Dev Adam (Koruması Mısın? -2)

Prenses 2

Kandiliniz mübarek olsun cancağızlarım. Bol bol dua edin.
-Banada dua etmeyi unutmayın.-

Kitabın başında tarih sormamışım. O yüzden bende buraya sorayım dedim.

Bölümü okuduğunuz Tarih➡

🍭🍭🍭

Yağız'dan devam ediyoruz;

Arkasındaki eski duvara yaslanmış, yanaklarını iki yana çekecek şekilde gülümsüyordu. Yüzündeki kaç kası kullanıyor şu an? 1, 3, 4, 6... kendini kastığı için normalden oldukça fazlaydı.

Güzel bir kızdı. Ortalamanın üstünde olacak şekilde uzundu. Beli kısa olsada bacakları onu uzun gösteriyordu. 

Buz mavisi gözlerimi sağ bacağına çevirdiğimde ayrı sürede hızla hareket ettiğini fark etmek hiçte zor değildi.

Ayrı hızda...

Düşünme bunları Yağız! Her şey planlı ve eşit hızda ilerleyecek değil ya. Düşünme. Ne bacağının hareket süresini, nede bundan kaynaklanan baş ağrını.

"Seni hiçbir zaman sevmeyecek."

Diğerleri başını korumadığı için araba devrilirken darbe alıp bayılmışlardı. O halde tek uyanık olan bana söylüyordu. Ama nerden çıktı şimdi bu? Zaman kazan Yağız.

"Türk topraklarında türkçe konuşacaksın."

"Dediklerini anlamıyorum. Rusça konuş."

Tabiki bilmiyor. Bakın, bakın. Bu inanmış yüz ifadem.

"Rusça bilmiyorum. Türkçe konuş."

Alayla gülümsediğinde bende kendimden emin şekilde gülümsedim. Buna rağmen rusça konuşmaya devam etmişti.

"Pekala. Bende türkçe 'Gece'yi sevdiğini biliyorum' nasıl denilir diye soracaktım. Ama sen bilmiyorsan Cihan'dan öğrenebilirim. Sence uyandırmalı mıyım?"

İstemsizce boğazım kuruduğu için yutkundum. Nerden bilebilir ki? Sallıyor.

Ah, hayır. Mimikleri oldukça kendinden emin. Kesinlikle net şekilde biliyor. İnkar etmenin hiçbir faydası yok.

"Bu bir soru mu?"

"Yok. Ama sen cevap verebilirsin. Yakışıklılara istisna."

Tek kaşımı anlamak isterken kaldırdım. İltifat mı etti o bana? Ne yani, kibar hain hreketleri mi oluyor bu? İçim kan akışımın değişmesi yüzünden bi' hoş olurken inatla türkçe konuşmaya devam ettim. Madem o rusça konuşuyor, bende türkçe konuşurum.

"Cevam vermek istemiyorum."

"Ama ben Cihan'a her şeyi söylemek istiyorum."

"Aptal insan. Bunun ne bana bir zararı var, nede sana yararı."

"Zeki insan,"

Birkaç kez kendi kendine güldükten sonra yerdeki bakışlarını tekrar bana çevirdi.

"Efendin seni bağışlıyor. Zeki bir insan olduğunu düşünüyorsun, bana katıl."

Alayla, sinirleneceğini bilerek gülümsedim.

"Türk vatanına ihanet etmez."

"Neden saçma bir bez parçasına bu kadar takıyorsunuz? Sana hayatının fırsatını sunuyorum!"