1.BÖLÜM: "SOLAN GÜLÜN ŞARKISI."

12.5K 242 575
                                    

Buraya başlama tarihinizi alabilir miyim?

Buraya başlama tarihinizi alabilir miyim?

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

🥀

Kimsesiz bir yüreğin acısını bilebilir misin Lavinia?

Sızım sızım sızlayan o kahpe sevdanın, bir izmarit külü gibi avuçlarımda kaybolduğunu.

Sen, sensizliğe her uyandığım sabah, yatağımın boş kenarına kıvrılıp ağladığımı bilir misin?

Esmer, derisi kalkmış avuçlarımın arasında yine sensizliği taşıyorum. Kana kana yudumluyorum sensizliği. Ellerimin arasında senin resmin. Sanki kendini alelade bir kareye değilde, ömrünü sığdırmışsın. Bir tebessümün var ki... Sana her baktığımda kalbimin virane sokaklarında bir çalgı çalar, o sokakların sönük lambaları teker teker açılır. Kuşlar hiç ötmediği kadar çok öter. Bir bahar havası saçlarımı karıştırır ve saçlarım senin ellerinin arasına girmek için bana yalvarır.

Boynumu uzatıyorum, pencereye zemheri havaya bakışlarımı çeviriyorum. Ruhum ilmek ilmek o havayı tadıyor. Üstelik onu kana kana içmeme gerek kalmadan. Sen gittiğinden beri bendeki eksiklik de bu. Ben sana baktığım an da tam hissediyordum çiçeğim. Şimdi nerede bir sonbahar havası olsun, sensizlikte kendimi biraz daha kimsesiz hissediyorum.

Hava çok soğuk görünüyor. Kar da yağacak yine. Sen severdin karlı havaları.

Doğru ya sen karlı havaları çok severdin.

Keşke yanımda olup yeniden sevebilseydin. Dizlerini yanımda kırsaydın ve saçların, avuçlarımın arasından akan ömür gibi hızlı hızlı geçseydi parmaklarımın arasından. Kokusu ciğerlerimi öpseydi ve sen yudum yudum içtiğim bir su gibi ağır ağır ruhuma aksaydın. Üstümdeki battaniyeyi hızla itekliyorum o an. Hava soğuk fakat ruhum hiç olmadığı kadar yanıyor.

Sen gittiğinden beri gülün dikenleri hep kendine batıyor.

Oysa sen Lavinia'sın.

Bir gülü sevebilecek kadar cesur, o gülün dikenli sarmaşıklarını ruhuna dolayabilecek kadar leyla.

Yere kendi cüssesinin bir kısmını bırakmış olan battaniye fazla dayanamıyor, tüm cüssesini sonunda zalim parmaklarımın arasından kurtarıyor. Sende onun gibi benimle ama bende değildin Lavinia'm. Sen benimleydin ama benim değildin. Bu nasıl bir kalp yarasıdır bilinmez. Gücenmişliğim nasırlı parmaklarım gibi tahrip olmaktan yorgun düşmüş ama yazmaya, sana duygularını ne olursa olsun dökmeyi bırakmaktan vazgeçmez.

Odamızdan çıkıyorum ve salona dönüyorum. Salon, sen gitmeden önceki gibi. Hiç elimi bile sürmedim. Kıyamadım çürüse bile salonun ortasında bıraktığın, en son getirdiğin vazoların içindeki beyaz gülleri atmaya.

LAVİNİA'DA SOLAN BİR GÜL Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin