüne, burnunun tam ortasına attığı kafa darbesiyle adam acı içinde bağırarak eli burnunda öne eğildi.  Cüneyt adamı omuzlarından tutuğu gibi kendine çekerek kasıklarına da bir sert bir diz darbesi attı ve adamın acı içinde dizleri üzerinde yere düşmesini sağladıktan sonra, Simgenin attığı çığlık karşısında ona tek eliyle sakin ol, her şey kontrolümde dedi ve sonra cebinden çıkardığı cep telefonundan bir numara çevirdi.

Tutkunun BedeliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin