28. Bölüm

362 29 2
                                    

"Ba- baba.." Victoria babasının başını kucağına çekti ve gözyaşları adamın kusursuz ve kana boğulmuş yüzüne düşerken delirmiş gibi başını salladı "Baba uyan.."

Leonardo'nun gözbebekleri son kez titredi ve kanla sulanmış dudakları huzurlu bir tebessümle aralanmışken son kez nefes verdi.

Leonardo Victoria'yı sonsuza dek yalnız bırakmıştı, ama şimdi biricik kadını Diana'ya doğru yürüyordu ölümün tozlu ve karanlık yolunda.

Victoria bu kez kollarında bir ölümsüzün cesedini görmüyordu, kollarında duran babasıydı.. ve babasının canını kendisi almıştı. Victoria Leonardo'nun taşlaşan bedenine dakikalarca baktı gözlerini kırpmaksızın, bu olanlara inanamıyordu. Tüm varlığı ve ruhu inkar ediyordu kollarında yatan ölünün gerçekliğini. Bununla yaşayamazdı, değil mi? Kim canından çok sevdiği babasının ölümüne sebep olur ve sonra da hiçbir şey olmamış gibi hayatına devam edebilirdi ki? Hayattaki tüm varlığının canına kıymıştı, Victoria kendi canına kıymıştı hançerini babasının göğsüne sapladığında.

Victoria gözlerinden yaşlar süzülürken geriye çekildi ve kanlı hançeri sımsıkı tuttu, onu öyle tutuyordu ki elleri bembeyaz kesilmişti. Çevresine baktığında birkaç adım ötesinde cesedi iki beyaz kurt tarafından parçalanan Valerio'ya değdi bakışları, aslında onu öldürmek istemişti- evet evet, hançeri onun hain kalbine saplamak istemişti ama anlayamadığı bir şekilde hançerin ucu babasının kalbine değmişti.

Ayağa kalktığında gözlerinin kararmasını umursayacak halde değildi Victoria, hayatında hiçbir şeyi umursayamazdı. Annesini, Maria'yı ve şimdi de Leonardo'yu- herkesi öldürmekten, canlarını almaktan başka ne yapıyordu ki? O lanetliydi ve laneti, sevdiği her varlığı kuşatıyordu ölüm perdesi altında.

"Baba.." diye fısıldadı Victoria ve Leonardo'nun cesedine arkasını dönerek bakışlarını kızıl renge bürünmüş göğe çevirdi. Bu kadardı işte her şey. Hayat bu kadardı. Yaşam bu kadardı. O, yıllar önce bir bebekken ölmeliydi, o kundakta ailesiyle vermeliydi son nefesini ama inat ederek yaşama sarılmıştı dört bir elle... ve tanrı tarafından yazılmamış olan bu yaşam, Victoria'ya kötülükten başka bir şey getirmemişti "Sana gelsem beni kabul eder misin?"

Bakışlarını bu kez toprağa indirdi ve ancak orada kendisine yer olduğunu düşündü. İki kurt çığlıklarla kendi etrafında dönerken, Victoria hançerin bu kez kendi boğazına çevirdi soğuk ve katil yüzünü.

Kendisini öldürürse, bundan sonra kimsenin ölmesine gerek kalmazdı ve hatta belki... o bilinmeyen diyarda, sevdikleri onu karşılardı.

Victoria şah damarına değen hançeri aşağı doğru çekerken tüm hayatını düşündü. Yaşadıklarını ve yaşayamadıklarını.

***

Victoria 4 yaşındaydı ve babasının kızıl gözlerine bakarken, içinde ayaklanan kelebeklere anlam veremiyordu. Anlam veremiyor da olsa onları seviyordu, onları sevmesini kendisine babası söylemişti.

"Baba.." 

"Evet meleğim?"

Victoria babasının koca elini kendi minik gövdesine götürdü ve karnını tutmasını sağladı "Burada küçük yaratıklar mı var?"

"Ne demek istediğini anlayamadım tatlım."

Victoria babasının elini indirdi ve yanaklarına kırmızı renk hücum ederken gülümsemesini saklamaya çalıştı "Gözlerine baktığımda, orada bir şeyler kanat çırpıyor."

Cadı ve Vampir · Felix Volturi ·Donde viven las historias. Descúbrelo ahora