dokuz

41 6 1
                                    

"Eğer bu sadece sataşmak ise,

Sana sataşan olacağım."

Şarkı: Lucia - Silence

*

"Nasıl yorulmuşum anlatamam." Saçlarımı havlunun içinde birkaç kez sallayıp yaşını aldıktan sonra havluyu omzumun üzerine bıraktım. Jaxon benim için banyonun ışığını kapayıp ayaklarımın altına bir terlik bıraktı. Üzerime onun bol oduncu gömleklerinden birini geçirmiştim. Tüm geceyi karakolda geçirip bahçede gördüğüm Ivor denen genci kayıtlarda aratırken masanın üzerinde biraz uyuklamış, Jaxon beni ikna edince de onunla beraber küçük dairesine gelmiştim.

Kahvaltıyı yaptıktan hemen sonra çıkıp Alesha'nın psikoloğuyla görüşmem gerekiyordu. Onun sekreterini arayıp gün boyu tek boş olduğu saati araştırmış ve tam o saatte ofiste olmak için plan yapmıştım. Benimle konuşmak istemeyeceğini biliyordum. Psikologların hasta mahremiyeti adına çok gereksiz ve saçma bir sürü protokolleri vardı; ölmüş birinin problemlerinin duyulmasından mı yoksa katillerinin bulunmasında polise yardım edilmemesinden mi daha fazla rahatsızlık duyacağını kestiremiyordum.

Neyse ki bende işim gereği onlarca psikologla görüşmüş, onları bu konuda ikna etmeyi alışkanlık haline getirmiştim. Şayet olur da konuşmazsa kendisini tehdit etmekten de geri durmayacaktım.

Halbuki onların dünyasında bu sırlar, problemler, hastaların mahremiyeti ne kadar önemli olmalıydı. Onları sanki ölüm kalım meselesi gibi korumaya çalışıyor ve bunun ölmüş birine sunabilecekleri son onur gösterisi olduğunu düşünüyorlardı. Oysa benim mesleğimde, ölümü bir oyuncak gibi avucumda çevirirken önemli olan tek şey katilin kimliğiydi. Onu bulmak içinde herkesin onurunu çiğnemeye razıydım.

"Eve niye gidemiyorsunuz dedektif? Bir sorun mu var?"

"Klasik aile problemleri." Masanın üzerinden bir salatalık alıp ağzıma attım. Bizim için iki çay koydu, tost makinesinin içinden sandviç ekmekleriyle yaptığı basit tostu çıkardı ve kendi çayı için iki şeker aldıktan sonra oturdu. Telefonumdan saati kontrol edip aceleyle ağzıma bir şeyler soktum. "Arnold bu aralar nasıl?"

Tek kaşı ilgiyle kalktı. "Ne bakımdan?"

"Gizli olarak davayı takip ettiğimi biliyor mu? Zayn hakkında kuşkuları var mı? Sinirli mi yoksa her zaman ki gibi? Hakkımda hiçbir şey söyledi mi?" Ona örnek bir sürü soru sorup tostumdan bir ısırık aldım. Dün gece karakola gitmiştim ama Arnold orada değildi, sabah ben çıkarken de henüz gelmemişti.

"Davayla ilgilendiğini biliyor ama sanırım renk vermemek işine geliyor. Cas kadının ağzından alınan zehir örneği gelene kadar bu davayı intihar deyip kapatma niyetindeydi. Sen işlerini bozdun. Şimdi de bir yılan tarafından sokulmuş olabileceğini, bir katilin olmadığını söylüyor. İnanabiliyor musun, kocası dışında kadının kimsesiyle görüşmemiş bile." Başını öfkeyle iki yana salladı. "Bu yüzden Arnold senin takipte olduğunu bilse de işine geliyor."

"İki, bilemedin üç ay. Arnold onu tepeleyecek."

"Umarım." Jaxon, Cas'ten nefret ediyordu. Birkaç saniye bakışları daldıktan sonra yüzünü buruşturup yemeğine devam etti ve bende kıkırdarken ayaklandım. Kadınla görüşmeye geç kalmak istemiyordum. Üstelik psikologla işim bittiğinde fırsat bulursam Henry ile görüşmek, çerçevelerdeki kadın hakkında da bilgi almak istiyordum. "Hemen gidecek misiniz?"

"Geç bile kaldım." Beni geçirmek için kalkacaktı ki onu durdurdum. "Gömleğini sonra getiririm."

"Sizde kalsın."

THREE || zmHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin