BÖLÜM 3| Ölmek İstiyorum

565 103 88
                                    


Justin Bieber- Baby

Bora aslında çok iyi birine benziyordu ve tatlıydı da ama onunla proje ödevi yapmak nasıl olur hiçbir fikirim yoktu.

Yüzüne bakmaya başladım. Ne zaman buluşabilirdik bilmiyordum zaten. Ağzımı açtım ama bir şey söylemedim. Yandan Doruk geçerken bana baktı ve ellerini havada çırptı. Gözlerimi devirdim ve Bora'ya geri döndüm. "Bir cevap bekliyorum." deyince "Bilmem." dedim. " Sen söyle." Omuz silkti. "Tamam." 

"Pazar öğlen on ikiye ne dersin?" dedi. Pazar günü on ikide herhangi bir şeyim olup olmadığını düşünürken Akın yanımdan geçti. " Pazar on ikide provamız var." dedi. Bizi baştan beri dinliyor muydu yani? Yüzümü buruşturdum. Bora, Akın'ın arkasından bakıyordu. Önüme geri döndüm ve "Aynen. Pazar günü... yani pazar on ikide... provamız var. Yani başka bir zaman varsa." dedim. 

Arkama baktım ve arkamda Irmak ile Akın'ın bizi dinlediğini gördüm. Gülümsediler. Gözlerimi kocaman açtım ve kaşlarımı çattım. Baştan beri bizi dinliyorlardı sanırım. Ve başka şeylere bağlamaya çalışıyorlardı muhtemelen. Dedikodu onlardan sorulurdu.

Bora "Hey. Beni dinliyor musun?" dediğinde kendimi çok kötü hissettim. Çünkü onu dinlemiyordum ve bu utanç vericiydi. O kim bilir ne kadardır konuşuyordu.

Elimi şakaklarıma götürdüm ve ovuştururken "Pardon. Duymadım ne dediğini." dedim kibar olmaya çalışarak. Elini savuşturdu. "Sorun değil. Diyorum ki ne zaman biter provanız? Pazar günü öğleden sonra dört gibi biter mi?" dedi. Kafamı salladım. "Muhtemelen biter." dedim. "Tamam o zaman. Pazar dörtte alışveriş merkezinde buluşuruz." dedi ve arkasını döndü. 

Alışveriş merkezi mi? Ne demek yani? Orada mı buluşacaktık?

Kolundan tutup durdurdum. "Alışveriş merkezi mi? Evlerimizde buluşuruz zannetmiştim." dedim. Yüzünü buruşturdu. "Ciddi misin? Bir de ünlü olacaksın." Kafasını iki yana salladı. Arkasını döndü ve yürümeye başladı. 

Bir cevap alamadan gitmişti. Ne olduğunu anlamamıştım. Neden alışveriş merkezinde buluşuyorduk ki? Evde olamaz mıydı?

Arkamı döndüm ve Irmak ile Akın'ın kıkırdadığını gördüm. Gözlerimi devirdim ve hızla ikisinin yanına gittim. "Neye gülüyorsunuz?" dedim bıkkın bir sesle. Irmak çocuğu gösterdi. "Bence yakışıklı. Sence?" dedi Akın'a bakarak. "Onay veriyorum." dedi baş parmağını havaya kaldırıp onay verir gibi yaparak. 

Kafamı iki yana salladım. "Delirdiniz mi siz?" Akın, kendini işaret etti ve "Ayıp." dedi gülümserken. Sonra ciddileşti ve "Neden  buluşuyorsunuz ki?" dedi. Demek ki proje eşim olduğu yeri duymamışlardı. 

Dudağımı ısırdım. "Evet... Şey... Öyle olmak zorunda." dedim. Saçma bir açıklama olmuştu. Bunun farkındaydım. "Nasıl yani? Neden ki?" dedi Irmak. Uzun bir sessizlik oldu çünkü nasıl söylemem gerektiğini bilmiyordum.

Akın bıkmış gibi görünüyordu. "Ya kızım söylesene. Çatlayacağız şimdi meraktan." dediğinde irkildim ve "Grup eşim." dedim. İkisinin de yüzü aniden düştü ve ilk konuşan Irmak oldu. "Ne diyorsun sen Nisa? Doruk?" dedi ağzı açıkken. Akın kafasını salladı. "Evet. Doruk?" diye tekrarladı.

Son derece haklıydılar ama yapabilecek bir şeyim yoktu. 

"Üzgünüm çocuklar ama Bora... grup eşim artık. Yani o çocuk." dedim yere bakarken. Irmak iç çekti ve yanımdan ayrıldı. Akın'a baktım. Biraz durduktan sonra "Doruk biliyor mu?" diye sordu. Kafamı aşağı yukarı salladım. "Ne dedi?" deyince tekrar yere baktım. "Hey. Tamam. Üzülme." dedi ve bana sarıldı. Sarıldım.

Sisin İçinden GeçersemWhere stories live. Discover now