on iki

892 95 90
                                    

"Kes şunu Zayno. Tanrım! Utançtan yerin dibine gireceğim şimdi."

Louis, dün yaşananları arkadaşına anlatma gibi bir hataya düşmüştü ve şimdi yerinde zıplayarak kahkaha atan Zayn ile zavallı Louis'ye atılan bakışlar ve deli olduklarıyla ilgili fısıldaşan okul arkadaşları yüzünden  atomlarına ayrılıp yok olmak istiyordu.

Bu esmer çocuğun boğazına sarılıp her an boğma girişiminde bulunabilirdi çünkü okulun popüler çocuklarından oluşan o kaba grubuyla duvarın dibinde ona ne konuştuklarından haberi varmış gibi sırıtarak bakan Harry'e ne söyleyip bu durumu toparlayabileceğini bilmiyordu.

Tanrım! Kendini çok kötü hissediyordu.

Bundan daha fazla rezil olduğu bir an daha olur muydu emin değildi. Yanaklarının alev aldığını hissedebiliyordu.

"Ben gidiyorum."

Zayn'i bahçede bırakarak koşar adımlarla okula girip sınıfına doğru adımlamaya başladı. Günü bayağı kötü başlamıştı. Bu yüzden devamının iyi geçmesi için dua ederek ilk dersine girdi.

Dersten çıkarken dualarının kabul edilmediğini yolunu kesen Harry'i görünce anladı. Mavili gencin sevmediği o şımarık gülümsemesi geri gelmişti. Oysaki dünkü nazik halleri ne kadar da tatlıydı.

"N'aber Tomlinson?"

Gözlerini devirmemek için kendiyle savaşan Louis alayla, "Ne olsun işte ne zaman gelip bana bulaşacağını merak ediyordum Harry. Senden n'aber?" derken koridorun diğer ucundan ona kötü bakışlar yollayan Michael'i fark etti.

"Komiksin ufaklık," deyip gülümsedikten sonra elini Louis'nin  saçlarına atarak karıştırdı. Mavili ilk birkaç saniye afallasa da kendini geri çekebildikten sonra garip bir yüz ifadesiyle yeşilliyi süzdü.

"Ne yapıyorsun sen Tanrı aşkına? Hasta falan mısın?"

Sinirle soluyarak dolabına ilerledi ve sonraki dersi için gerekli olan dosyayı almak için kapağı açtığı anda ayaklarının dibine yine beyaz bir kağıda iliştirilmiş not düştü.

Heyecanla kağıdı yerden kaldırdı. Yüzünde şimdiden oluşan gülümsemeyi saklama çabasına girmeden notu okumaya başlayacaktı ki elinden çekilmesiyle arkasını döndü.

"Bakalım seni bu kadar mutlu eden şey neymiş?"

Kırmızıya boyadığı saçları, kaşındaki piercingle sert çocuk olduğunu resmen bağıran ve kendisininkine oranla daha yapılı olan vücudunun onu korkutmasına izin vermeden Michael'in elinden notu kapmaya çalışan Louis, "Ver onu bana. Seni ilgilendiren bir şey yok," dedi.

"Hadi ama Tomlinson. Yoksa gizli bir aşığın mı var?"

"Michael ne sikim yapıyorsun sen?"

Belki de hayatında ilk kez Harry'nin sesini duyduğu için sevinen Louis umutla yeşillere bakmaya başladı.

"Sadece biraz eğleniriz demiştim. Bu kağıtta yazan her neys-"

Harry sinirle solurken, "O kağıtta yazan her neyse seni ilgilendirmez," diyerek elini uzatarak Michael'in kağıdı eline bırakmasını bekledi.

Bu davranışı beklemeyen genç, kağıdı verip bozulduğu suratından belli olurken Louis'ye bir kez daha bakmadan oradan uzaklaştı.

"Teşekkürler Harry."

Harry başını sallarken hâlâ çatılı olan kaşları düzelmemişti.

"Bir dahaki sefere yanında ben olmayabilirim Louis. Dikkat et."

Louis neden bilmiyordu ama kendini mahçup hissediyordu.

"Peki."

Kağıdı aldığı gibi dolabını kapatıp lavaboya koştu. Kendini boş kabinlerden birine atarken hızla notu okumaya başladı.

Sevgili Louis,
dün çok düşünceli görünüyordun. Acaba şu an ne düşünüyor diye sormadan edemedim.
Ama herhalde beni değil...
Niçin?
Aklına bir süre takılmak için neler feda etmem ki?
Her şeyi...
Buna öyle sinirlendim ki sanırım bir arkadaşımı fena kırdım.
Herkese karşı öfkeliyim.
Ama sana karşı sonsuz bir şefkatim var.
Hayatım boyunca hep de olacak.
Seni bekliyorum Louis.
Gel ve beni bul. 

Bütün sevgimle. H.

Louis boyut olarak daha büyük olan diğer kağıda bakınca bu sefer kendini göremedi. Onun yerine arkası dönük bir beden resmedilmişti. Uzun boylu bir beden.

Bir erkek vücudu olduğunu hatlarından anlamıştı. Uzun bacaklar, geniş omuzlar, büyük bir şapkanın ardından görünen uzun birkaç tutam saç...

Garip bir şekilde tanıdık geliyordu bu resmedilen beden. Öylesine çizilmediğini biliyordu çünkü bu notta onu bulmasını istediğinden bahsetmişti.

Bu bir ipucuydu demek.

"Istediğin buysa pekala. Seni bulacağım, H."


sᴛᴀʟᴋᴇʀ || ʟᴀʀʀʏ (askıda)Where stories live. Discover now