17.Bölüm

2.3K 231 33
                                    


"Neyi feda edersen, o sana ihsan edilir. Neye kıyamazsan, onunla sınanırsın... "

Hz. Mevlana

Hazar, Asi'yi alıp en yakın hastaneye getirmişti. Serpil hanım da Hazar ile birlikte gelmişti. Yol boyunca dualar etmiş, Asi'nin başını dizlerine yatırıp hastane gelinceye kadar kucağında tutmuştu. Nasıl düştüğünü deli gibi merak etsede şu an tek istediği Asi'nin gözlerini açmasıydı. Onun ve bebeğin durumunu deli gibi merak ederken Cihan'a nasıl söyleyeceğini düşündü bir an.

"Asi'nin durumu nasıl, Doktor hanım?" Hazar'ın sesi ile oturduğu yerden kalkıp doktora yaklaştı.

"İkisi de iyi mi?" diye sordu, Serpil hanım heyecanla.

"Bebeğin durumu iyi, fakat Annenin durumu pek de iyi değil. Kafasını sert çarptığı için bilinci kapalı. Beyin kanamasından şüpheleniyorduk ama öyle bir sonuçla karşılaşmadığımız için mutluyuz. Tetkiklere devam edeceğiz. Hastayı müşahade altında tutacağız. Şimdilik elimizden bu kadarı geliyor. "dedi doktor.

"Nasıl bu kadarı geliyor!" diye bağırdı Hazar. "Fazlasını yapın, yapamıyorsanız da söyleyin başka hastaneye götürelim."

"Sakin ol oğlum." diyerek Hazar'ın omzuna dokundu Serpil Hanım. Ayakta durmakta güçlük çekse de güçlü kalmak zorundaydı.

"Siz bilirsiniz fakat nereye götürürseniz götürün maalesef durum değişmeyecek. Hastanın kendine gelmesini beklemek zorundayız." diyerek açıklama yaptı ve yanlarından ayrıldı.

Buket'in yanına geldiğini şimdi fark etmişti Serpil Hanım. O da en az onun kadar üzgün görünüyordu. Annesini kolundan tutup sandalyeye oturmasına yardım etti.

"Asi hamile miydi, anne?" diye sordu Buket. Duyduklarına inanamamıştı. Üstelik Hande'de duymuştu her şeyi. Duyar duymaz da hızla hastane'den çıkmıştı. Serpil Hanım başını sallarken, gözyaşlarını tutamamıştı.

Hazar'ın sırtını duvara yaslayıp yere oturuşu çocuk gibi ağlayışı onu fazlasıyla etkilemişti. Şimdi tek düşündüğü şey Cihan'a nasıl haber vereceğiydi.

"Abin..." diyebildi hıçkırıklarının arasında zor duyulmuştu sesi.

"Ben hastaneye gelirken aradım Anne. Gelmek üzeredir." dedi Buket.

  

                              ***

Cihan'dan...

Asi merdivenlerden düştü!

Bu cümleden sonrasını hatırlamıyordum. Telefonu kapattığımı ve toplantı odasında bekleyen adamları öylece bırakıp çıkmıştım. Arabanın direksiyonuna üst üste vurdum. Delirmek üzereydim. Asi'nin ve Bebeğin ne durumda olduğunu dahi sormamıştım. İlk kez hayatımda ilk kez korkuyordum, bedenimin titremesine sebep olan bu hissi tanımıyordum bile. Hissetmediğim tatmadığım duyguları Asi ile tatmıştım, fakat kaybetme duygusunu tanımıyormuşum. Babamı dahi kaybettiğimde bunu bu kadar derinden hissetmemiştim. Belki de o duygunun beni ele geçirmesine izin vermemiştim.
Ailemin yanında kendimi güçlü durmak zorunda hissettiğim için ağlarken bile gözyaşlarımı saklamıştım.

Hastaneye geldiğimde arabayı gelişi güzel park edip, Buket'in söylediği kata çıkmak için merdivenleri ikişer ikişer koşarak çıktım. Annem ve Buket görüş açıma girdiğinde koşan ayaklarım şimdi donup kalmıştı. Annem ağlıyor, Buket ise onu sakinleştirmeye çalışıyordu. Yere oturmuş çocuk gibi ağlayan Asi'nin abisini gördüğümde dizlerimde ki gücün kaybolduğunu hissettim.

Asi (Bir sabır hikayesi) Where stories live. Discover now