BÖLÜM 20| Saklı Gerçekler

164 70 7
                                    

Billie Eilish- when the party's over

Gözlerim şaşkınlıkla açılmışken ne yapacağımı bilemez haldeydim

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Gözlerim şaşkınlıkla açılmışken ne yapacağımı bilemez haldeydim. Akın'ın bunu öğrenmiş olması korkunçtu ve ne dersem inanmayacak, ne dersem aşırı saçma kalacakmış gibi geliyordu. O yüzden öylece beklemeye başladım.

Akın hala kağıdı bana dönük tutuyordu ve sorduğu soru havada asılı kalmıştı. Bu soruya karşı söyleyebileceğim bir şey yoktu. Melekleri anlatamazdım. İşte şu an yapmam gereken yalan söylemek ve gerçekleri saklamaktı.

"Akın, bu da ne böyle?" dedim. Bu sefer güzel bir oyunculuk sergilediğimi düşünüyordum. "Bilmiyorum ve cevabını da sana soruyorum? Bu ne böyle?" dedi merakla. Omuz silktim ve bilmiyormuş gibi davranmaya çalıştım. "Ben nereden bileyim. Senin elinde kağıt."

Kaşlarını çattı. "Melek varlığı, karanlık melekler... Bunlar ne oluyor böyle?" dedi. Dudağımı yaladım. "Akın, eğer bu yaptığın bir şakaysa hiç komik değil." Yapmam gereken şeyin geçiştirmek olduğuna karar kıldım. Eğer geçiştirirsem belki de bana inanırdı ve bu melek şeyini tamamen unuturdu.

Akın ne olduğunu anlamamış gibi gözüküyordu. Elindeki kağıdı kendine döndürdü ve tekrar okumaya başladı. Ben ise o sırada dudağımı ısırarak onu beklemeye başladım. Okumasını bitirince tekrar bana döndü ve "Yani bununla ilgili hiçbir şey bilmiyorsun. Öyle mi?" dedi.

Akın'a yalan söylemek ve onu kandırmak beni ne kadar üzse de melekler için bunu yapmam gerekiyordu. Onlara melekleri önemsediğimi ve melek varlığını korumak için elimden geleni yapacağımı göstermem gerekiyordu. Özellikle de beni duruşmaya çağıran Bora'ya göstermem lazımdı.

"Hayır, hiçbir şey bilmiyorum. Biri bizimle oyun oynuyor herhalde." dedim. Akın omuz silkti. "Her neyse. Bu kağıdı ilk gördüğümde senin de Bora gibi olduğunu sandım. Bora... -neydi o?- Heh, karanlık melekse sen de karanlık meleksin zannettim."

Küçük bir kahkaha attım. "Saçmalama. Ben de Bora da melek filan değil." dedim ve Akın'ın elindeki kağıdı alıp havaya fırlattım. "Bir kağıt yüzünden neden böyle düşünüyorsun ki?"

"Abi, ne bileyim? Son zamanlarda yaşadıklarımız çok üst üste geldi." Sen bir de onu bana sor istersen. "Neye inanacağıma, ne düşüneceğime, ne yapacağımı şaşırdım."

"Haklısın. Ama bu düşüncen de çok delice. Yani... ne bileyim? Her sırrımı ben sana anlatıyorum zaten... Benden şüphe etmen... açıkçası beni üzdü." dedim. Asıl bunları söylemek zorunda olmak beni üzüyordu. Akın'a karşı böyle davranmak beni üzüyordu.

Mahcup bir ifadeyle dudağını ısırdı. "Özür dilerim... Yani senden şüphe etmem gerçekten akıl almaz. Çok özür dilerim." dedi. Gerçek olmayan bir konu üzerinde bu kadar çok özür dilemesi beni çok üzüyordu.

Akın'a yaklaştım ve sarıldım. O da bana sarıldı. Birkaç saniye öylece kaldık. "Sorun değil. Bu kadar çok özür dileme." dedim. Ayrıldık. Gülümsedi ve "Ben artık eve gitsem iyi olacak sanırım." dedi. Kafamı salladım. 

Sisin İçinden GeçersemWhere stories live. Discover now