25.BÖLÜM: "DİKENLİ SARMAŞIKLARIN KALBİNDE."

260 63 94
                                    

Bu bölüme özel şarkılarımız:

Duman- Yürek.

Müslüm Gürses - Tutamıyorum Zamanı.

Majeste- Aşk Dediğin.

***

LAVİNİA'NIN ÖLDÜĞÜ GÜN. 

Önce kalbimi aldın avuçlarının arasına, sonra kendinle beraber uyuduğun o mezara gömdün. 

Nasıl yapabildin bunu bize? Kalbim kalbinde atarken nasıl öldürebildin onu? Ben bir çiçek fidesi gibi büyüttüğüm sevgiyi senin kalbinde yuva yapmışken, sen, nasıl kıyabildin?  

Sen benim canımsın derken canını ver demek istememiştim ki ben. Canıma cansın demiştim.

Bana senin öldüğünü söylediler.

Sen ölmezdin, ölemezdin...

Senin içimde yaşattığın duyguların vardı.

Kalbim ağzımdaydı iki gündür. Şimdiyse kalbimi hissetmiyorum. Bana geçecek diyenler oldu. Omuzlarıma tutunan parmaklarda hınca hınç teselli sözcükleri... Hepsinin ortak lafı, bunlara zamanın yara bandı gibi etime yapışıp acımı yok edeceğiydi.

Bilmiyorlardı, ben o yara bandını sen öldüğün gün etimden sıyırıp atmıştım.

Keşke tenimdeki o yarayı da alsaydın. Şimdi o yara, benim nefesim kesilene kadar kan akıtacaktı.

Kendimi cesaretlendirerek aynaya bakmaya çalıştım. Ruhum yüzümdeki çöküntüyü kaldırabilecek miydi? Aynaya güçlükle baktım. Gözlerimin altı çökmüştü ve yanaklarımın üstünde kuruyan gözyaşları tuzunu oraya bırakmıştı. 

"Kapıyı açar mısın!" 

Beni kendimle yüzleşmekten kurtaran kişi, Can'dı. "Bak iyi misin değil misin merak ediyoruz!" O kadar renksizdi ki gözlerim, cansız manken bebeklerini andırıyordum. Kapı yumruklanmaya başladığı sırada kili çevirdim. Can gözlerindeki telaş ve merakla kapıya bir hamle daha yapacakken durdu. "Bizi çok telaşlandırdın be oğlum!" Kapı yarı aralıktı. Eliyle onu ittirdi, kollarıyla vücudumu sıkı sıkıya sardı. "Ben..." Kuru, susuzluktan çatlamış dudaklarım ölüm haberini aldıktan sonra ilk defa aralanmıştı. "Ben..." Sımsıkı sarmaya devam etti. Tek bir kelime dahi etmeden. 

"İyi..." Aklıma senin o son görüntün geliyordu. "Değilsin." Eziyetime son vermişti. "Onu son kez uğurlamamız gerekiyor." 

Seni son kez sevmem gerekiyor... 

"N'olur böyle deme!" Nefes alış verişlerim sıklaşmıştı. "Ama..." Gözyaşlarım çok bile sessiz kalmıştı. Yanaklarımın üstü, yeni bir yas seline kurban gitmeye başladı. "Ben nasıl yaşayacağım, Can? Kalbim..." Bir mezarlığa dönüşmüş kalbimin üstüne avucumla yaptığım yumruğu çarptım. "Ölüyor, anlasana." Gözyaşlarım artık Can'ı göremeyeceğim kadar görüşümü kısmıştı. "Anlıyorum." Diyerek geri çekildi.

"Aklım almıyor, Can!" Can'ın gözlerinde kendimi gördüm. Aynalarına çarpan bedenimin içinde senden bir parça görememek beni büyük şoka uğratmıştı. Gözlerimi kapattım. "O gelse, ben gitsem olmaz mı?" Can beni salona ilerletirken gözlerim seni görmek umuduyla kapalıydı. Yoktun, gelmiyordun. Tüm üzüntümle el ele oturdum koltuğa. Seninle anılarımı gördüğüm her an, nefesim kesiliyordu. 

LAVİNİA'DA SOLAN BİR GÜL Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin