1.Bölüm

4.4K 275 105
                                    

Herkese merhabalar! Bu benim buradaki ilk fic deneyimim. Yazım şeklimin nasıl olduğu konusunda bir fikrim yok ama gerçekten bir şeyler yazabileceğimi düşünerek başladım. Açıkçası çok fazla uzatmayı ya da aşırı uzun bölümler yazmayı düşünmüyorum. Sadece eğlenmek ve birazda olsa günlük sıkıntınızdan kurtulmak istediğiniz bu yerde aşırı yoğun betimlemeler ve boğucu paragraflar ile sizleri sıkmak istemem. Bu ficin konusu ise @now-or-never_  tarafından yazılan " Stray Kıds Fic fikirleri" kitabından bulundu. Zaten bir şeyler yazmak istiyordum ve aklımda bir fikir yoktu bende o kitabı okurken bu konuda bir minsung fici olsa ne güzel olurdu dedim ve kolları sıvadım :). Umarım çokça seversiniz!... 

Sanırım etiketleyemedim o yüzden profilin fotoğrafını aşağıya koyuyorum ;

Sanırım etiketleyemedim o yüzden profilin fotoğrafını aşağıya koyuyorum ;

Oops! Ang larawang ito ay hindi sumusunod sa aming mga alituntunin sa nilalaman. Upang magpatuloy sa pag-publish, subukan itong alisin o mag-upload ng bago.

- Jisung'un Görüşünden-

Okulun yorgunluğu ile birlikte her zamanki kafemizde oturuyorduk .Neden her zamanki kafemiz?. Çünkü okulun ilk yılında Seungmin, Hyunjin ve ben hep buraya gelirdik ve kahveleri son derece güzeldi. Sonrasında Hyunjin ailesine yük olmak istemediğini söyleyerek burada çalışmaya başlamıştı. Bizde onunla vakit geçirmek içinde buraya gelmeye başlamıştık. Dediğim gibi kahveleri zaten güzeldi Hyunjin işin bahanesiydi sadece.

Seungmin bir şeyler anlatıyordu ama ben onu yorgunluktan dinlemiyordum bile. Büyük ihtimalle yine bitirdiği bir kitabı anlatıyordu. Nasıl bu kadar çok kitap okuyordu anlamış değildim zaten. En büyük eğlencesi kitap okumak ve bitirdiğinde bize anlatmaktı. Eğer konusu güzelse bende dinlemekten zevk alıyordum ama şu an değil. Daha önce dediğim gibi kendimi çok yorgun hissediyordum. Kaç saat sonra gideceğimizi öğrenmek istedimden Hyunjin'in nerde olduğuna bakmak için gözlerimi Seungmin'in üzerinden alıp kafede dolaştırdım. Bir masaya siparişini bırakıyordu. Sonrasında yanımıza gelirdi muhtemelen. Çünkü oldukça az kişi vardı.

Gözlerimi tekrar Seungmin'e çevirirken iki masa ilerimizde oturan bir çocuk bütün dikkatimi üzerine topladı .Aslında bir çocuk demem oldukça yetersiz kalırdı.Çünkü nasıl desem o kadar güzeldi ki. Hafif uzun kumral saçları, pürüssüz teni, güzelim çekik gözleri, keskin burnu ve mükemmel ötesi pembe dudakları. Çocuğu bir sapık gibi inceliyordum ama o da incelenmeyecek gibi değildi canım. Sonunda Seungmin onu dinlemediğimi fark etmiş olmalı ki, '' Beni dinliyor musun sen ?'' diyerek yüzünü garip bir şekle soktu. Hyunjin de tam o sırada masamıza gelmiş olacak ki, kendini sandalyeye atarken'' Hayır seni dinlemiyor. Şu anda arka masadaki çocuğu incelemek ile meşgul.'' diye yanıt verdi. Hiç utanmadan bende '' Evet ama ona bir çocuk demek hakaret olarak algılanabilir.' 'diye devam ettim.

Bu tarz konularda biraz utanmaz olarak nitelendirilebilirdim. Yani sonuçta birisini beğeniyorsam neden hayır diyip kızarıp bozarıyım ki?. ''Oldukça ilgi çekici birisine benziyor.'' diye devam etti Seungmin. '' Evet. Acaba ne zamandan beri orda oturuyordu?'' diye sesli bir şekilde düşünmüştüm. Hyunjin işini çok seven birisi olarak hemen bu soruma açıklık getirmişti'' Yaklaşık bir saattir olması lazım.' 'dedi. Bu güzellik bir saatten beri karşımda oturuyordu ama ben bunu fark etmemiş miydim?.

YUÁNFÈN•缘分 | MinsungTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon