20.Bölüm

2.3K 231 136
                                    

"Güldüren de O'dur, ağlatan da. Öldüren de O'dur, yaşatan da..."

(Necm suresi, 44,45)

Olduğum yerde durmuş Asi'yi de durdurmuştum. Neler olduğunu anlamadığım için anlamsız gözlerle onları izliyordum. Fakat onlar henüz salondaki varlığımızı fark edememişlerdi.

" Nasıl böyle düşünürsün anne, elbette ben itmedim." Hande'nin sözleri üzerine kısa süreli bir sessizlik oluştu salonda.

"Asi düşerken merdivenlerin başında duruyordun Hande. Ne düşünmemi bekliyorsun ki?" Annemin sözleri üzerine yerimde daha fazla duramadım ve onlara doğru yürüdüm.

Hande, beni gördüğünde gözleri kocaman açılmıştı. Önce bana, ardından Asi'ye baktı uzunca.

"Oğlum, siz ne zaman geldiniz?" Annemin sorusuyla ona döndüm yüzümü.

"Söylediklerinizi duyacak kadar oldu anne." Annem gergin ve her an bir şey yapacağım korkusuyla tetikte bekliyordu. Ben ise sakindim, ama şimdilik.

Neler olduğunu anlamadan bir tepki vermek istemiyordum fakat konu Hande olunca bu pek de mümkün olmuyordu.

" Asi'yi sen itmediysen, ne işin vardı orada?" diye sordum. Bakışlarım Asi'ye döndüğünde yanımıza doğru yürüdü. Hemen önümde durduğunda bir şey söyleyeceğini anlamıştım. Onu elimle durdurdum. Hande'yi korumasını istemiyordum. Hande gergin bir şekilde ne diyeceğini düşünüyordu, sessizliği öfkemi de beraberinde arttırmıştı.

"Konuşsana Hande! Onu itmediysen ne işin vardı yanında? Sesim salonu doldurduğunda Asi'nin yerinde irkildiğini gördüm. Bağırdığım için pişmanlık duyarken, daha çok sinirlenmiştim. Onu korkutmak istememiştim.

"Onu ben itmedim Cihan, gerçekten..." Kekeleyerek konuşması onun da korktuğunu gösteriyordu.

"Evet, kesin öyledir." imalı sözlerim üzerine Asi konuştu.

"Beni o itmedi." dediğinde şaşırmıştım, çünkü Asi yalan söylemezdi.

"Ben kendim düştüm." diyerek sonlandırdı sözlerini.. Bir süre sessizlik oluşmuştu aramızda.

"Artık sözlerime de inanmıyorsun öyle mi?" Hande'nin alıngan sesi kulaklarıma dolduğunda bakışlarımı yüzüne çevirdim.

"Dedim ya, beni sen bu hale getirdin." Asi'nin önünde Hande ile bu konuşmaları yapmak istemiyordum. Yerde duran eşyaları odaya çıkarmak için hareketlendiğim de, Hande'nin sözleri ile yeniden durdum.

"Bir bebeğiniz oluyormuş, tebrik ederim."dedi imalı ses tonu odayı doldurmuştu. Buruk bir tebessüm yüzümde yer edinmeden silinmişti. O çocuğun benim çocuğum olması için neler vermezdim.

"Düşündüğün gibi değil Hande. Bu bebek benim ölen eşimden." Asi'nin sesi kulaklarımı doldururken, kalbim bu gerçekle ilk kez yüzleşiyormuş gibi incinmişti. Hande'nin yüzüne baktığım da, yüz ifadesi şaşırdığını gösteriyordu. Bir an ne diyeceğini bilememişti.

"Hiç bir yanlış anlamaya mahal vermek istemem. Eğer Cihan'ın evli olduğunu bilseydim, gerçek olmayan bu evliliğe asla izin vermezdim. Ama görüyorum ki, sizin evliliğiniz de çoktan bitmiş." Asi'nin sözleri beni şaşkınlıktan şaşkınlığa sürüklemişti. Hande'ye her şeyi bir çırpıda söylemişti. Üstelik evliliğimizin de bittiğini söylüyordu, gülümsemeden edemedim. Hayran olunasıydı Asi...

Her geçen gün beni daha fazla şaşırtıyor ve bir o kadarda hayran bırakıyordu kendine. Uzun ve anlamlı bir bakışla bakıyorlardı şimdi Asi ve Hande birbirlerine. Bana tuhaf gelen bu bakışmanın sonunda konuşan Asi olmuştu.

Asi (Bir sabır hikayesi) Where stories live. Discover now