on altı

839 88 92
                                    

Louis göz kapaklarının düşmemesi için insan üstü bir çaba verirken Harry ise pek de iyi niyetli olmayan planını son kez aklından geçiriyordu. Bu plana, Louis ondan evine bırakılma isteğinde bulunduğu sırada karar vermişti. Tek istediği şey en ufak bir pürüz çıkmaması ve bu gecenin planladığı gibi gitmesiydi.

Araba aniden bir öne bir arkaya doğru sallandıktan sonra durdu. Louis bununla birlikte başını yasladığı camdan irkilerek geri çekti.

"Ne oldu? Neden durduk?"

Yeşilli yüzüne şaşkınlık maskesini takarken bilmediğini belirterek birkaç kez arabayı çalıştırmayı deniyormuş gibi yaptı. Louis'nin arabalara hiç ilgi duymuyor olması işini kolaylaştırıyordu.

"Bozuldu mu? Burası neresi? Ah Tanrım, bilmediğimiz ıssız bir yolun ortasında kaldık!"

Louis telaşla pencereden dışarıyı süzerken Harry elinde olmadan gülümsedi. İçinden 'Telaşlanman gereken daha farklı konular var,' diye geçiriyordu.

Mavili nefesini verip söylenmeye devam ederken Harry araçtan indi ve kaputu açarak motoru inceliyormuş gibi görünmeye çalıştı. Bir süre bunu yaptıktan sonra sıkıntıyla nefesini verip Louis'nin kapısını açarak "Arabaya ne olduğu hakkında hiçbir fikrim yok. O yüzden ya yardım bekleyeceğiz ya da buraya çok da uzak olmayan bir yer biliyorum, oraya yürüyüp yardım isteyeceğiz," dedi.

Louis gözlerini devirip oturduğu koltuğa gömüldü.

"Hava yarım saate zifiri karanlık olacak. Hiçbir güç beni seninle o karanlıkta ıssız yolda yürütemez."

Kollarını göğsünde bağladıktan sonra dudaklarını büzen Louis, önünde dikilen gençle göz teması kurmamaya özen gösteriyordu. Nedenini bilmese de o yeşil gözlere bakınca ısrar edemeyip hemen istediği her neyse yapacakmış gibi hissediyordu.

Harry nefesini verip Louis'nin duyamadığı bir şeyler homurdandıktan sonra açtığı kapıyı çarparak kapattı ve ilerlemeye başladı.

Biliyordu ki böyle ıssız bir yerde yalnız kalmaktan hoşlanmayacak olan mavili birazdan dibinde bitecekti. O yüzden gayet rahat bir şekilde adımlamaya devam etti.

Öyle de oldu. Birkaç dakika sonra arkasından gelen minik adımların sesini duyunca gülümsedi.

"Ne o? Hani hiçbir güç seni o arabadan indirip bu yolda yürütemezdi?" derken sırıtıyordu.

Louis somurtarak uzun boylu gencin karnına dirseğini geçirdi.

"Kes sesini Styles!"

Harry bu hallerine gülümsemeden edemedi. İtiraf etmeliydi ki şu andan garip bir keyif alıyordu. 

Bir süredir sessizlik içinde yürüdükleri bu yol Harry'nin gözüne her zamankinden çok daha uzun görünmeye başlamıştı. İçinden keşke Louis ile rahatça konuşabilecek kadar yakın olabilmeyi diliyordu. Belki de o zaman bu rahatsız edici sessizlik canını sıkmazdı. 

Oysa ona anlatacak o kadar çok şeyi vardı ki, sadece susmakla yetiniyordu. 

''Bu bahsettiğin yere daha ne kadar var?''

Louis'nin irite olmuş sesi yeşilliyi düşüncelerinden çekip çıkardı. 

Gözlerini yanında onunla aynı tempoda yürüyen mavi gözlü gence çevirdi. Burnunun ucu ve dudakları soğuktan renk değiştirmişti. Titreyen dudaklarını ısırıyor ve iç çekip duruyordu. Üzerindeki ceketi çıkarıp ona uzattı. 

''Giy şunu.''

Louis'nin şaşkınlıkla büyümüş gözleri ona uzatılan ceket ile yeşiller arasında gidip geliyordu. 

sᴛᴀʟᴋᴇʀ || ʟᴀʀʀʏ (askıda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin