8. Bölüm

1.4K 103 28
                                    

Jane olduğu yerde huzursuzca kıpırdanmaya başladığı an geldi Victoria ve Felix. Üstelik Victoria'nın dudaklarında varlığı inkar edilemez bir tebessüm de vardı. Gözleri büyülenmiş gibi bakıyordu çevresine, sanki ilk kez buradaydı, ilk kez nefes alıyordu..

Jane Felix'e 'hadi' dercesine bir bakış attı, hava yavaş yavaş kararmaya başlıyordu gitmenin tam vaktiydi. Jane ve Demetri onlara sırtını döndüğünde, Felix Victoria'ya "Üşümeyeceğinden emin misin?" dedi, kendisi havanın farkına varamıyordu, havanın soğuk mu sıcak mı olduğunu bilmiyordu ne yazık ki...

Victoria başını salladı "üşümem" dedi, Victoria en az babası kadar soğuktu. Vücudu bir türlü ısınmıyordu zaten, soğuğu çok da hissetmiyordu bu sayede.

Felix beceriksizce gülümsedi ve Victoria'yı kucağına aldı. Victoria kollarını Felix'in boynuna sardığında midesindeki kelebekler uçuşuyordu adeta, Felix'in boyun girintisine sakladı başını, kokusunu ciğerlerine çekiyordu. Bu koku hem onu öldürüyordu, hem yaşatıyor... Gözlerini kapattı ve Felix'e daha da sıkı sarıldı, gidiyorlardı.

Felix çok hızlıydı, Victoria'nın gözlerini açmaya imkanı yoktu. Gözlerini açtığı an midesinin bulanacağını biliyordu. Fakat bir anlığına gözlerini araladı, Felix'in yüzüne baktı uzun uzun, bir daha kapatamamıştı gözlerini. Felix'in yüzünün sert hatlarına aşkla bakıyordu, o an unuttu nerede ve nasıl olduğunu..

Felix'le asla gerçekleşmeyecek o hayal alemine yeniden daldı. Küçük bir kız cçocuğuydu şimdi Victoria, hayallerinin başrolünde olan erkeğin kollarındaydı ve ona bakarken yine hayal kurmaktan kendini alamıyordu.

Victoria göz kapaklarının ağırlığına daha fazla itiraz edemeyerek bıraktı kendini karanlık dünyaya, Felix'in kendisini daha da saran kolları son hissettiği şeydi.

Victoria göz kapaklarının ağırlığına daha fazla itiraz edemeyerek bıraktı kendini karanlık dünyaya, Felix'in kendisini daha da saran kolları son hissettiği şeydi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

***

Victoria gözlerini uyku mahmuru açtığında, Felix'in hala kollarındaydı. Ama tek bir farkla, Volturi sarayının kapısından girmek üzereydiler.

Victoria buraya ilk geldigi anı hatırladı. Bu saray koca bir ejderhaydı onun gözünde, kendisini her an yiyebilecek bir ejderha... Alec ona el uzatmıştı ve korkularını onunla yenmişti. Sonra karşısına daha da büyük bir korku çıkmıştı, küçücük yaşında aşık olmuştu. Bu her şeyden daha fazla korku verirdi insana, aşk... İsminin kutsallığı bile önünde irkilmesine sebep oluyordu insanın.

Felix'in kollarından ayrıldı, Alec'in gözlerinde tatlı bir heyecan görmüştü. Felix'e gülümsedi ve veda etti, Alec'in peşinden gidiyordu şimdi, Aro onu görmek istiyordu kuşkusuz.

"Nasılsın?" dedi Alec, eli Victoria'nın sırtındaydı gidecekleri yönü gösteriyordu dokunuşuyla.

Victoria ondan daha büyük duruyordu, oysa buraya ilk adımını attığında Alec onu küçük bir kız çocuğu gibi kucağında taşımıştı "İyiyim.. Ve biraz da endişeli."

Cadı ve Vampir · Felix Volturi ·Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin