on bir

921 98 139
                                    

"Öncelikle seçtiğimiz konu çok farklı. O yüzden başka bir ikiliyle pişti olmamız söz konusu bile değil. Bugünü birkaç basit araştırma ile geçiririz. Daha sonraki buluşmamızdaysa hafta içinde topladığımız bilgileri nasıl birleştirecebileceğimizi konuşuruz."

Louis nefes almadan tüm yol boyunca kafasında kurduğu planı anlatırken Harry'nin onu dinlediği söylenemezdi. Hızla hareket eden pembe dudaklardaydı dikkati ve kulağına dolan birkaç kelimeyi tek anlayabilmişti.

"...yapsak da kabul ederler. O zaman sen hangisini seçersin?"

Kendine yöneltilen soruyla adeta transtan çıkan Harry, "Ha?" diyerek anlamadığını belirtti.

Louis sabırsızca, "Pdf hazırlasak da, el yazımız ile yazsak da kabul ederler diyorum. Hangisi olsun?" diye yineledi.

"Pdf?"

Louis parmağını şıklatarak, "Doğru seçim Styles. El yazısı deseydin sana yazdıracaktım çünkü benimkisi bok gibi," dedi sırıtarak.

Harry de ona katılıp gülerken parmakları klavyenin üzerinde süratle hareket ediyordu.

"I.Dünya Savaşı'nda Osmanlı'nın rolü?"

Louis başını sallayarak onu onayladı.

Harry'nin ters bakışlarını fark edip, "Bakma bana öyle. Konuyu sen seçtin,"dedi.

"Yani tamam, kimsenin seçmeyeceği konuları bulmak istemişsin anlıyorum Louis ama bu kadarına da ne gerek vardı? Bizden başka kimse Osmanlı'yı bilmeyecek bile."

Louis gözleriyle kıvırcığa kınayıca bakışlarını gönderdi.

"Osmanlı'nın 624 yıllık hüküm süreciyle dünyanın en uzun süreli imparatorlukları arasında 4.olduğunu bilmeyen var mıdır ki?"

Harry şokla ona dönerken, "624 yıl mı?" dedi.

"Sorumun cevabını aldım. O cahillerden biri burada."

Fısıldasa da Harry onu duymuştu ama duymamış gibi davranmayı seçmişti.

"Imparatorluk hakkındaki tüm bilgileri okumamız aylarımızı alır Louis. Birkaç önemli bilgiye bakıp direkt I.Dünya Savaşı'na geçelim."

Louis göz devirirken, "Sen öyle yap. Ben dün Duraklama Dönemi'ne kadar okudum. Zaten devamı I.Dünya Savaşı ve sonrası falan," diyerek not defterinin bir diğer sayfasını açtı.

"Buraya okuduğum kadarıyla önemli olabilecek bilgileri yazdım. İstersen kopyalayabilirsin?"

Harry mavili gencin planlı olduğunu biliyordu ama bu kadar çabuk davranacağını da düşünememişti.

Cebinden telefonunu çıkarıp sayfanın bir fotoğrafını çekerken çaktırmadan Louis'nin de çekebilmişti.

"İyisin Louis. Gerçekten iyisin hem de."

Louis yanaklarının karıncalanmasıyla başını defterine gömüp kızaran yüzünü Harry'den saklamak gibi sonuç alamayacağı bir çabaya girişti.

Ergen aşıklar gibi kızarmış olmak canını sıkmıştı. Hem buradaki ergen kısmı doğru sayılabilirdi belki ama aşık kesinlikle değildi.

"Öyleyse önümüzdeki dört gün içinde bilgileri okuyoruz ve eklemek istediklerimizi seçiyoruz. Sonraki buluşmamızda metni yazarız. Tamam mı?"

Harry başıyla onaylarken onu yanında daha uzun süre tutabilmek için bir bahane aramaya başladı.

"Louis şey.."

Merakla yeşilliye dikkat kesildi.

Önemsiz bir konuymuş gibi omzunu silkip dudaklarını büzdükten sonra, "Benden nefret ediyor olma ihtimalin ne?" diye sordu.

Bu soruyu beklemeyen Louis'nin kaşları şaşkınlıkla havalandı.

"Neden merak ediyorsun ki bunu?"

"Sorularıma soruyla cevap vermeyi kesmen gerek."

Louis cevaplamadan önce bir süreliğine düşündü. Nefret güçlü bir duyguydu ve kolay kolay birinden nefret edemezdi. Harry'den hoşlanmıyordu evet ama nefret etmek mi?

"Nefret etmiyorum ama pek de hoşlandığım söylenemez."

Göz teması kurmaktan çekiniyordu.

"Peki neden?"

"Ne? Nasıl neden?"

Sabrı tükenmek üzere olan Harry, "Neden hoşlanmıyorsun?" dedi.

"Hoşlanmamı mı isterdin?"

Sinirle sandalyenin kollarından tuttuğu gibi kendine çeviren Harry, "Beni yoruyorsun Louis," diye soludu.

Diz kapakları birbirine temas ettiğinden damarlarından akan kan değil de elektrikmiş gibi hissediyordu Harry.

Donakalmış genç büyümüş gözlerle yeşillere bakıyordu.

Harry'nin sinirlerini yatıştırmak için alıp verdiği, dudaklarına vuran nefesler Louis başını döndürüyordu.

"Detaylara dikkat etmen gerek. Beni daha fazla yorma."

Gözlerini karşısındaki pembe dudaklardan çekmeye çabalarken, "Ne dediğini hiç anlamıyorum Harry," diyebildi.

Gamzelerini göstererek gülümseyen yeşilli geri çekildi ve ayağa kalkıp kendinden geçmiş gence bakıp kahkaha atmamak için kendini sıktı.

"Hava kararmak üzere. Toparlan da seni evine bırakayım."

sᴛᴀʟᴋᴇʀ || ʟᴀʀʀʏ (askıda)Donde viven las historias. Descúbrelo ahora