30. FİNAL

2.8K 197 180
                                    

Bölümü okayan her birinizden, bu bölümü beğenip bir tane de olsa yorum bırakmanızı istiyorum. Bu isteğimi kırmayıp yorum ve beğeni yapan hepinize şimdiden teşekkür ederim. 🌹

"Ömrümün özeti şu üç sözden fazlası değil; hamdım, piştim, yandım..."

-Mevlana

Annem şaşkınlığını üzerinden atar atmaz, yüzünü Serpil hanıma döndü ve tebbessüm etti.

" Sende bilirsin ki bu işler nasip, kısmet işidir. Bu konuyu eşim Mirza, sonra da kızım Elvin ile konuşayım. Ondan sonrası da kısmet. " dedi Annem. Şaşkınlığınında vermiş olduğu heyecanla, ne diyeceğini o da tam olarak bilemesede söyledikleri makul ve mantıklı şeylerdi. Babam ile konuşmadan bir cevap vermesi doğru olmazdı.

"Aynen öyle nasip kısmet bu işler. Ama ne yalan söyleyeyim gönlüm bu işin olmasından yana. Cihan ve Asi'den yana zaten bir aile gibi olsakta bu bağın daha da güçlenecek olması beni çok mutlu ediyor." dedi, gülümseyerek. Gözlerinden sevinci okunabiliyordu. İçi içine sığmaz hali hepimizi gülümsetmişti.

" Bende çok mutlu olurum senin gibi bir insanla bir kez daha dünür olmaya."dedi Annem ve Serpil hanımın elini sıktı. Bu konuyu kapattıktan sonra havadan sudan konuşarak kahvelerini içmişlerdi. Kahveleri biter bitmezde kalkmışlardı.

Serpil hanım ve Cihan'ın gitmelerinin ardından annem beni ve Elvin'i yanına oturttu.

Annem sakin durduğu kadarda endişeliydi. Bunu gözlerine bakınca anlayabiliyordum. İçini rahatlatmak istercesine elini avuçlarımın arasına alıp sıktım. Yaptığım şeyi anlamış gibi gülümseyerek baktı yüzüme.

"İkinizde benim canlarımsınız, biliyorsunuz değil mi?" dedi Annem önce bana ardından Elvin'e baktı.

İkimizde bir ağızdan cevaplamıştık; "Biliyoruz Anne. Sende bizim canımızsın. "

"İsterim ki çok mutlu olun, yüzünüzde bahtınızda hep gülsün." dedi ve ardından burukça baktı yüzüme.

Benim bahtım gülmedi Anne...

Gözlerimi gözlerinden kaçırdım.

"Derler ki; insan, çocuklarının tahtını yaparda bahtlarını yapamazmış." dedi Annem, titreyen sesi kalbimi acıtmıştı.

"Bahtınızı kendim yapamasamda, Rabb'imden karşınıza hep iyi insanlar çıkarması için dua ettim." dedi ve avuçlarımın arasında duran elini çekti. Yüzüne bakmasamda gözyaşlarını sildiğini biliyordum.

Ben bir tek Annem ağlayınca bu dünya'dan nefret ediyordum.

" Bu ağlak Anneniz yine tutamadı gözyaşını... Hangi ara büyüdünüz? Daha dün gibi doğduğunuz gün? Bugün gelmiş, Elvin'imi istiyorlar benden." dedi, Annem ağlamaklı sesiyle. O konuştukça bende ağlamak istiyordum fakat ne gariptir ki gözlerim bunu tüm gücüyle reddediyordu. Belki de gözyaşlarımda tükenmişti, tıpkı benim gibi...

Elvin annemin boynuna sarıldı." İstemezsen evlenmem söz. "dedi, Annemden ayrılırken.

" Mutlu ol istiyorum kızım. Mutlu olacağına inandığın insanla ol. Bakma sen benim böyle ağladığıma, benim en küçük yavrumsun sen... Bu kadar çabuk büyüdüğüne inanamıyorum sadece. " Annem gülümsediğinde bizimde yüzümüz gülmüştü.

İkimizde Anneme sarılmış, başımızı göğsüne yaslamıştık. Dünyayı unuttuğum, acımı uyuttuğum ikinci yerdi Annemin göğsü.

İlk doğduğum gün gibi yeniden veriyordu bana hayatı. Oydu benim yaslandığım çınar ağacım.

Asi (Bir sabır hikayesi) Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt