BÖLÜM 21| Savaşa Hazırlık

96 65 0
                                    

Clean Bandit- Mama feat. Ellie Goulding

Ağzım hala apaçık bekliyordum. Gözlerim de sanki ağzımı destekler gibi koskocaman açılmıştı. Ne diyeceğimi, ne yapacağımı bilmiyordum. Bunca yıldır aslında annem yaşıyordu ama ben bilmiyordum ve benden bunu saklıyorlardı. Bu durum akıl almaz bir durumdu.

Ama ne olursa olsun sarıldım. O da bana sarıldı. Bunca yılın özlemini atmaya çalıştım. "Sen..." diyebildim sadece. Ağzımdan başka kelime çıkmıyordu. Gerçek olduğundan bile emin değildim hala. Öylece ayakta duruyordum. Bir süre sonra birbirimizden ayrıldık.

"Canım kızım, biliyorum. Şu an kafan çok karıştırdı." Kafamı abartılı bir şekilde aşağı yukarı salladım. Ağzımın hala açık olduğunu fark edince kapattım ve annemin tanıdık yüzüne bakmaya devam ettim.

"Sana anlatacağız her şeyi en baştan ama şimdi yapmamız gereken bir toplantı var." dedi Bora'ya dönüp. Bora, yavaşça kafasını aşağı eğdi. "Evet. Nisa, çok özür dileriz ama bu toplantı çok acil ve önemli. Bu toplantıyı yapmamız lazım ilk önce."

"Ne toplantısı?" dedim bakışlarım hala yıllardır görmediğim annemin üzerindeyken. "Savaş toplantısı." dedi annem gülümseyerek. Dehşetle Bora'ya döndüm. "Hani savaş olmayacaktı. Savaş yapmak istemiyordun hani." Dudağını yaladı. "Bu savaşı yapmamız lazım Nisa. Başka türlü kazanamayacağız."

O an aklıma bin bir türlü şey geliyordu. Birilerini öldürmek istemiyordum. Aydınlık Meleklerin tarafındayken savaş kelimesi çok önemli gelmiyordu benim için. Her an yeni bir savaşa açıktım ama şu an  savaşmak ve birilerine zarar vermek istemiyordum.

"Olmaz." dedim bağırarak. "Savaşa giremeyiz." Annem ellerimden tuttu ama hızla ellerimi kendime çektim. "Ayrıca anne, ki bunca yıldan sonra sana anne diye hitap etmek bile beni sinirlendiriyor. Beni neden bir başıma bıraktın? Neden melek olduğunu gelip bana söylemedin?" diye bağırdım. Ellerimi hızla saçlarımın arasından geçirdim ve bağırmaya devam ettim.

"Ya neden ya? Ben onca yıl anne özlemi çekmişim. Sen yaşadığını gelip bana söylemiyorsun bile. Melek olduğumu öğrenmeseydim eğer senin yaşadığından bile haberim olmayacak mıydı? Ne olduğunu bilmeyecek miydim yani?"

Annemin kaşları kaygıyla aşağı düştü. Bora'ya döndü ve bir bakış attı. Bora kafasını iki yana sallayınca ne olduğuna anlam veremedim. "Ne yapıyorsunuz ya?" diye bağırdım tekrar. "Bir açıklamaya ihtiyacım var."

Bora, yanıma geldi. "Biliyorum Nisa. Sana kesinlikle bir açıklama borçluyuz ama şu an sana hiçbir şey anlatamam." Anlamayan bakışlarımla ona bakmaya başladım. Kafamı iki yana salladım. "Neden anlatamazsın?" Gözlerini kapattı ve aynı hızla açtı. "Çünkü bunu bilen sadece annen ve beniz. Bunu şimdilik başka kimseye anlatmama kararı aldık."

Bıkmıştım ve usanmıştım. Yetmişti artık. Sırlar, gerçekler... Artık hepsi canımı sıkmaya başlamıştı. Benden saklanan bir sır olsun istemiyordum artık. Artık hayatımda gizem olsun istemiyordum.

"Yeter artık!" diye bağırdım. "Yeter. Bana anlatmadığınız ne varsa, bilmem gereken ne varsa hepsini anlatın! Artık sır olmasın aramızda."

Ceylan'ın yaklaştığını gördüm. Bana baktı ve gülümsedi. "Nisa, ben bile bilmiyorsam bu sır çok önemli bir sırdır. Senin de öğrenmemen gerekir. Bu uzun bir süre sır olarak kalmalı demek ki."

Tekrar ellerimi saçlarımın arasından geçirdim. "Tamam." dedim. "Tamam. Bunu da anlatmayın. Bu da sır olarak kalsın o zaman." Bora gülümsemeye çalışarak kafasını salladı. Annem de gülümsedi. Ceylan hala bana bakıyordu. Ona gülümsedim. Bu oda içindeki tek yalancı olmayan kişi oydu.

Sisin İçinden GeçersemDonde viven las historias. Descúbrelo ahora